changbin.
Verdiğim kararları sorgulamak için doğru bir zaman diliminde olduğum tartışılırdı. Şu zamana kadar olan ilişkilerimin çoğunda karar vermekte zorluk çekmemiştim, gerçi karar verilecek bir şey olduğundan şüpheliydim, belki de o kadar umursamadığımdandı. Birisi hayatımda olurdu ya da olmazdı, bunu kafaya takmazdım. Ama ihtiyatla yanaştığım bir kaç kişi de vardı. İlk defa böyle hissediyorum lafı bayağı klişe bir cümleydi, bunu kullanmak istemiyorum, ama bu önümdeki çocuğa daha farklı yanaştığım konusunda emindim.
Ona karşı tutumum farklıydı, istediği her şeyi yapmak, onu memnun etme ihtiyacı duyuyordum. Yaptıklarımdan memnun olması beni tamamlanmış hissettiriyordu. Şuanda da tamamlanmış hissediyordum, çünkü o memnun gibiydi. Yani, sanırım.
İnce bacakları belime sıkıca sarılmıştı, bedeni dağılmış bi biçimde altımda uzanıyordu, kendinden geçmiş bile diyebilirdim ama bacakları ordan hiç ayrılmamıştı. Gitmemem için sıkıca tutuyordu sanki. Penisimi sıkıca sarmış deliğinin çevresi gel gitlerimden dolayı kızarmıştı. Her ittirişimde küçük dudakları aralanıyor, sızlanmaları ve iniltileri dolduruyordu odayı.
Canını yakmamak, daha doğrusu gözünü korkutmamak için oldukça yavaş ilerliyordum. Oldukça hassas bir bedeni vardı, en ufak dokunuşuma bile tepki gösteriyordu.
İncecik belini iki yandan sıkıca kavramış, kalçamın haraketine uygun olarak bedenini haraket ettiriyordum, bakışlarımı vücudundan çekemiyordum bile. Kızarmış göğüs uçları, terden ıslanmış saçları, bayık bakışları. Bakışlarımı ondan çekmeden bir kez daha daldım ıslak bacak arasına.
"T-tanrım..." diye inledi boğuk bir sesle. Sikimin tamamını ittirmeye başlamıştım artık içine, bu yüzden çığlıkları yükseliyor, olduğu yerde adeta kıvranıyordu.
"Changbin!" dedi kısık bir sesle. "Lütfen." Kesik kesik inliyordu ve deliğini zorladığımdan dolayı konuşamıyordu nerdeyse, bu yüzden haraketlerimi durdurup konuşmasını bekledim. Sikimi tamamen ittirdiğim deliğinin etrafını okşamıştım işaret parmağımla. Olduğu yerde belini kıvırıp, penisinden sızdırmıştı bu haraketimle.
"Karnım... G-garip," kafasını geriye atarak soluklandı, "hissediyorum." Nefeslenmeye çalıştı, zorlandığını görebiliyordum. İnce parmaklarını karnına götürerek penisimin yarattığı çıkıntıyı okşadı bir süre. Kafamı eğip parmaklarının üzerine koydum elimi.
"Bir rahmin olsaydı," parmaklarımla ben de okşadım o çıkıntıyı, "seni hamile bırakana kadar içinden çıkmazdım."
Kafasını geri atarak kıkırdadı sözlerimin üzerine, odaya saldığı kıkırtılar içimi hoş ediyordu nedense, şuan onu kucağıma alıp bir kedi gibi sevmek istiyorum sadece. Fakat düşüncelerimle haraketlerim kesinlikle bir değil, daha sert dalıyorum bacak arasına, durmadan, hızlı ittirişlerimle dolduruyorum deliğini. Artık inlemeleri daha yüksek, hatta çığlık atıyor bile diyebilirim.
"Ah! Orası!" İnlemesi üzerine ellerim altındaki beli biraz daha sıkıp, bulduğum yumşak noktaya çarpmaya devam ettim. Birleşen kasıklarımızın çarpışma sesleri odada yankılanıyordu, daha fazlasını istiyordum, kesinlikle. Hiçbir şekilde yettiğini hissetmiyordum, eksik olan şeyi de biliyordum.
Eksik olan şey öpüşmemizdi, öpüşmek istiyordum. Bu isteğim diğer tüm isteklerimin önüne geçiyordu ama cesaretim yoktu. Dudakları parçalanana kadar öpmek istiyordum, onu kirli bir öpüşmenin içine çekmek istiyordum. Fakat bilmem kaç hafta önce, bir tuvalet köşesinde öpüşmeyi gerekli bulmadığını söylemesi cesaretimi kırmıştı. Bu kadar önemsememe gerek var mıydı bilmiyordum ama her şey istekleri dahilinde olsun istiyordum.