Yağmur damlaları usul usul çiselerken yalın ayak koşan o çocuğu görüyordum yine.
Ayağına batan taşlara aldırmadan yüzüne vuran sert rüzgara aldırmadan gidiyordu.
Umuduna koşuyordu belki de, elinde yağmurla ıslanmış buruşuk bir mektup, gözlerinde yağmurdan daha hızlı boşanan damlalar..
Aklında ise dönüp duran o cümleler.
Süreyya diyordu annesi...
herkesten çok güvendiği o kadın.Süreyya.. canım kızım, sana bunları yazarken nasıl tarifsiz bir keder içinde olduğumu bilemezsin.
Fakat herkesin her şeyi kenara bıraktığı bir eşik vardır ya hani işte ben o eşikteyim.
Süreyya..."Süreyya Hanım" hemen arkamdan gelen ses ile annemin yıllar önce eski bir masanın üzerine bırakıp gittiği mektubun sözleri silinmişti zihnimden, ardımda dikilen yeşil gözlü gençten bir kadın endişeli bakışlarını sürdürerek sordu.
"İyi misiniz? yoksa okulu mu beğenmediniz "
"hayır çok güzel bir yer burası"
Gerçekten de öyleydi kuşlara takılıp uçmak isteyen Süreyya'nın hayalleriydi burası...
"Okulumuz biraz eski ama bir şekilde idare etmeye çalışıyoruz işte" diyerek devam etti sözlerine genç kadın,
"Anadolu şartları, zor oluyor elbet gelen öğretmenlerimiz de fazla kalmak istemiyorlar burada, siz neden istediniz peki burayı Süreyya Hanım?"
hanımefendinin sorusunu düşündüm bir süre Süreyya buraya neden geldi?
çocukken romanlarda okuduğu anadoluyu görmek için mi, yoksa herkesin dilinde dolanan anadoluda açlık ve sefalet içinde yaşamaya çalışan o küçük çocuklara yardım etmek için mi?Hayır ikiside doğru değildi, Süreyya buraya kendi içinde ki sefaleti yok etmek için geldi, kendi içinde ki o aciz çocuğu öldürmek için geldi diyemezdim tabi, derin bir nefes alıp karşımda ki genç kadına döndüm
"Belki de çocukken okuduğum bir romandan etkilenmişimdir Nevin Hanım, o heyecan sürüklemiştir beni buraya"
Nevin Hanım yay gibi kaşlarını indirip dudaklarına zarif bir gülümseme takınmıştı, belli ki inanmamıştı sözlerime ama beni kırmak da istemiyor gibiydi,
"Öyledir elbette Süreyya Hanım, burada kalacağınız evi seçtiniz mi eğer seçmediyseniz okulun hizmetlisi Rıza Efendi yardımcı olsun size"
"Teşekkür ederim fakat bir ihtiyacım yok olursa sizden rica ederim zaten"
Nevin Hanım yüzüne yine aynı zarif gülümsemeyi yerleştirip ellerini uzattı.
"O zaman size ilk eğitim öğretim yılınızda başarılar diliyorum Süreyya Hanım "
Uzattığı elini yavaşça sıkıp yüzüme en az onun kadar zarif bir gülümseme yerleştirmiştim
"Teşekkür ederim, her şey için...
Gökyüzünde ki kara bulutlar giderek çoğalıyordu, gün sanki bir anda geceye dönüyordu.
kulağımın etrafında dört nala koşan at sesleri, insan çığlıkları, dilini dahi bilmediğim konuşmalar, kime ait olduğunu seçemediğim insan suretleri..
Bir sokak ortasındayım, eski bir sokak. Etraftan at üzerinde hızla insanlar geçiyor arkalarından çocuklar koşuyor fakat ben hiç bir şey göremiyorum gölgelerden ibaret tüm yaşananlar. Bulutlara bakıyorum kara bulutlar tüm gökyüzünü kapatmış, zaten karanlık olan sokağı sis basmış..
Tam karşımda bir suret dikiliyor, kime ait olduğunu bilmediğim bir suret, bana doğru yürüyor elleri hafiften öne doğru geliyor sanki ellerini bana uzatıyor. Kim olduğunu anlamaya çalışıyorum, dört nala koşan atların sesi yükselirken öne doğru bir adım atıyorum,gözlerimi kısıyorum karşımda bana bakan adamın kim olduğunu seçebilmek için. fakat bana engel olan sis git gide artıyor, bir adım daha atıyorum, ayaklarım yanan bir köze basmışcasına acıyor, parmaklarım bana uzanan elin parmaklarını buluyor tam dokunacağım esnada kulaklarımı sağır edecek türden bir ses yükseliyor, bir silah atılıyor kurşunun kime isabet ettiğini bilmezken karşımda ki surete uzanan parmaklarım toprağa karışıyor, nefesim kesiliyor...