son ses açılmış müzik sesi bir anda kapanmıştı. ayak seslerini duyuyordum. kapıya gelmişti. "gelme demiştim bu aptal neden geldi" "seni duydum jisung!" kapı açıldığında karşımda dizine gelen bir siyah şort üstünde hafif belini gösteren açık sarı renkli kısa kollu vardı. bu havada kısa kollu mu giyiyor?
"bu havada kısa kollu mu giyiyorsun jisung?"
"sanane changbin?" içeri girdiğimde bana tuhaf tuhaf bakmaya başladı. kapıyı kapattım ve gözlerinin içine baktım. "benim evime girdiğinin farkında mısın changbin?"
"farkındayım jisung" hâlâ tuhaf tuhaf bakmaya devam ediyordu. "ben seni içeri almadım?" bir adım atıp gözlerinin içine bakmaya devam ettim. "yani? dışarıda donarak ölse miydim?"
"ben bundan bahsetmiyordum. hem sen ne diye geldin?? özelliğin mi varda göstereceksin??" sırıtıp bir adım daha attım. yakınlaşıyorduk. aramızda en fazla 8 santim vardı. o da en fazla hali. "göstereyim mi?" alaycı bakışlarını bozmadan başını çok hafif bir şekilde salladı. bedenim benden bağımsız hareket ederken ona engel olmadım. aramızdaki mesafeyi sıfıra indirdim. ellerimi tişörtünün açıkta kalan ince beline sarıp dudaklarımı onun pembeleriyle buluşturdum.
hareket etmiyordu. gözlerimi açmak istemiyordum. çünkü bana iğrenerek bakarsa onun güzel yüzüne bir daha bakamazdım.
dudaklarımı hafifçe hareket ettirdiğimde bedenime değen bir çift elle yavaşça sırıttım. ellerini boynuma sardığında dudaklarını hareketlendiriyordu. sanki tek ihtiyacım buymuş gibi dillerimiz buluştu. ellerini siyah biraz uzamış saçlarıma çıkartırken bedenim alev alıyordu.
dudaklarım onunkini bırakmak istemesede ayırdım ondan. yüzü kıpkırmızı olmuştu. gözlerini açmıyordu. sıkı sıkı kapatmıştı. kollarımın arasından kaçıp gittiğinde arkasından gittim. "jisung?" kapıyı kilitlediğinde seslendim. "ben sana gelme demedim mi?!! niye geldin!??" kıkırdadığımı duyduğunda tekrar bağırdı. "SEO CHANGBİN!! SANA SORU SORDUM! SEN İSE GÜLÜYORSUN!!"
"tamam gülmüyorum. sadece çık oradan bende sorunu cevaplayayım"
"sana inanmıyorum... ya tekrar yaparsan o şeyi? nerden bileceğim??" tekrar güldüm ama bu sefer duymasın diye elimle ağzımı kapattım. "ne yaptım ben?? bir şey yapmadım ki"
"siktir! ne bir şey yapmadın?!! yüzümün haline bak!!" "kapıyı açta bakayım" yanlışlıkla kapıyı açtı ve önümde durup kaşlarını çattı. "bu ben değilim"
elinden tuttuğumda çatık kaşları havaya kalktı ve elini çekmeye çalıştı. "benden kaçmaya çalışma jisung. ne kadar seninle kavga etsemde sürekli seni düşünüyorum. kalbini kırmak istemiyorum. gece yatarken aklıma geliyorsun. rüyama giriyorsun. uyanınca yine aklıma geliyorsun. sınıfa giriyorum senden başka kimseyi görmüyorum. senin sesinden başka ses duymuyorum. seninle konuşurken- daha doğrusu kavga ederken cümlelerimi karıştırıyorum, karnımda bir şeyler oluyor. bunu felix'e sormuştum. kelebek hissi demişti. aşık olduğun o kişiyi görünce karnında kelebekler uçuyormuş gibi hissedersin dedi. o günden sonra çok düşündüm jisung. seni düşündüm. hayatımda hiç böyle bir şey hissetmedim. hayatımda ilk defa aşık oldum jisung. önceleri seni sevmediğimi sandığım için bu hissi yaşıyorum sandım ama öğrendim ki değilmiş. jisung, bak belki beni istemezsin anlarım ama sadece bana bundan hoşlanmadığını söyle. diğer türlü canım acısın istemiyorum. sen istersen sınıfımı bile değiştiririm. sadece bana söyle. hoşlanmıyorum de" cevap vermiyordu. elini bıraktım ve bir adım geri çekildim. gözlerimin içine bakıyordu.
bir ileri adım attı. hâlâ bakıyor, cevap vermiyordu. çıldıracaktım. "bunu düşünmedim changbin. yani hiç araştırmadım.."
"ne?" anlamamıştım. anlamıyordum. neden istiyorum ya da istemiyorum demiyorsun be güzelim. "kelebek hissini. hiç araştırmamıştım. ismini bile senden duydum. yani şey. bende hissediyorum bu hissi. hemde fazlasıyla. sana baktığımda oluyor. ben seni sevmediğim için oluyor sanıyordum. yani nasıl denir bilmiyorum... off"
BEKLEDİĞİM ŞEY BU DEĞİLDİ NEDEN YAPTIN BUNU BE ÇOCUK!
beni öpücüğünün etkisine aldığında kendimi kaybetmiştim bile. "bu cevap sayılır mı?" SAYILIR. HEMDE NASIL SAYILIR BİLİYOR MUSUN? "hm? sayılır mı?" "changbin... soruyu ben sordum sen niye bana soruyorsun?"
"bilmem. kendimde değilim şu an" gözleri açılmıştı. "ne!! sarhoş musun?? bu yaptıkların gerçek değil mi??? changbin? cevap ver!" kollarımı tutup beni sarsarken gülüyordum. "hayır sarhoş değilim. sen beni sarhoş ettin. dudaklarınla..."
"şimdi? ne oldu?"
"nasıl ne oldu?"
"biz öpüştük. ve~ ikimizde aynı şeyleri hissediyoruz"
"hm. sevgilim oluyorsun?"
"changbin... ben özür dilerim. sana hep kötü davrandım. sorunlu ve yaramaz bir çocuk oldum. ama bundan sonra emin ol daha dikkatli olacağım" sırıtıp elimi yine ince beline sardım. "yaramazlığı başka zamana sakla. şimdi gitmeliyim" jisung'un yüzü düşmüştü bir anda. "ya changbin biraz daha kalamaz mısın? bak bu ilk kavga etmeyip birbirimizle normal konuşuşumuz. changbin seni sevdiğimi yeni anlamışken gitme. lütfen" kıyamıyordum ki. "sen bana öyle bakarken nasıl kalmayayım ki. off jisung... ben seni çok seviyorum"
"bende seni çok seviyorum..." dediğime güldükten sonra cevapladı. "şimdi? gitmeliyim"
"ya! ben ne diyorum sen ne diyorsun ya! changbin! bırakmam ki. evime kadar gelmişsin. bırakmam seni. burası benim evimse bende kimin gidip kimin kalacağına karar veririm!" sıkıca sarıldığı için bir şey yapamadım. yapmak istemedim. ama yapacaktım. kollarının arasındayken ben onu kollarımın arasına aldım. kucağıma aldığımda küçük bir çığlık attı. "ya! changbin! ne yapıyorsun!! bırak beni!! imdaattt! güzel insan kaçırıyorlar!!"
"bak işte bu dediğini duymazlıktan gelemem. gerçekten güzel insan kaçırıyorum. hemde güzel insanın evinde" jisung tepinmeyi bırakıp kendini saldı. bende yaptığı şeyle durdum. "çok salak ve şapşalsın changbin" şaşırdım. neden böyle dedi ki?
"ne?" yüzümün düştüğünü görür görmez konuştu, "hayır öyle değil!! yani tatlısın diyorum. benim bir şeyleri belli etmem biraz tuhaf" anladığımı belli etmek için kafa salladım. "bizimkiler ikimizi öğrenince nasıl tepki verirler sence?"
"bilmem. ama benim sevgilime laf ederlerse sikerim onları"
"oha changbin. benden önce mi?"
"ne" dediğini sonradan anladığımda bağırarak şaka dedi. "komik"
^^^
çok tatlılar😖öptümsss💋💋
ŞİMDİ OKUDUĞUN
12/H aptallar ve Minhocacigimiz
Fanficöğretmenine aşık bir öğrenci mi? öğrencisine aşık bir öğretmen mi? hangisi daha mantıklı? bana kalırsa hiçbiri... |texting&düzyazı|