Azad

80 15 3
                                    


Keyifli okumalar!

Sigaramdan son yudumumu alıp demir kapının yanında ki küllüklü çöp kovasına attım. 
Durgun bakışlarımı son kez kapının üzerinde yazan yedikule mezarlığı yazısında gezdirip yavaş adımlarla kapıdan geçtim.

Bacaklarım geri geri gidiyordu ama bu sefer gidecektim yanına. 6 Yıl sonra ilk defa geliyordum buraya. Belki de abim küsmüştü bana. Onu burada kimsesiz gibi bıraktığım için darılmıştır bana.
Ama elimde değildi, gelmeye cesaretim yoktu. Burada canıma kıyarım diye korkuyordum.
Korkum ölümden değildi. Korkum, ölürsem cezalandırılıp o tarafta da abime kavuşamamaktı.

Kurtuluş ve Barış beni ikna etmişti en sonunda buraya gelmem için. Uzaktan izlediklerini bildiğim için biraz daha rahattım.

Yakub'un Yusuf'la, İbrahim'in İsmail'le, Kabil'in Habil'le sınandığı gibi insan daima en sevdiği ile sınanırmış. Ben tüm sevdiklerimle sınanmıştım. Annesiz ve babasız büyümüş, abimi yerlerine koymaya çalışmıştım. Ogedayla tanışmış içimde ki bir boşluğu da onunla doldurmaya çalışmıştım. Allah beni ikisiyle de aynı zamanda sınamıştı. İkisini de elimden aynı gün almıştı. Dedeme sığınmıştım, dedemi de almıştı benden. Hayatımda kalan son iki kişiyi de kaybedersem durumum ne olur? Tahmin etmek zor değildi.

Gözlerimi hiçbir mezar taşında gezdirmeden, ezbere bir şekilde abimin mezarına doğru ilerledim.
6 Yıldır gelmemiştim ama yeri hiçbir zaman hafızamdan silinmemişti. Dün bile rüyalarıma girmişti.

Mezarlıkların arasından geçip, birkaç adım uzaklığımda  olan mezar taşına bakmak için kafamı kaldırmaya çalıştım ama abimin adını orada görmeye hala hazır değildim sanırım.
Zorlayarak kafamı kaldırıp ilk önce toprağına baktım, boğazımda oluşan yumruyu birkaç defa yutkunarak geçirmeye çalıştım ama nafile. Toprağı kurumamıştı, hatta kuru otlarda yoktu. Yeşil bitkiler ve nergis çiçeği ekilmişti. Kim uğruyordu ki abimin mezarına? Büyük ihtimal mezarlık bekçisiydi.

Yanan gözlerimi mezar taşına çevirdiğimde gözümden damlayan yaşa engel olamadım.
Defalarca kez tekrar ettim mezarlıkta ki ismi. Azad Akcan.
Adının Türkçe karşılığı özgürdü. Yani isimlerimiz aynı sayılırdı.
Her zaman abim gibi olmak isterdim zaten. Küçükken yolda yürüdüğümüzde adımlarımı onun gibi atardım. Sofraya oturduğumuzda o elini neye atsa aynısını yerdim, su içse bende içerdim. Oturuşum bile onunla aynıydı. Kopyası gibi gezerdim etrafta. 
O gittikten sonra o halimden eser kalmamıştı, baştan sona değişmiştim.

Titreyen bacaklarımla mezara daha çok yaklaşıp mermere oturdum. Sol elimi mezar taşında gezdirdikten sonra yavaşça toprakta ve çiçeklerde gezdirdim.
"Abim. Ben geldim" boğazımda ki yumruyu geçirmek için birkaç defa yutkunsam da geçmedi.
"Özür dilerim, yıllardır gelmedim. Beni biliyorsun, güçlü değilim ben. Yani değildim, yanımda sen vardın. Güçlü olmama gerek yokmuş gibiydi, ama şimdi yoksun. Güçlü durma zamanı gelmiş." Göz yaşlarımı silmeden konuşmaya devam ettim.

"Eskisinden çok daha güçlüyüm, ama konu senin yanına gelmek olunca, Güçten düşüyordum. Sanki gelip mezarını görmesem yaşıyormuşsun gibi." titrek bir nefes aldım. "Dedem de dayanamadı geldi yanınıza. Umarım sıra bendedir, en yakın zamanda. Ama yalvarıyorum Allah'a, senin intikamını almadan almasın canımı" 

"Biliyor musun? Ogedayla aynı mahalleye taşındım, aynı okula gidiyoruz. İntikamımı ondan alacağım. Babası benden en sevdiğimi aldı bende ondan en değerlisini alacağım abim." Enseme çarpan rüzgarla bedenim titredi. Sanki abim yanımdaydı "Şimdi yanımda olsaydın bana çok kızardın. Suçsuz, günahsız birinden neyin intikamını alıyorsun diye. İşimi babasıyla çözmemi isterdin ama, abi o beni öldürmedi ki. Keşke beni öldürseydi. Ben ona bu dünya da cehennemi yaşatacağım" duraksadım, kendimi sıkmayı bırakıp içimden geçenleri dökmeye başladım bu sefer.

DAVAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin