4 hafta sonra
Bizimkilerle okula gidiyordum, dün olanlardan onlara hiç bahsetmemiştim, onlar da nerede olduğumu merak etmişlerdi tabii.
"Bro var ya ben sizi Minho'yla çok pis shipliyorum aga. Çok yakışıyorsunuz."
"Hyunjin kapa çeneni ve önüne dön."
"Evet, yakışıyorsunuz." Dedi Jeongin. Jeongin'e döndüm, biraz üzgün gibi görünüyordu, benim ona baktığımı fark edince hemen bana dönüp gülümsedi. Sonra gözlerini yere sabitledi. Bu çok garipti.
"Jeongin, iyi misin? Dünden beri üzgün görünüyorsun."
"Ha, ben mi? Okullar açıldı ya, şimdi aile baskısı, sınavlarda yaklaşıyor falan."
"Anladım."
☆
Okula gelmiştik. Hemen gözüm Minho'yu aramıştı, göz göze gelince gözlerimi kaçırmıştım utanarak. Kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu."Naber Jisung?" Dedi Minho sırıtarak.
"İyiyim sen?"
"Bugün bize gelsene."
"Olur gelirim."
"Hayırlı olsun bro"
"Hyunjin gebertirim seni"
"Of tamam ya"
☆
Teneffüs çalmıştı, Minho hemen koşarak yanıma gelmişti. Arkasında bir şey saklıyordu."Ne saklıyorsun arkanda Minho?" Dedim. Minho sakladığı şeyi masamın üstüne bıraktı. Bu bir mektuptu, mektubun kağıdının rengi kahverengiydi, aynı eski zamanlarda kullanılan kağıtlar gibi. Aman tanrım, bu çok güzeldi. Yanında da kağıttan gül buketi vardı.
"Sana yaptım, gece hiç uyumayıp bunları yaptım." Ben bir Minho'nun yüzüne bir de masamın üzerindeki kağıttan yapılmış ama çok güzel gözüken hediyelere bakıyordum.
"Minho, bunlar gerçekten benim için mi?" Demiştim titrek bir sesle. Gözlerim hafifçe dolmuştu. Bana ilk defa birisi bu kadar fazla ilgi vermişti. Seni hakkedecek ne yaptım Minho?
"Evet Jisung, senin için." Dedi parlak gözleriyle bana bakarak. Hemen sıramdan kalkıp hızlı bir şekilde sarılmıştım. İlk başta tepkisiz kalmıştı ama sonrasında bana sımsıkı sarılıp kokumu çok belli etmesede içine çekmişti. Ama ben fark etmiştim işte.
"Sen gerçekten çok iyi birisin Jisung. Biliyor musun beni hayatta tutan tek kişi sensin." Ağlamam daha da çok şiddetlenmişti. İlk defa bunları birisi bana söylemişti.
"Hey, ağlama, lütfen. Sen ağlayınca daha da kötü oluyorum." Ağlamayı bırakıp kafamı omzundan çekmiştim. Gözlerine bakıyordum, oda benim. Arada bir gözlerim çok hafif dudaklarına iniyordu, aynı şekilde Minho'nun da.
Minho'dan:
Jisung benim her şeyim. Daha yeni tanıştık ama o benim şimdiden her şeyim olmuştu. Onu herkesden daha çok, daha fazla seviyordum. Onu ilk gördüğüm an, çok farklı hissetmiştim, bambaşka. Neyse, okuldan geldim işte, Jisung'da benimle birlikte eve geldi."Woah! Evin ne kadar da güzel Minho."
"Teşekkür ederim Jisung." Dedim sırıtarak.
"Ya bu kediler çok tatlı. Adları ne?"
"Soonie, Doongie, ve Dori. Sevdin mi?"
"Evet, çok sevdim."
"Onlar da seni sevmiş gibi gözüküyor" Dedim gülümseyerek. Yemek yapmak için mutfağa geçmiştim. Jisung dün ramen çok sevdiğini söylemişti. Hemen ramen yaptım.
Yemek yiyorduk. Yemek yerken yanakları çok şirindi.
"Yanakların Jisung"
"Ha?"
"Çok şirinler"
"Teşekkür ederim. Ha bu arada çok güzel olmuş ramen."
"Teşekkür ederim. Yemek pişirmeyi severim."
"Minho, çok yorgun gözüküyorsun. Uyumalısın."
"Sen ne yapacaksın peki?"
"Birlikte yatalım mı?" Dedi kızararak. Bende aynı şekilde kızarmıştım.
"Ha? Şey, olur tabii." Birlikte yatağa geçmiştik. Hava yağmurluydu, en sevdiğim. Ben camdan dışarıyı seyrediyordum, Jisung'da beni.
"Minho çok güzelsin."
"Ha?"
"Gözlerin, dudakların. Çok güzel." Kızarmıştım, aşırı utanmıştım.
"Sende çok güzelsin Jisung." Dedim. Bana sımsıkı sarıldı, bende ona.
☆
⭑Bıraz kısa oldu bu bolum hızlı yazmaya calıstım cunku yarım saat sonra uyuyacagım
⭑Artık yblerı her hafta pazar gunu atıcagım.
⭑Yazım yanlısım olabılır sımdıden ozur dılerım.
⭑Bır sonra kı bolumde gorusmek uzere, hosca kalın. ☆
ŞİMDİ OKUDUĞUN
stars, mınsung
General Fictionınsanlar oldukten sonra yıldız olurlar, Han. o yuzden her gece sadece uykusuz kalıp aglayarak gokyuzunde senı arayacagım. eger senı bulamazsam lutfen bana kızma, senın yanına gelecegım, guzel olmaz mı sevgılım?