Bölüm 1

3 0 0
                                    

Telefon elinde ekrana bakıyordu gecenin karanlığında . Aklı çok karışıktı . Aramak istiyordu ama alacağı tepkiden çekiniyordu. Telefondan gözlerini ayırıp önündeki manzaraya baktı . Bundan 6 ay önce almıştı bu evi. Hem de tek kişi için çok büyük olmasına rağmen. Çünkü manzaraya aşık olmuştu . Derin bir nefes alarak terasa çıkmaya karar verdi. Aklını toplamaya ihtiyacı vardı . Bütün seçeneklerini düşünerek bir karara varması gerekiyordu. Sadece içinde bulunduðu durumu değil geçmişi de düşünmek zorundaydı. Zor bir seçim yapması gerekiyordu. Yaptığı seçim onun için iyi mi olacaktı yoksa sadece geçmişin hayaletlerini mi canlandıracaktı bilmeden bir adım attı ve arama tuşuna bastı. Her sinyal sesinde kalbi daha hızlı atıyordu. 4 adet sinyal sesinden sonra telefon açıldı .

"Alo."

Genç kız olduğu yere mühürlendiğini hissetti. 4 yıldır her gününü bu sesi hayal ederek geçirse de hayalinin bunu yanına bile yaklaşamayacağını o an fark etmişti.

"Alo, alo. Orada mısınız ." Telefondan gelen sesle düşüncelerinden sıyrılıp yüzlerce kez prova ettiği konuşmasını hatırlamaya çalıştı .

"Çok para kazanmak ister misin?"

"Pardon."

"Diyorum ki para kazanmak ister misin?"

"Nasıl olacak peki o?"

"Yarın Taksim Blackangel kafeye gel. Saat 10da."

Telefonu kapattıktan sonra deminden beri tuttuğu nefesini bıraktı gülerek. Sesini duymuş onunla konuşmuştu . Bugün ondan mutlu bir kişi bile yoktu. Yarın ne olacağının bir önemi yoktu. Şu an önemli olan tek şey içinde hala bitmeyen hislerin varlığı idi.

4 yıl önce:

"Anne olmaz. Böyle bir şeye izin veremezsin."

Sana bir şey soran olmadı . Okuyup da alim mi olacaksın başımıza . Zaten yaşında geldi."

" Daha 18 yaşındaydım ben."

Ben senin yaşında evlendim babanla. Annemin sözleri ile şaşkın bir nefes aldım . Annem bile bana acımazken kim dinlerdi ki beni. Hazırlan hemen. Az sonra gelirler."

Annemin odadan çıkması ile ağlayarak yerime çöktüm. Ben bunu hak etmemiştim . Daha okulum bitmemişti . Hayallerim vardı benim. Bir geleceğim vardı . 18 yaşında evlenmek olmamalıydı benim kaderim. Hem de sevmediğim bir adamla. Daha adını bile bilmediğim bir adamla... Nasıl bir aile çocuğuna böyle bir şeyi layık görürdü ki. Herhalde bunun için çocuğunu hiç sevmemesi gerekiyor. Sevilmemek ise insana çok fazla kötü hissettiriyor. Bu hissi ise en çok sevilmemiş çocuklar bilebilir. Hayattayken birini kaybetmek gibi bir þey.

Fakat şu an ne ağlamaya ne de yas tutmaya vaktim yoktu. Annemin dediği gibi hazırlanmaya başladım . Hevesli olduğum için değil dayak yememek için hazırlandım . Siyah kalın askılı bir elbise ve alçak topuklu bir ayakkabı giydim. Saçlarıma ve yüzüme bir şey yapmadan beklemeye başladım . Odadan çıkıp kimseye yardım etmek gibi bir niyetim yoktu. En azından azıcık kalan gururum için lazımdı bu bana. En azından bu kadarını yapmalıydım . Bu direnişim ise yalnızca bir saat sürdü. Bir saatin sonunda annemin kapıya vurması ile kendime geldim. Keşke şu an bir mucize olsaydı da ben içinde bulunduğum durumdan kaçabilmenin bir yolunu bulabilseydim. Lakin şu an tek yapabileceğim kapıyı açıp kaderimle yüzleşmek idi.

"Geldiler. Geç mutfaða da kahveleri yap. Hepsi sade."

Annemin emri ile mutfağa geçip kahveleri yaptım . Ağlamamak için direnirken kahveleri yapıp içeri geçtim. Sırayla dağıtırken istemeye gelen çocukla göz göze geldik. Herkesin kolaylıkla aşık olabileceği bir tipi vardı ama benim içinde kaybolmak ıstediğim gözler onlar değildi . Mavi gözleri bana huzur veren o mavi tonunun yanından bile geçmiyordu.

Nihayet isteme faslı bitip o yüzük parmağıma takıldığında her şeyin sona erdiğini hissettim. Ben ve adının Erkan olduğunu öğrendiğim çocuk hariç herkes gülüyordu. O ise gözlerini dikip bana bakmıştı tüm gece. Mutsuzluğumun farkındaydı ve bundan hiç memnun deðildi. En son odama geçtiğimde bu akşam takılan yüzük ve adetimiz diyerek takılan beşi bir arada vardı üstümde. Biliyordum ki az sonra annem gelip alacaktı onları . Zaten bütün dertleri bu değil miydi? Beni bir mal olarak gördüklerini yeteri kadar belli etmişlerdi .

İşte o an karar verdim. Hemen yerimden kalkıp küçük bir çantaya alabildiği kadar kıyafet koydum. Çalışırken biriktirdiğim daha doğrusu ailemden sakladığım bir miktar parayı da aldıktan sonra tek katlı evimizin camından dışarıya çıktım . Son kez yıllarca evim dediğim yere baktıktan sonra koşmaya başladım . En fazla bir saate yokluğum fark edilirdi ve o vakitte buradan gitmeliydim. Evden çıkmadan zaten arayıp biletimi ayırtmıştım. Yarım saate kalkıyordu otobüs. Ve benim bir yere uğramam gerekiyordu. Hemen yolumu değiştirip Serdar'ın evine gittim. Penceresine baktığımda ışığı kapalıydı . Zaten yüz yüze veda edemezdim ki.

Serdar Karahan. Sevdiğim ve seveceğim tek insan. Liseye başladığım günden beri aşığım ona. En sonunda ise duygularım bir yıl önce karşılık bulmuştu . Her şey inanılmaz güzeldi ki. Onunla geçen her an sanki bir rüya gibiydi. Yanımda o varken ben sanki yenilmez gibiydim. Ama yenilmiştim ve kaçıyordum . O benim için savaşmayı seçerdi biliyorum ama benim yüzümden acı çekmesini istemiyordum. Nasıl isterdim ki. Benim için herkesler mücadele edebileceğini biliyordum ama oma bunu yapamazdım . O yüzden son kez telefonumu kırmadan önce ona mesaj attım.

'Özür dilerim sevgilim. Seni bırakıp gidecek kadar korkak olduğum için affet beni. Ya da affetme beni. Böylece beni daha çabuk unutursun. Bir süre canın acır ama unutursun. Her şeye rağmen seni o kadar çok seviyorum ki yine de. Neden o zaman diye soran sesin kulağımda sanki þu an. Mecburum sevgilim. Her şeyi bırakıp benimle gel demeyi o kadar çok isterdim ki. Ama sana bunu yapamam. Bir hayatın ve benim aksime seni çok seven bir ailen var. Hayatın senin için bir sürü güzel planı olduğuna eminim. Benim içinse çoktan yaptı planını . Seni kaybettim ve üzgünüm. Son kez seni seviyorum sevgilim. Hep sevdim. Hep seveceðim. '

Karanlıktan AydınlığaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin