Yine lanet olası bir okul günü. Yine aşağılayıcı bakışlar,sözler... Her gün aynı şey. Alışmak istemiyorum çok berbat bir şey. Okul yolu o kadar uzun ki. Üst geçitler,ara yollar,taşlı yollar vb. berbat yol daha. Ve en sonunda 3 katlı duvarları ten renginde sıradan bir okul görünümlü ama içi berbat insanlarla dolu bir okula varıyorum.
Okula daha adımımı atmadan onların aşağılayıcı bakışlarını üstümde hissettim. Zaten hep böyle olur. Cidden hayatımın en berbat şeylerinden birisi. Okulda yanımda olan sadece 2 arkadaşım var. Onlar bana yeterde fazlada. Ama onlarsız da asla yapamam gibi geliyor bana. Hayatta bana ailemden daha çok yardım eden en iyi dostlarım ya da ben öyle sanıyorum. Hayatımda olan en güzel şeyler onlar. Charlie ve Claire. Her şeyimi bilen dostlarım. Beni her zaman onlar iyi anlarlar. Her zaman yanımda olurlar,umarım.
Sınıfa doğru yürürken okulun sürtükleri o topuklu ayakkabısıyla bana çelme taktı. Okulda topukluyu nasıl giyiyorlar hala anlamış değilim o ayrı bir konu. Kendimi yerde bulacağımı sanıyordum fakat beni tutan birisi vardı. 1-2 dakika gözlerimi açamadım. Gözlerimi yavaş yavaş açarken beni tutanın bir erkek olduğunu farkettim. Bana karşı bakışları ve gülümsemesi o kadar içten ve güzeldi ki. Kendimi bir an olsa bile güvende hissettirdi. Karamel rengi saçları, mavi gözleri, denizi andırıyordu. Karamel ve mavi uyumunu hiç sevmem ama ona o kadar yakışmıştı ki. Onu bu okulda ilk kez görüyordum. Tanımadığım için sadece
-Teşekkür ederim. diyebildim.
(Eline bana doğru uzatarak)
-Ben Theo. Memnun oldum güzel bayan. dediği anda tüm koridor sürtüklerin kahkalarıyla yankılandı. İlk kez kendimi bu küçümsemeler karşısında bu kadar kötü hissetmiştim. Galiba Theo'dan kaynaklıydı. Ama bunu kimseye çaktırmadan karşılık verdim.
-Bende Emily.(tokalaştık)
-Memnun oldum. diye cevapladı.
-Hayatımda hiç bu kadar memnun olmamıştım. diye içimden geçiriyordum
-Hahahah Bende hiç bu kadar memnun olmamıştım. dedi
Allah'Tanrı' Kahretsin! Bunu içimden söylemeliydim. Yüzümün kızardığını hissedebiliyordum. Cidden ne kadar aptalım! Hemen oradan uzaklaşmalıydım. Tam arkamı döndüğüm anda kaslı kollarıyla kolumdan tuttu ve beni kendine doğru çekti. Kalp atışlarımı duyabiliyordum. Burunlarımız birbirine değiyordu. Bu an hiç bitmesin isterken sürtüklerden birisi adı her neyse hiç bir zaman öğrenmek istemedim zaten. Ortamın içine sıçmıştı.
-Oooo... Yeni aşk. Hiç yakıştıramadım ama neyse. diye bağırmaya başladı. O anı her ne kadar bozmak istemesemde artık çizgiyi aşmıştı. Cidden saçını başını dağıtmak için ona doğru ilerlerken yine beni kolumdan tuttu ve dışarıya doğru götürdü.
Bir kaç adım sonra okulun bahçesine vardık. Gözlerime o kadar güzel bakıyordu ki. Mükemmel.
-Tekrardan tanıştığıma memnun oldum.
-Bende. Okulda yeni olmalısın. Bu okulu çözmek biraz zor. Çok boktan bir havası var. Kendini hiç bir zaman bana alıştıramadı.
-Bence bu okul için çok uğraşacağız.
-Uğraşacağız? Üstüne para verseler yine uğraşmam.
-Hayır üstüne para verirse uğraşırsın. Kardeşin için.
-Haklısın galiba. Diye doğrulamaya çalıştım. Yüzümde garip bir tip oluştu cidden garip olduğunu hissedebiliyordum.
-Kardeşimi nereden biliyorsun? Diye sesimi yükselttim.
-Sakin ol. Sadece tahmindi. Diye karşılık verdi. Hiç içime sinmedi.
-Ne kadar mükemmel bir beynin var. Beni gerçekten salak sandın galiba. Diye çıkıştım.
Karşılık vermeyip direk konuyu değiştirmeye çalıştı. Bu çocukta gerçekten bir gariplik var bunu her haliyle belli edebiliyor. Ne aptal!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bıtch World• (Türkçe)
Literatura FemininaKaranlığın içindeki tek ışık... Sefillik içinde yaşarken başına gelebilecek en güzel şey "aşk". Bazen hayata bağlanmanı sağlar bazen hayatından olmanı. Bu dünyanın gösterebileceği onca güzelliğin yanında onu berbat edebileceği onca kötülüğü...