Doğum Günü

767 18 3
                                    

İki hafta geçti.

Sınavların bize girişi derken nasıl olduysa bir giriş daha geldi, çattı.

Evet bugün o gündü. Dilek' i, Damla ile tanıştırma günü.

Okuldan çıktığımızda bile kendimi kandırmaya en derinden devam ettim.
Gereksiz yere kaşınıyor, ellerim ve dizlerim titriyordu. Titremeleri durdurmak neredeyse imkansız bir hal aldı. Ama yine de kendi hayalimi yaşamaya en derinden devam etmek için çabaladım.
Hiçbir şey yokmuş gibi, sanki tek önemli olan onun bordo kolyesiymiş gibi düşünerek kaşınmaya ve titremelerimi durdurmayı başardım.

Okuldan çıktık. Yürüdük, yürüdük ve yürüdük. Burger King' I bile geçtik. Ve en sonunda eve vardık.

Sesinin titremesine bile ne kadar gergin olduğunu anlayabiliyordum. Lakin gözlerim yalnızca, göğüslerinin üzerine düşen bordo kolyesine idi.

Kapıyı çaldım ve açan Damla oldu. Bugüne özel sanırım bana pislik olsun diye cırt pembe bir  tişört giymişti.
Onları tanıştırdın sonra lavaboya geçtim. Ve duvarda asılı olan "Barbie" posterlerini çok geçmeden fark ettim.

Yalnızca giydiği tişörtten bile anlaşılıyordu ki, bana kızgın...

Fosterleri oldukları yerden çıkardım ve yırtıp, kağıt geri dönüşüm bölümüne attım.

Ellerimi yıkayıp, kızgın olduğumu pek belli etmeden mutfağa gittim.

Çoktan brovniyi yapmaya başlamışlardı.

Yapmaktan zevk almadığım için kenara oturdum ve "Back to Black" şarkısını açtım. Üçümüzün de ortak aşkı olan şarkı olabilirdi.

İkisinin birbirine olan uyumunu gözlemledim ve aslında çok fazla ortak yönleri vardı.

İkisi de bordo ve mavi renginden hoşlanıyor, kitap okumayı ve rap şarkı dinlemeyi seviyorlardı.
Bence en önemlisi ise ikisi de olgun ve güzeldi.

Aradan 3 saate yakın zaman geçti. Brovni yapım işlemi ardından yedik, içtik, konuştuk ve biraz da kitap okuduk.

Damla odasına geçtikten sonra, Dilek ile benim odama gittik. Orada da kitap okumaya devam ettik. Beraber kitap okumak kadar güzel bir şey yoktu.

Bana 23 Aralık' İn doğum günü olduğunu söyledi. Bu tarih de 3 hafta 2 güne denk geliyordu.

Aklımda şimdiden efsane planlar var.

16 Aralık..
Planlarımı gerçekleştireceğim gün için malzeme almaya gittim.

100 balon, gökkuşağı şerit vb. Bir sürü parti malzemesi aldım.

Max 1 aylık arkadaşım için neden bu kadar çok uğraştığım tartışılır ama onu tanımış olmak hayatımın en önemli anılarındandı yani değer...

Ayarladığım parti salonuna gittim. Bu odayı tutmak biraz pahalıya patlamasına rağmen ödeyeceğini düşündüm.

Süsleme işini son güne bırakmamak için her şeyi ayarladım.
Ve en son işlemlerden birini halletmek için yemek salonuna indim.

Orada, Meryem Hanım' a neler yapılması gerektiğini anlattım ve en sonda ön ödemesini yapıp salondan çıktım.

Dilek 18 yaşına gireceği için ondan daha fazla heyecanlıydım. Nedeni zaten belli, reşit oluyor...

O gün okuldan izin almıştım. Hasta numarası yaparak. Garip gelen yanı işe bu numaraya inanmaşarıydı.

23 Aralık..
Dilek' in doğum günü geldi çattı.

Onun için en güzel bordo elbisemi giydim ve saçıma fön çektim.
Yalnız güzel olduğumu bilmeme rağmen ellerimin ve dizlerimin titremesini durduramıyor üstüne bir de kaşınıyordum.

Dilek için iyi bir hediye almadığımı veya kutlamayı sevmeyeceğini düşünmeden edemiyordum.

Dilek için bordo bir bileklik ve siyah kumaş pantolon almıştım. Bunlar da yetmezmiş gibi Altın prens 2 için bilet almıştım. Çünkü bu tiyatro oyununu ne kadar çok sevdiğini biliyordum.

Dilek' i evinden annem ve Damla ile aldık ve gözleri bağlı bir şekilde partinin olacağı yere gittik.

Salonda sınıftan ve okuldan olan arkadaşları, sevdiğini zaten önceden söylediği akrabaları vardı.

Salona girdiği anda mutluluktan gözleri doldu ve boynuma sarıldı.

İşte ondan hoşlanmaya başladığım en değerli an oldu...

Parti bittikten sonra çoku kişi Dilek' in doğum gününü tekrar kutlayıp gittiler.
Salonda yalnızca Dilek, Damla ve ben kalmıştık. Annem ise saat 21.30' da olan toplantısını kaçırmamak için gitmişti.

Dilek ile ellerimizi yıkamak için lavaboya gittik. Kapı açıktı. Damla ise uzakta, mutfak bölümündeydi.

Dilek, parmağı ile kapıyı işaret etti ve "Sence de tuhaf değil mi?" dedi. Ardından dudağının dudağıma değdiğini hissettim.
Gözlerim otomatik olarak kapanmıştı. Bundan gerçekten haz alıyordum. Duygularımın farkında dahi değildim ama şimdiye kadar karnımda kelebekler uçuşması vb. şeylerin olması ondan hoşlandığımı açılıyordu.

Minik öpücüğümüz ilerlemeye başlamıştı. Sol eli vücudumda dolanıyor ve bana farklı duygular yaşamakla kaçınmıyordu.

İlk kez biriyle öpüştüğümden mi bu kadar haz aldım biliyorum. Ama Damla içeri hızla girdiğinde sağ olsun hevesimi kursağımda bırakmışta oldu...

İçeriye hiddetle daldığında Dilek ile şok içindeydik. Birbirimizin gözlerine dahi bakamayacak kadar korkmuş ve utanıyorduk.

Damla' nın malum sorusu ikimizin de kitlenmesine ve titremesine neden oldu.
"Ne oluyor burada?!"


*Pislik olsun diye yeni bölümü burada kesiyorum*

Ciddi Misin? | Lezbiyen Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin