17. Bölüm

3K 326 88
                                    


"Neden savunduğunu anlamıyorum ben! Hayır sen ne zamandan beri Potter'ı bu kadar önemsiyorsun söylesene?!" Blaise nin stresli sesiyle Draco iç çekti. O da bilmiyordu. O an yapmak istemişti ve yapmıştı.

"Bilmiyorum sadece. O an kurdumu tutamadım." Pansy omuz silkti. "Sadece kurdun mu?" Draco iç çekti. Bilmiyordu o an fazlasıyla sinirlenmişti. Pansy anlayışlı bir şekilde gülümsedi. "Draco, bak her zaman seni desteklerim ama bu bizi şaşırttı anlıyor musun? Kusura bakma ama birisi bize Draco, Potter ı koruyacak dese götümüzle ona gülerdik."

Draco kıkırdadı, o da buna gülerdi. Dışarıdan gelen bağırışma sesiyle odada bulan üç kişi birbirlerine baktılar. Draco yatağından kalktı ve odasında bulunan balkon kapısını açıp balkona çıktı, Pansy ve Blaise de arkasından gelip balkona çıkmışlardı.

Draco, gördüğü manzara karşısında şok geçirmişti.

Otuz ya da otuz beş yaşlarında ki bir alfa, feromonlarını salıyordu. Kokusu o kadar çok iğrençti ki. Harry, Ron ve Hermione ordaydı. Onlar için yapıyordu.

"Babalık, bak gelirim oraya belanı sikerim senin, kes şunu bu son uyarım!" Ron sinirle bağırınca Hermione ve Harry, Ron un kolundan tutup geriye çekmişlerdi. Alfa ise pis pis sırıtıyordu.

"Omega ayrımı yapmam ama aranızdaki, en güzel olan şu kadın olan omega olabilir." Bunu söylerken elini kaldırıp işaret parmağını Hermione ye doğrultmuştu.

Pansy hızla balkondan çıktı ve koşarak Draco nun odasından çıktı, Blaise ve Draco da arkasından koşarak çıkmışlardı. Üçü de merdiven basamaklarından dörder, dörder atlayarak iniyordu. Evin kapısını açtıkları anda Pansy durmuş arkasından Draco ve Blaise de durmak zorunda kaldı.

"Ne yapıyorsun Pansy-" Draco önüne baktığında yutkundu. O alfanın acıyla bağırdığını ve Hermione ile Ron'un Harry'i tutmaya çalıştığını gördü. Harry adama küfür ediyor ve bağırıyordu. Alfa ise merhamet dileniyordu.

"Korumaya çalıştığın omegadan korunmalısın delta." Draco yutkundu. Hermione ve Ron, Harry'i hâlâ sakinleştiremiyordu. En sonunda Ron, kafasını kaldırınca önce Blaise yi ardından da Draco ile Pansy'i görmüş ve Harry'in kulağına bir şeyler fısıldamıştı. Harry, birden durdu ve kafasını o tarafa çevirdi. Draco yu görünce bakışlarını, başka bir tarafa çevirip yerde yatan, merhamet dilenen alfaya, sırtını dönüp yürümeye başladı.

Ron ve Hermione de, Harry'e yetişip arkasından yürümeye başladılar.

_______________________________________________________________
______

Harry yine ve yine tiyatrodaydı. Şuan ise 5. Sahne çekiliyordu. Bir saatten beri burdalardı ve Harry artık yorulmuştu.

Bu sahnede delta, vitasını bir alfa ile gülerken görüyordu. Alfayı oynayan kişi Cedricti. Harry mükemmel rol uyumu diye düşünüyordu. O profesör burdaydı yeri değişmemişti. Demek ki Draco değişmesini istememişti.

"O gözlerin benden başka birine nasıl öyle bakar, nasıl öyle gülersin?" Draco nun inandırıcı rölüyle Harry derin bir nefes aldı. "O gözlerle sana baktığım zaman, güldün mü bana deltam? Sevdin mi beni?"

Draco yutkundu ve elini Harry in yanağına koydu. Harry titredi kurdu şuan aşırı heycanlanmıştı. Draco'nun bu yaptığı tamamen doğaçlamaydı. Kağıtta böyle bir şey yazmıyordu.

"Gülsem de, gülmesemde ne değişir ki? Sen bana ait değil misin?" Harry tereddüt etti ama yaptı. Yanağını daha çok Draco nun eline yasladı. Elini kaldırdı ve Draco nun yanağına dokunan elini tuttu.

"Benim sana ait olduğumu düşünüyorsan, o alfaya gülümsememi biye bu kadar umursadın." Draco, Harry bu hareketiyle kaskatı kesilmiş ama sonra kendini toparlayıp sahneye devam etmişti. "Önemli olan benim düşünmem değil, herkesin düşünmesi senin düşünmen."

"Kim öyle düşünüyor bilmem ama ben öyle düşünmüyorum." Draco tek kaşını kaldırdı. Harry, Draco nun elini aldı ve Draco nun göğüsüne doğru götürüp orada tuttu.

"Burda ben yokum. Kalbinde ben yoksam nasıl sana ait olabilirim? Kalbin boş, ben nasıl sana ait olduğumu düşünebilirim?" Draco yutkundu. Bu gün ona bir şeyler oluyordu.... Bir şeyler oluyordu.

Draco kontrol dışı feromonlarını yaymaya başladığını farketti ve koşarak gösteri salonundan çıktı. Profesör şok içinde öğrencilere bakıp telefonunu çıkardı.

Karşı taraf telefonunu açınca hemen kulağına götürdü. "Delta kızgınlığa girdi! Üst katta gösteri salonundayız, bütün öğrencileri üst kattan çıkartmamız gerek! Tamam, tamam müdür bey." Profesör telefonunu kapatıp cebine koydu.

"Alt kata iniyoruz hadi!" Gösteri salonunda olan öğrenciler ayağa kalktı ve hızla kapıya doğru yürüdüler. Feromon kokusuna bakılırsa Draco tuvalete girmişti. Deltanın feromon kokusu o kadar baskındı ki, betalar bile nefes almakta zorlanıyor gibiydi.

Harry ise endişeyle tuvalet kapısına bakıyordu. Bütün öğrenciler hızla merdivenlere doğru yöneldiği sırada Harry'in gözleri Ron ve Hermione yi arıyordu. Gösteri salonunda şuan kimse yoktu. Harry, Hermione yi görmesiyle, Hermione nin kolunu tuttu ve sınıfa çekti.

"Harry sen-"

"Hermione vakit yok! Malfoy kötü durumda! Müdürün odasına gir. Bu gün bu katta olacak olan bütün kayıtları silebilir misin?" Hermione yutkundu.

"Kimliğini açıklayacak mısın cidden?" Harry sırıtmaya başladı. "Hayır daha beterini yapacağım. Ama unutma bu gün olacak olan tüm kayıtların silinmesi gerek yapabilir misin?" Hermione gülümsedi.

"Arkadaşlarım için yapamayacağım hiçbir şey yok." Harry de sırıttı. "Tamam hadi git deltanın feromon kokusu çok baskın! Merak etme beni işaretlemiyecek." Hermione gülümsedi ve başını sallayıp gösteri odasından koşarak çıktı.

Harry ise derin bir nefes aldı ve kendini sakinleştirmeye çalıştı. Deltanın feromon kokusu bir vita için baştan çıkarıcı olabiliyordu. Harry derin bir nefes aldı ve elini kapı kulpuna uzattı.

My Vita Drarry (YARIDA BIRAKILMIŞTIR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin