19

450 58 29
                                    

jungwon-sunoo

Won1
Neden gelmedin

Sunoo
Anlatmam gereken seyler var won
Bize gelebilir misin

Won1
Sunoo riki evine gitti ve sen gelmedin
Rikiye sordugumda bos bos bakti yuzume saka misiniz siz
Dun eve de cok gec gitmissin
sakura noona gece markete giderken bir bucukta sahilde rikiyi gordum dedi

Sunoo
Ne

Won1
Sen yanindasindir diye dusunmustum ben de
Tekmis demek ki

Sunoo
Junfwon ne demek riki gitti

Won1
BEN DE ONU SORUYORUM YA AMK
BU COCUK NIYE BIR ANDA TEK BASINA ERKENDEN GITMEYE KARAR VERDI
OKULUN ACILMASINA DAHA 2 3 HAFTA VAR RESMEN
(Görüldü)

Sunoo????
(Görüldü)

Geliyorum bekle

(İletildi)

...

Yazardan

Geçirdiği sayısız ağlama ve sinir krizlerinin sonucu olan uykusuz bir geceden sonra arkadaşından aldığı mesajları idrak etmeye çalışıyordu pembe saçlı oğlan. Dağılmış odasında gezdirdi gözlerini. Yaşadığı hiçbir şey gerçek gibi gelmiyordu. Sadece 5 gün önce her şey mükemmelken nasıl bu kadar kısa süre içinde her şey mahvolabilirdi? Masasında duran sarı deftere gözü iliştiğinde göğsünde hissettiği acı geri gelmişti. Göğsündeki o acı beraberinde gözyaşlarını getirdiğinde elleriyle yüzünü kapatmıştı. Ne kadar süredir boş bir şekilde odasını izlediğini bilmiyordu ama aşağı katta Jungwon ve annesinin konuştuğunu duyabiliyordu.

Jungwon'un gelmesi uzun sürdüğünde Hana'yı getirmeye uğraştığını düşündü Sunoo. Hana insanların -Sunoo dışında- kucağına gelmeyi pek sevmezdi. Hoş, Sunoo dün gece eve geldiğinde kapıda onu karşılayan Hana'yı görünce ağlamaya başlamıştı.

Kapısı hafifçe tıklandıktan sonra aralanmıştı.

İçeri giren Jungwon ise ne olduğunu çoktan anlamıştı. Ve ona deja vu yaşatan bu dağınıklık endişeye sebep olmaktan başka hiçbir işe yaramıyordu. Kucağında kolunu tırmalamaya çalışan Hana'yı Sunoo'nun kucağına bırakıp Sunoo'nun yanına oturmuştu. Sunoo olup bitenleri anlatmak için derin bir nefes aldığında pür dikkat dinlemeye başlamıştı Jungwon da.

Tüm bunlar yaşanırken Riki araba yolculuğunun verdiği ağırlığı üstünden atmaya çalışıyordu. Dün gece olanlardan sonra sahilde bir buçuk saat kadar daha oturmuştu. Yeonjun hyungunu aramış ve ağlayarak olanları anlatmıştı. Yeonjun oldukça şaşkın bir şekilde olanları dinlemiş ve bir nebze de olsun rahatlatmaya çalışmıştı Riki'yi. Ama sabah olduğunda Riki'den Seul'e geri döneceğini belirten bir mesaj almayı beklemiyordu.

Herkesi şoka sokan Riki'nin annesine yalvararak gitmeye karar vermesiydi. Gyuri de bu yaptıklarına anlam veremese de oğlunun hal ve hareketlerinden bir sorun olduğunu anlamış ve izin vermişti. Babası onu evlerine bırakıp geri dönecekti.

İlk başta şikayet ederek, daha sonra arkadaşlarıyla bisiklet sürerek geçtiği yollardan ağlamamak için tırnak etlerini kanatarak geçmişti. Babasının farklı yollar denemek amacıyla saptığı yol lale kokuları ile çevrildiğinde bu sıcak havada giydiği sweatshirt'ünün kapşonunu kafasına geçirmişti.

Kaçıyordu Riki. Kaçıyordu ve bunun farkındaydı.

En azından geri dönüp "çocukluk arkadaşı" olan o çocuğun yüzünü dağıtmak istiyordu.

"Annenle nasıl tanıştığımızı biliyorsun ama yaşadıklarımızı anlattık mı hiç sana?"

Japonca konuşmaya başlayan babasına karşı sessiz kalmıştı. Arka koltukta sessizce oturan çocuğunun bu sessizliğini "hayır" olarak alan babası da devam etmişti sözüne.

"Annenin babası hiç sevmiyordu beni. Bir gün annenle ders çalışıyorduk yine. O bana Korece çalıştırıyordu düzgün konuşamadığım için. O da merak ettiği için Japonca öğretmeye çalışıyordum ben de. Neyse işte, biz ders çalışırken saati fark etmedik tabii. Annen eve geç kalıp da azar işitmesin diye tenha mahallelerden geçelim dedik o gün. Orda da ot çeken bir grup varmış sanırım. Bunlar bizim üstümüze gelmeye başlayınca ben direkt topuklama taraftarıydım tabii ki. Ordakilerden biri küfür etmiş bana Korece. Ben de anlamadım tabii o zaman. Annen o gün o çocuğun burnunu kırmıştı biliyor musun?"

Babasının anlatım şekline gülümsemişti Riki. Sıcak gözyaşları hala akıyordu deniz kenarından geçtikçe.

"Yani Riki, şunu demeye getiriyorum olayı. Sen ne kadar annenin deli cesaretini alsan da, benim bir parçam da var senin içinde. Keşke olmasaydı, o ayrı konu. Bazen kaçmak en mantıklı seçenek gibi gözükebilir. Hatta en mantıklı seçenek bile olabilir. Ama en sonunda kaçtığın şey sevdiğin birini etkiliyorsa savaşmak zorundasın Riki."

"Savaşırken sevdiğim kişiyi etkilemekten korkuyorsam baba?"

"Kimse onu gerçekten sevdiği için savaşan birinden kötü olarak etkilenmez salak oğlum benim. Uzaklaşabilirsin, ama kaçma. Hikayenin devamında anneni şikayet etmişlerdi polise. Deden de anneni bir güzel cezalandırmıştı o zaman. Konuşmamızı yasaklamış aslında ama senin baban gidip tek başına 3 kişiyi pataklayınca bir haftaya düştü cezamız."

Aynadan göz kırpmıştı babası. Riki de babasının söylediklerini düşünmeye başlamıştı. Gözlerini kapattığında aklında canlanan tek şey ise Sunoo'nun gözlerindeki öfke ve hayal kırıklığıydı.

Olayı tek taraflı değerlendiren çevresi yüzünden aklı karışan Sunoo ve Riki'nin kendine bazı şeyleri hala yedirememesi yüzünden araları uzun bir süre açılacaktı ve bunun farkında değillerdi.

...

KONTROL ETMEDEN ATMAK ZORUNDAYIM KUSURA BAKMAYIN LUTFEN

Bizim icin az onlar icin biraz fazla bir sure daha kus kalacaklar merak etmeyin💗💗💗💗

Ve bolum biraz gecis bolumu gibiydi kotu oldu o yuzden kusura bakmayin tekrardan :(

AYRICA ENHYPENIMIZIN UCUNCU YILI KUTLU OLSUNNNNN

Cruel Summer | SunkiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin