-3-

506 26 34
                                    

Listeye baktım bir de kimi göreyim...

Jisoo abla.Allah'ım inşallah düşündüğüm kişidir diye geçirdim içimden o sırada arkamdan 2 el gözlerimi kapadı

Bu eller erkek eline benzemiyor yoksa...

    "Jis:Ben kimim!!"

    "F:Jisoo ablaa! Seni çok özledimm!" diyerek sarıldım.

    "Jis:bende seni çok özledim lixie." diyerek sarılmaya karşılık verdi.

    Jisoo ablam abimin çok yakın arkadaşı o yüzden onu ablam olarak görüyorum. Çok sevecen ve tatlıdır kendisi.Uzun zaman önce başka şehre gitmişlerdi.Geldikleri iyi oldu.

    Jisoo ablayla çadırı kurmaya başladık. O sırada da şakalaşıp eğleniyorduk tabii.

    Yazar'dan;

    Felix ile Jisoo güle oynaya çadırı kurarken üzerinde olan iki çift kırmızı gözden haberleri yoktu.

    Hyunjin'den;

    Bu kız kim? Felix'e neden bu kadar yakın? Kimi oluyor? Neden bu kadar fazla gülüşüyorlar? Kafamda deli sorular var(Bunu yazarken aklıma kafamda kentsel dönüşümler şarkısı geldi sjjsjsjsjsjs)

    Yoksa... Onu kıskanıyor muyum? Saçmalama Hyunjin o kim ki ben onu kıskanayım? Ama bu kadar yakın olmaları hoşuma gitmiyor ve ben bunu daha fazla izlersem hiç hoş şeyler olmayacak.

   Kalktım ve listeye baktım bana kim çıktığını görmek için...

















   

















   
























    Kai...






Yani bi ara sözlü küfürlü kavga etmiştik ama çok önceden di.Onun dışında takılmıyorum zaten.

    Arkamdan biri seslendi. Döndüm baktım Kai.

    "K: Hadi şu çadırı yapalım."

    "H:Tamam." Dedim be yapmaya başladık onların aksine gülüşmeden sessizce yapıyorduk.

Felix'ten;

    Jisoo abla ile çadırımızı yaptık ve şimdi ne yapacağımızı öğrenmek için hocanın yanına gittik.

    İstediği tek şey kuru ot ve dallardan toplayıp götürmemizdi. Kolay iş👌.

    Neyse Jisoo unnie ile dalları toplamaya gittik.Bu dallar neden bu kadar dikenli? Neyse elimizde eldiven var sonuçta. Elimizde dallarla toplamaya devam ediyorduk ama keskin dallardan birisi kolumda yara açtı. Birazcık derindi ve dirseğini kadar uzanıyordu. Yalan söylemiycem evet canım yanıyor ama bunların çok daha kötüsünü yaşamış insanım ben.

    Jisoo abla görür görmez yanıma koştu.

    "Jis:Felix!!Aman Allah'ım canın acıyor mu çok kötü gözüküyor."

    "F:Merak etme iyiyim ama canım acıyor."

    "Jis: Gel benim yanımda malzeme var pansuman yapalım koluna."

    Kamp alanına gittik. Dalları bıraktık. Jisoo abla hemen beni çadıra doğru çekiştirmeye başladı. Kolumdan gerçekten kanlar damlıyordu açıkçası bu kadar olabileceğini düşünmemiştim. Jisoo abla hemen koluma pansuman yapmaya başladı ne kadar yansa da benim iyiliğim için olduğunu söyleyip geciştiriyordu en sonda da sardı gerçekten hemşirelik okumasına şaşırmıyorum.

    Üstümü degiştireceğimi söylemiştim o da gitmişti. Hemen bir sweatshirt giyip elime de parmaksız bir eldiven takmıştım. Sargının gözükmesin istemiyorum en azından iyileşene kadar eldivenle gezebilirim.

    İşimi bitirince dışarıya çıktım. Jisoo unnie kenarda beni bekliyordu. Hemen yanına gittim. O sırada bir öğrenci bağırmaya başladı.

    "Herkes akşam yemeğine çağrılıyor. Lütfen yemek masasına gelin."

    Bu çağrıyla hemen yemek masasına gitmiştik. Jisungları görünce hemen yanlarına gidip oturdum. Tabii ki Jisoo unnie de geldi onları tanıştırdıktan sonra yemek tepsileri dağıtıldı.

    Ben şu anda önümdeki yemek tepsisiyle şok içinde bakışıyordum. Bi insan neden bu kadar fazla yemek koyar? Ya da bana fazla geliyordu çünkü herkes normalce yiyordu. Ben bunu yersem kusacağımdan eminim hayatımda hiç bu kadar yemek yemedim. Ve tabiki tepsi ile bakışmamızı kesen şey yine o gıcık fizikçinin sesiydi.

    "Hoca: tepsilerinizin hepsini bitmiş bir şekilde göreceğim yoksa performansınızdan 15 puan düşerim. Ve ayrıca yemeklerinizi başka birine verirken sizi yakalarsam bu sefer 20 puan düşerim ona göre tepsilerinizin hepsi bitecek."

    Şimdi ne yapacağım?? Mecburen yemek zorundayım ama nasıl? Neyse hemen tepsiyi bitirip kendime kusacak bir yer bulmalıyım. Herkesten önce yemeğimi bitirip ayaklandım. Kimseye birey belli etmemek için yürüyordum ve içimdeki mide bulantısı gittikçe artıyordu. Hemen uzak bir yere eğildim. Kimsenin göremeyeceği bir yere. Neredeyse yemeğin %75'ini kusmuştum.
Kendimi iyi hissettiğim söylenemez hemen çadıra gittim. Gittiğimde beni endişeli ve birazcıkta sınırlı gözlerle Jisoo abla karşılamıştı.

    "Jis:Felix neredesin sen kaç dakikadır merak ettim."

    "F:Merak etme önemli bir şey değil sadece biraz yorgunum birkaç sayfa kitap okuyup yatacağım."

    Kitabımı alıp okumaya başlamıştım. O sırada Jisoo unnie uyuya kalmıştı birkaç sayfa dediğim sayfalardır kitap okuyorum. Aklıma birey gelmesi ile gözlerim büyüdü. Nasıl unuturum!! Saat gece 1 i geçmek üzere idi hemen Jeongin'in çadırına koştum.

    Çadırı tıktıkladım (nasıl oluyorsa bende bilmiyom kapı gibi düşünün.) Jeongin içeriden uykulu gözler ile çıktı.

    "Jeong:Kanka gecenin bi saati ne işin var burda Yaa güzellik uykumu bozuyorsun."

    "F:Ya Jeong benimle kafa mı buluyorsun? Önemli ki geldim."

    "Jeong:Tamam ya noldu söyle hadi."

    "F:Yaa hani geçen ben sizin eve gelmiştim ya."

    "Jeong:Eee"

    "F:Acaba sizde bir şey unutmuş olabilir miyim?"

    "Jeong:Haa evet yaa çantama koymuştum dur getiriyim."

    Çadırın dışında Jeongin'i bekliyordum.

_________________________________________

    Bu bölümlük bu kadardı. Bu arada üzgünüm okullar açıldığı için pek bölüm atamadın ama en kısa sürede atmaya çalışıyorum.

<_<

    Bir sonraki bölümde görüşürüz💋muah.❤️

Hyunlix Zorba+OmegaverseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin