2

321 11 0
                                    

6 yıl önce...

"ahhhh jimin-shii ona o kadar aşığım ki ahhh. onu anlatacak kadar güzel bir ifade yer almıyor sinemde."

Ben Yatakda bir oraya bir buraya dönerken jimin gülerek konuşmaya başladı. "taehyung aishh yeter artık şu çocukdan bahsetme bana!" jimin ciddiyetle karışık şakasını yaptıkdan sonra konuşmaya başladım. "jimin o kadar güzel ki... Siyah şaçları, badem gözleri, kemikli ince uzun parmakları, keskin çene hattı, kaslı kolları, ince beli, dudakları... Üst ince dudağı,..."

Ben yatağı tekmelerken jimin bana bakıp göz devirdi. İkimizin arasında bir sesizlik vardı. Jimin'in gözleri bana bir şeyler anlatmak istiyor fakat anlatamıyor gibiydi. Gözleri çok derindi dalsam çıkamazdım, dalmasam... Ne olur hiç bir fikrim yok fakat şuanlık en iyisinin bu olduğunu biliyorum. Jimin'inle göz temasımı bozup elime telefonu aldım ve jungkook'un fotoraflarında gezindim.

O gerçekten mükemmeldi. kızlar, erkekler herkes peşinden koşuyordu ve bu beni aşırı kıskandırıyordu.
Jungkook'un tıpkı benim gibi hiç sevgilisi olmamıştı fakat bana etkilendiği, hoşlandığı kişileri anlatınca ellim ayağım birbirine dolaşıyor söylecek bir şey bulamıyordum, sanki karnıma ardarda yumruklar yiyomuş gibi oluyor karnım kasılıyordu. Jungkook'la yakındık. Hiç kimseyle olmadığımız kadar birbirimize sadıktık.

Jungkook'la 2 yaşından beri arkadaştık. Her halimizi görmüş, iyi günde de kötü günde de birbirimize kol kanat olmuştuk. Ortak yanımız hiç yok denebilecek kadar azdı ama biz yinede hep birlikteydik. Ta ki... Ta ki ben jungkook'a karşı bir şeyler hissedene kadar. Yine yakındık tabi ama artık ben her iltifata hatta her yan yana geldiğimizde... Ne bileyim ya bir değişiyordum olduğım hibi olamıyordum. Jungkook yine aynı jungkook fakat ben eski taehyung değildim.

Ben düşüncelere dalmışken jimin elinden telefonu elimden alıp geri çıkardı. "ben eve gidiyorum." yatığım yerden doğruldum ve "biraz daha dur." dedim. "annem çağrıyor. Hem sen benle ilgilenmiyorsun zaten durmama gerek yok." ayağa kalkıp yanına gittim "yaaa jimin-shii" dedim ve sarıldım.

Jimin'e iltifatlar edip onu uğurladıkdan sonra daha fazla düşünmemek için derin bir uykuya kollarımı açtım.

...

En son saat kaçta uyuduğumu dahi bilmiyordum. Saat 21:40 ve ben daha yeni günün ilk yemeğini yiyecektim son iki gündür jungkook'u daha fazla düşünüyordum ve bu bana negatif olarak geri dönüyordu. Fazla acıkmadığım sürece yemek yemiyor. Jungkook'a daha güzel görünmek için paramın yoğunluğu kıyafet, makyaj, ve bakım malzemelerine harcıyordum.

Kendime ekmek kızartıp üzerine biraz bal sürdüm elimde onu yiyerek ilerlerken kapı çaldı. Ağzıma bir parça daha alıp kapıyı açtım. Açtığım gibi karşımda otuz iki diş sırıtan bir jungkook görmek ağzıma aldığım parçayı yutamamam ile sonuçlanmıştı. Kapıyı açtığım gibi geri kapattım ve öksürmeye başladım. Jungkook tekrar kapıyı çalınca kendimi sakinleştirdim ve utanç içinde kapıyı tekrar açtım.

Karşımdaki çocuk bana şaşkun bakışlar atarken utancımdan bakışlarımı yer ile buluşturdum. "hiç sorma." dedim ve kapıyı tam açarak (bakışlarım ona değmeyecek şekilde) geçmesine izin verdim. "peki..." yüzüme bakmış ve çenemi tutup bakışlarımızı birleştirmişti. Yaptığı şey ile kalbim güm güm atıyor, yanaklarım kızarıyordu. Bendeki etkisi kesinlikle çok büyüktü.

"yenimi uyandın?" sorduğu soru ile başımı onu onaylar şekilde salladım.
Şaçlarımı karıştırdı ve balı ekmeğimden bir ısırık aldı. "hadi gel PlayStation oynayalım." o önden ilerlerken heyecanla zıplaya zıplaya yanına adımlandım. "jungkook yenilmeye hazır ol koçum." diyip omuzunu pat patladım. Bana kocaman bir gülümsene sunarak "görücez." dedi.

...

Evet yenildim...
Ama neyse ki ona olan ilk yenilişim değildi. Jungkook derin bşr kahkaha yağmuruna tutuldu ve bende yüz asmakdan badka bir şey yapmadım. Bana doğru dönüp beni gıdıklamaya başladı. Kahkahalarımız birbirine karışıyor, bırakması için yalvarıyordum. "j-jungkook dur d-ur l-lüt-lütfen!" jungkook hem dalga geçiyor hem de gıdıklıyordu. O kadar fazla gülmüştüm ki resmen karnım ağırmıştı. Jungkook en son bıraktığında hala gülüyordu. Ona artık durması için omuz attım.

"ya komik değil." jungkook bu dediğimle bana doğru tekrar döndü ve " üzülme taehyung zaten bu oyunda benim karşımdan dahi geöemeyeceğini biliyordun." dedi haklıydu fakat altında kalmak istemedim. "hiç de bile. Sus." dedim ve ayağa kalktım. Sahi nereye gidecrktim ki o olmadan bir hiçtim (gelecekteki tae sövdü ndndmsöjdls).

"hadi kalk." dedim sorgularcasına baktı. "kurabiye yapalım." omuz silkti. "lütfeeeennn jungkoookk lütfeen!" elerimi birleştirip önünde diz çöktüm ve buna dayanamamış olacak ki ayakladı ve mutfağa geçti. Bende gülümseyerek arkasından gittim.

Tüm malzemeleri tezgaha koyduktan sonra onu bekledim. Beklediğimi fark edince ayakladı ve "ben kurabiye yapmayı bilmiyorum." dedi. Çekingen bir şekilde söylediği lafı çok tatlı bulmuştum. Elimi saçlarına götürdüm ve konuştum. "sorun yok. Beraber olduğumuz sürece yapamayacağımız hiç bir şey yok." gülümsedi. "hadi başlayalım o zaman." o kadar mutluydum ki aşık olmayan tae gelip beni görse 'kurabiye yaptığı için mi mutlu?' derdi. Komik çünkü bende ne için mutlu olduğumu bilmiyordum.

...

Kurabiyelerimizi fırına attık. Kırmızı kalp şekili kurabiyelerimiz o kadar güzeldi ki...

Jungkook önlüğünü çıkarıp yanıma geldi. "annenle baban neredeler onları göremedim." bende önlüğümü çıkarıp konuştum. "onlar evlilik yıl dönümlerini kutlamak için yurt dışına çıkdılar." hımlar şekilde bir şeyler mırıldandı. "ne zaman olucak bu kurabiyeler." bıkınca söylediği şey ile güldüm. "daha çoookk."

...

Jungkook ile beraber kurabiyeleri yedikten sonra derin bir uyku çekmek için yatağa girmiştik.

Cruel Time || taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin