2

38 5 0
                                    

Ders bittikten sonra masanın üzerinde duran kitaplarımı ve çantamı alıp, sınıf kapısından koşarak çıkan çocukların arasından koridora ulaşmaya çalışıyordum, hemen karşı sınıfın kapısının önünde duruyordu Nevin ve Eşref.
Konuşmaları beni görmeleri ile yarıda kesilmişti. Nevin, Eşref'in kolunda ki elini indirip bana doğru yürümeye başladı.

"Süreyya daha iyisindir umarım, dün olanlardan yeni haberim oldu. Neyin var?"

"Endişelenicek bir durum değil merak etme, son bir kaç gün yoğun geçti iyi dinlenemedim sanırım."

"İstersen bir kaç gün evde dinlen, böyle olmaz."

Nevin'in sözlerine destek çıkmak için hareketlenmişti Eşref.

"Ben de bir çok kez dinlenmesini söyledim fakat Süreyya Hanım ısrarla kabul etmiyor."

Nevin Eşref'in sözlerine gülerek katılmıştı, anlaşılan baya sevmişlerdi birbirlerini.
Nevin ellerini bu sefer benim koluma uzatıp yanıt verdi.

"Süreyya böyledir, inatçı, dik başlı, asla kendi bildiğinden şaşmaz. Ne diyorsa o. Seni beni asla dinlemez boşuna uğraşma Eşrefcim."

Eşref gözlerini Nevin'den çekip bana çevirmişti,

"Farkettim, epey inatçı kendileri."

Nevin bugün oldukça mutluydu anlaşılan hala gülmeye devam ediyordu,

"Her neyse benim artık gitmem lazım, malum bugün epey yoğunum, bu arada asla itiraz istemiyorum sen de geliyorsun akşama Süreyyacım."

"Elbette, geleceğim. Merak etme Nevin."

"Hatta Eşref bey de gelsin, tabii sizin için uygunsa."

"Uygunum Nevin Hanım gelirim elbette hatta çok sevinirim."

"O zaman akşama görüşürüz bekliyorum sizi."

Nevin gülümseyerek yanımızdan uzaklaşmıştı, Eşref ile konuşmam gerekiyordu dün gece ile ilgili bir açıklama yapmalıydım, yanından neden kaçar gibi uzaklaştığımı makul bir şekilde anlatmalıydım. Okul kapısına doğru yavaş adımlar atarken Eşref'e döndüm.

"Demek Nevin ile tanıştınız."

"Evet, kendisi de en az sizin kadar yetenekli bir öğretmen."

"Öyledir."

"Fakat burada kalmak istemediğini söyledi, ilk fırsatta Ankara'ya tahinini isteyecekmiş."

"Siz ne kadar kalacaksınız burada."

"1 haftadan uzun sürmez, işlere bağlı tabi."

Konuşurken bahçeye varmıştık, sonbahar iyice kendini göstermeye başlamıştı. Ağaçlarda ki yapraklar sararıp yere düşmüştü bile.
Çok severdim bu kurumuş yaprakları, çocukken tek tek hepsini toplar eve getirirdim.

"Sever misiniz sonbaharı?"

Yerde uçuşan sarı yapraklara biraz uzun bakmış olacağım ki Eşref fark edip sormuştu.

"Çook, çok severim. Özellikle bu yaprakları. Çocukken üzülürdüm dallarından kopup yere düşmelerine, hepsini toplardım. Toplayıp hepsini geri takmak isterdim.

Söylediğim cümle ile birlikte kahkaha atmıştı,

"Eee takabildiniz mi bari yaprakları yerine."

"Bakıyorum da iyi eğlendiniz benimle Eşref bey."

"Estağfurullah canım, sadece çabanızı takdir ettim."

Derin bir nefes verdim, artık okulun bahçesinden çıkmıştık,

Ab-ı HayatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin