-14-

479 34 6
                                    

So-ya: Senin burada ne işin var?

Sulnmin: Kimse sana söylemedi mi?

Jung aklıma geldi o an. Söyledikleri doğruydu demekki. Daha fazla gözlerinin içine bakmadan alıp götürdüler onu. Bizde Hwang ile masadaki polislerden birinin yanına gittik.

Polis: Buyrun şikayetiniz nedir,ihbar ettiniz mi?

Hyunjin: Telefonla bir ihbar olmadı, yanımda duran kıza istenmeyen cinsel istismar oldu.

Polis: İsim soyismini söyleyin, sizi tecavüz eden kişinin adını biliyor musunuz?

Hyunijn: Jung Yun.

Polis: Siz neyi oluyorsunuz?

So-ya: Arkadaşım.

Polis: Peki, adli tıp uzmanını çağıracağım. Bir kaç test yapılacak. Eğer bu ihbarınızı doğrulayacak bir kanıt bulunursa şahısı göz altına alırız. Sonrası  henüz belli değil.

Hyunjin: Teşekkür ederiz.

Beklemek için beraber bir koltuğa geçtik,başımı omzuna yasladım.

Hyunjin: Su ister misin?

So-ya: Gerek yok Hyun.

Hyunjin: Hyun ne be?

So-ya: Kafan hâlâ çalışmıyor sanırım, Hyun bir lakap.

Hyunjin: Bana lakap takıyorsun ha? Ben sana nasıl seslensem acaba?

So-ya: So-ya mesela?

Hyunjin: Herkes öyle sesleniyor,ben senin için farklı olmak istiyorum.

Hwang'ın saçları gözünün önüne gelmese oldukça romantik bir an yaşıyorduk. Hayatımda ilk defa böyle hissediyordum,Jeonginle beraberken hiç böyle hissetmemiştim.

So-ya: Ne önerirsin?

Hyunjin: Badem?

So-ya: Ne alakası var?

Hyunjin: Saçların Soomin. Rengi badem gibi.

So-ya: Çok uzun beğenmedim, kısa ve öz olsun.

Hyunjin: Başka arzun var mı?

Başımı sallayarak olmadığını belirttim. Bir süre düşünüyormuş gibi yaptıktan sonra yeniden konuşmaya başladı.

Hyunjin: Mingi diyeceğim. İki isminin kısaltması.

So-ya: Neden So-ya değil mesela?

Hyunjin: Biricik keyfimin eşsiz kahyası istedi tamam mı? Hey, sanırım şu doktor senin için geldi.

Gösterdiği tarafa baktığımda elinde çanta olan ortalama bir adam gördüm. Önce bizim konuştuğumuz polisin yanına gitti. Sonrasında ise bizim yanımıza geldi.

Hae-kang: Merhaba Soomin hanım. Sizinle ben ilgileneceğim, siz şöyle geçin isterseniz. Bende hemen geliyorum.

Hyunjin: Bende gelebilir miyim?

Hae-kang: Gelmemeniz daha iyi olur. Kısa sürer zaten.

Korku ve kaygı dolu gözlerimle Hwang'a baktım. Sözünü şimdiden bozacak mıydı?

Hyunjin: Benimde gelmem lazım.

Hae-kang: Siz bilirsiniz. Ancak çabuk olalım, ne kadar hızlı o kadar iyi.

Üçümüz birlikte küçük bir odaya geçtik.  Önce tırnaklarımın içindeki kalıntıları temizledi, bacağıma baktı. Kanımı aldı ve  okul formamının üst kısmını çıkarmamı istedi.

So-ya: Zorunda mıyım?

Hae-kang: Evet zorundasınız, tıpta utanma olmaz. İsterseniz arkadaşınız çıkabilir.

Hyunjin: Arkamı dönebilirim.

Söylediği gibi hemen arkasını döndü. Bende üstümü çıkardım, ve bir şey farkettim. Kolumda bir morluk vardı.

Hae-kang: Bu da mı o sırada oldu?

Son söylediği sözlerden sonra düşünmeye başladım. Bir ara kolumu sıkmıştı.

So-ya: Büyük ihtimalle,evet.

Bir kaç bir şey daha yaptıktan sonra üstümü giydim ve çıktık. En yakın zaman da bilgilendirileceğimize dair bir konuşmadan sonra tabii ki.

Hyunjin: Hadi markete gidelim. Kan verdin, kendini toparlaman lazım.

So-ya: Canım bir şey yemek istemiyor.

Hyunjin: Beni ağzına tıkmak zorunda bırakma.

Gülümsedim. Beraber yakındaki bir markete girdik.

İçerde ise biri vardı:

Jung.

Hyunjin'den

Soomin ile aynı anda görmüştük onu. Gözlerine baktım, kaygı ile karışık korku vardı gözlerinde. Kıpırdamadan durursak Jung da bizi farkederdi. Bunun olmasını istemediğim için hemen Soomin'i kolundan çekip marketten çıkarmayı başardım. Sonuçta şehirdeki tek market değildi ya orası.

So-ya: Sanırım artık markete uğramasak da olur. Sonuçta dediğin gibi dinlenmem lazım, marketten markete koşmam değil.

Hyunjin: Sabahta pek bir şey yemedin, okulda belki biraz baptan yemiş olabilirsin sadece. 3 kaşık bapla tüm gün geçer mi?

So-ya: Senin gibi obur olmayan biri için geçer Hyun.

Hyunjin: Ne alakası var? Yeni kan verdin Sos.

So-ya: Yaratıcılığın daniskasısın. Sos hayatımda duyduğum en güzel lakap.

Hyunjin: Dalga geçiyorsun değil mi?

Soomin otobüs durağına doğru yürürken onu kolundan yakalayıp bir taksiye soktum. Zaten benim evimin yakınında market vardı, oraya uğrardık.

~

So-ya: Abartmadın mı sence?

Hyunjin: Evde pek bir şey kalmamıştı. Malum,  bir süredir evimde düzenli kalamıyorum.

So-ya: Bence beni kontrol etmen bitti artık. Görüyorsun,ben iyiyim.

Sanırım hayal kırıklığı yaşıyordum. Oysaki ben birbirimize alıştığımızı, rutinimizin bu olduğunu sanıyordum. Gözlerine biraz mana yüklü bir şekilde baktım.

So-ya: Şakadan da hiç anlamıyorsun. Demek istediğim madem benimle kalmaktan mutlu değilsin, gidebilirsin kendi evine. Bana sorsan istediğin kadar bende kalabilirsin Hyun.

Rahatladığımı fark ettiğimde içimdeki hissin dev bir hale geldiğini anladım.

Soomin'den hoşlanıyordum, belirsizlik içinde.

~

İstediğim oy ve yorum sayısına ulaşamasamda devam edeceğim, ancak bölümler arasındaki süre artabilir. Oy verip yorum kullanmayı unutmayın. Seviliyorsunuz <3

Stray Kids/ Hyunjin İle Hayal Et Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin