telefon?

146 14 4
                                    

okula girerken yolda bitirmiş olduğu poğaçasının paketini hemen dibindeki çöpe basket atar gibi attı ve sınıfına girdi. sınıfta sinirli duran Yeonjun ve onu sakinleştirmeye çalışan Seungmin'den başkası yoktu. "ne oluyor lan?" Hyunjin'in sorusu Yeonjun'u güldürdü. "amına kodumun ödevi. Hyunjin bu senin gruba attığın ödev ne biçim-"

"Yeonjun sus sıçarım ağzına. ben o ödevi dört kez yazdım SORULARIYLA BİRLİKTE. sen haline şükret. hem daha yarın var yaparsın. benim için bugün son gündü." Hyunjin Yeonjun'un sözünü hızla böldü ve yalandan sinirlenmiş gibi yaptı. "Hyun? mal mısın? neden dört kez yaptın? ve daha bir gün daha var?"

"yok Seungum... o Minho hoca dediğimiz ADAM dedi işte madem matematiğin bu kadar iyi dört kez yaz. eğer yaparsan bir artı eğer yarında arkadaşların yaparsa iki artı. daha doğrusu eksilerimi artı yapacakmış. bende yaptım işte. şimdi gidip göstereceğim" Seungmin anladığını göstermek için başını salladı ve Yeonjun'un ödevi yapması için tekrar ikna etmeye çalıştı. Hyunjin o sırada çantasını sırasına bırakmış ve Minho'nun odasının önünde durmuştu.

aslında tuhaftı öğretmenlerin odalarının olması ama büyük bir okuldu. normal geliyordu herkese. kapıyı tıklatıp açmaya çalıştı ki... kilitliydi. Hyunjin sinir krizi geçirmemek için kendini zor tuttu. bir de erken gel demişti. beş dakika sonra zil çalacaktı.

geri sınıfa çıkmadan önce dışarı çıktı. çıkış kapısına doğru baktı. Hana hâlâ gelmemişti. telefonunu cebinden çıkarttığı sırada birisi telefonunu Hyunjin'in elinden çekip aldı. "HEY-" telefona bakan gözler Hyunjin'e döndü. "erken gelmişsin?" çıldıracaktı en sonunda Hyunjin. "erken gel dediniz hocam"

"ben erken geleceğini düşünmedim. o yüzden evde biraz oyalandım"

"ee? tamam? ben ne yapayım? erken gel dediniz diye erken geldim şimdi siz-" "off Hyunjin başım ağrıyor. boş ver. bu arada... okulda telefon kullanmak yasak. gün sonunda benden alırsın" Hyunjin şaşırarak baktı ve kaşlarını çattı. "daha okul başlamadı bile!! bu haksızlık!!"

"kural kuraldır Hyunjin" Minho odasına ilerlerken Hyunjin'de arkasından gidiyordu. "iyi de bunu yapamazsınız!" kilitli kapıyı açarken Minho çantasını masasının üstüne bıraktı ve üzerindeki ceketi çıkarıp koltuğuna astı. masanın üzerindeki çantasından laptopunu çıkarıp masasına yerleştirdi ve Hyunjin'e baktı. "ee? ödevin nerede?"

"bak ödevi si- yani şey.. off burada" Hyunjin ödevini Minho'ya gösterdiğinde Minho inceledi. işlemleri doğruydu. Hyunjin'e tekrar baktığında ilk gelişinde incelemediği için fark etmediği detayları fark etti. dolgun dudaklarını stresten ısırmış olmalı ki eti soyulmuş, gözleri yorgunum der gibi bakıyor, göz altları mosmor ve saçları dağınık ama çok güzel duruyordu. uzunca incelerken Hyunjin tuhaf hissetmiş ve Minho'nun daha fazla bakmasını istememiş gibi boğazını temizleyerek dikkat dağıtmıştı. Minho, Hyunjin'e çok baktığını fark eder etmez ödevi ona uzatmıştı. "güzel olmuş. yani bu kadar uğraşacağını beklemiyordum. işlemlerinde doğru. bir artıyı daha doğrusu bir eksini artıya çevireceğim"

"sağolun. şimdi? telefonumu alabilir miyim?"

"hayır? dedim ya gün sonunda alırsın. nöbetçiyim Hyunjin 10'ların katına çıkacağım. yorucu bir gün olacak benim için. sende şimdiden başlama"

"hocam, bakın benim şu an bir arama yapmam gerekiyor. saatin bile kaç olduğunu bilmiyorum. lütfen verin aramamı yapıp geri vereyim size" Hyunjin kolunda saat yokmuş gibi konuştuktan sonra Minho'nun kendisine baktığını fark etti. "tamam saatim varmış ama arama yapmalıyım" "hiç inandırıcı değilsin Hyunjin"

Minho hiçbir şeyini almadan odadan çıktığında Hyunjin de arkasından çıktı ve Minho kapıyı tekrar kilitledi. 10. sınıfların katına çıkarken Hyunjin pes etmişti ve giriş kapısına gitmişti. Hana hâlâ gözükmüyordu. belki gelmiştir diye sınıfına çıktı. bir kaç kız Hyunjin'e "abi çok yakışıklısın, sevgilin var mı?" tarzında bir şeyler soruyor/söylüyorlardı. Hyunjin onlara sadece tebessüm etti ve Hana'nın sınıfta olmadığını görünce kendi katına çıktı. zil çaldığında Minho'ya küfürler ediyordu.

şansına ilk ders Minho'nundu. Minho sınıfa girdiğinde Hyunjin hariç herkes ayağa kalkmıştı. Minho eliyle oturmalarını işaret etti. "Hwang Hyunjin? sınıfa bir hoca girildiğinde saygı amaçlı ayağa kalkılır. bunu öğrettiler mi sana?"

"hocam ciddi misiniz? dalga mı geçiyorsunuz? yani farkındaysanız sizinle muhattap bile olamayacaktım ama siz zorluyorsunuz"

"kuralları biliyorsun?"

"tanrım!! çıldırmayacağım.. hocam bakın telefon kullanmanın okulda yasak olduğunu biliyorum. ama bunu yapamazsınız. birincisi daha zil çalmadı. ikincisi ben sadece telefonumu elime aldım. siz elimden çekip aldınız. ne biliyorsunuz benim açacağımı? belki orada yere atıp kıracaktım? yani böyle bir şey pek mümkün değil ama olsun. ne yapacağımı bilmeden ve UYARMADAN elimden çekip alamazsınız!"

"uyarmama gerek yok Hyunjin. sen bu okulda okuyorsan ve kuralları biliyorsan en başından telefonunu bırakmalıydın. dediğim gibi çıkışta gelip alırsın" Hyunjin bir sinirle kafasını masaya vurdu ve uyudu. kafasını vurmasıyla herkes ona bakmıştı. evet canı acımıştı ama umrunda değildi.

^^^
yine çok uzun oldu o yüzden bunu da ikiye böldüm

öptümsss😻💗

12/H aptallar ve MinhocacigimizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin