Bölüm 2

1 0 0
                                    

Birkaç gün sonra

Erkenden okula gelip sınıfta oturmuş sıraya başımı yaslamıştım. Kendimi duvar çıkıntısının arkasına saklayıp insanlardan kaçarken sınıfa girenlerin olduğunu fark edebiliyordum ama kim olduklarını öğrenmeye dair bir çabam bulunmuyordu. Zaten onlar kendilerini belli ediyordu. Ben de kulak misafiri oluyordum istemeden.

"Demir, abi Menekşe gelmiyor diye sen de gelmemek zorunda değilsin."

"Koray zorunda olmakla alakası yok. Ben halimden memnunum. Sevgilimle vakit geçiriyorum. Bu konuşmayı da bir daha yapmak istemiyorum."

"Hayatımızın bu dönemleri bir daha geri gelmeyecek. Bunu unutma yeter."

Demir'in kızmasıyla Koray susmuştu. Bense ikisinin sevgili olmasına şaşırıyordum. Neden şaşırdığımı ben de bilmiyordum aslında.

Dakikalar geçerken sınıftaki insan sayısı da artıyordu. Sonunda hoca da geldiğinde dersi dinlemeye başlamıştım.

Ders bittikten binadan çıkmak için acele etmedim çünkü gözüme Demir ve Menekşe takılmıştı. Menekşe telefon ile konuşuyor Demir ise garip bir heyecan ile onu dinliyordu. Birkaç saniye içinde telefonu kapatıp başını iki yana salladığında ikisinin de yüzünün düştüğünü fark etmiştim. Demir ona sarıldığında o kadar birbirleri için yaratılmış gibiydiler ki rahatsız olup bakışlarımı onlardan çekmiş ve adımlarımı hızlandırmıştım.

Yurda doğru adımlarken konunun ne olduğunu merak ediyordum.

***


Birkaç gün sonra

Bugün alarmı ertelediğim için uyanamadığımdan biraz geç gidiyordum. Hızlı adımlarla sınıfa girdiğimde hocanın olmadığını görüp boş bir yere geçerken yerde olan bakışlarımla metal bir şey olduğunu görmüştüm. Eğilip elime aldığımda gördüğüm şeyle kaşlarımı çatmama engel olamamıştım. 

Ben şaşkın şaşkın o şeye bakarken elimden birden çekilmesiyle o kişiye baktığımda Menekşe olduğunu görmüştüm.

"Senin miydi?"

"Üstünde ismim yazdığına göre ." diye cevap verirken garipsediğini fark etmiştim. İçimden 'bu sadece tesadüf' desem de inanamıyordum. Acaba mı sorusu zihnimi doldurmuştu bile şimdiden.

"Neden yanında taşıyorsun ki?"

"Çantamda kalmış. Normalde annemdeydi."

Duyduğum kelime ile başımı sallayıp boş yere geçerken öfke belirmişti şaşkınlığımın yanında. Tesadüf olmasını ummaktan başka yapabileceğim bir şey yoktu. Yoksa kalp kırıklıklarıma bir yenisi daha eklenecekti. Bu yüzden bu olmamış gibi davranacaktım çünkü bana zarar verebilecek her şeyden uzak durmalıydım.

Zihnimin doluluğundan derse 1 dakika bile odaklanamamıştım. 

...

Gün bitip yurda döndüğümde dolabımın en unutulan köşesinden metal parçasını çıkardım. Çok görememiştim aslında ama birebir aynı gibiydi. Sadece yazılar farklıydı.

Egemen... Menekşe... Uyum da bir tesadüf müydü?

...

Ertesi gün uykusuzluktan ağrıyan gözlerim ile okula adımlarken hala aklımda dün vardı ve bir süre de çıkmayacaktı.

Dersliğe geldiğimde Demir'in derste olup Menekşe'nin olmadığını fark etmiştim. İster istemez artık dikkatimi çekiyordu, çekiyorlardı.

Hoca derse ara verdiğinde sınıfın büyük bir kısmı derslikten çıksa da Demir ve arkadaş grupları burada kalmışlardı. Ben hocanın az önceki çözdüğü soruyu incelerken Demir'in "Menekşe ailesinin yanına gitti birkaç günlüğüne." demesiyle yazı yazan elim bir saniyeliğine duraksasa da devam etmiştim. Ses tonu olayın bu kadar basit olmadığını anlamamı sağlamıştı. Diğerlerinin anladığını sanmıyordum. Ben tecrübelerim sayesinde anlayabilmiştim. Bu işte bir iş vardı ama beni ilgilendirmemesini ummaktan başka yapabileceğim bir şey yoktu.

Bir Ceket MeselesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin