Küt siyah saçlarım,kaküllerim,yüzümden düşmeyen gülümsemem, siyah bluzum,geniş,üstünde çiçek modelleri olan ceketim...İşte karşınızda ben Ayla Karaca.
Yani onların gözünde ben.
Başka bir deyişle somut ben.Gerçekleri insanlardan saklamaya çalışan ben.Eksikliklerini gizlemeye çalışan ben.
Birbirine girmiş duygularım,mutsuzluğumu göstermemek için verdiğim çaba,kimseye anlatamadığım dertlerim,boşluğum,hiçliğim,yarım kalmışlıklarım,yaşanmamışlıklarım...Tam bir umutsuz vakayım.
Evet,farkındayım soyut tarafım tam bir facia.
*
Kollarını sardığı Neni 'yle (bu adı tavşanına ben koymuştum) zıplayarak yanıma geldi."Ayla abla"dedi."Birlikte dışarı çıkalım mı?"Kirpiklerini kırpıştırmaya başladı.Bu benim ona insanlardan bir şey isterken isteğinin kabul olması kabul olması içinöğrettiğim bir teknikti.Aferin dedim içimden.İyi öğrenmişsin."Olmaz.Şuan işim var Nil."Normalde saçları turuncu olduğu için ona minik portakalım derdim.Nil dediğim için şaşırmış olmalıydı ki birkaç saniye boyunca bana bakmaya devam etti.En sonunda gelmeyeceğimi kabullenip omuz silkerek kapıya doğru ilerledi.Kapının kapandığını duyduğum anda pencereden dışarı bakmaya başladım.Onunla gitmediğim için vicdan azabı çekiyordum ve bu yükübirazda olsa hafifletmek için pencereden onu izlemeye devam ettim.Bilgisayarda işlerimi hallederken bir yandan da Nil'e bakıyordum.Hıçkırık seslerini duyunca hızla arkamı döndüm.Nil ağlayarak eve doğru geliyordu.Karşıdan karşıya geçerken hızla koşmaya başladı.
Derken onu gördüm.
Nil'e doğru hızla gelen arabayı.
Bağırmak,dur demek istedim.
Ama sesim çıkmadı.
Her şey bir saniye içinde oldu.Bana yüzyıl gibi gelen bir saniye.Bazen kitaplarda okurdum bir saniye gibi gelen yüzyılları fakat daha önce hiç okumamıştım,yüzyıl gibi gelen saniyeleri.
Nil'in küçük bedeni yerdeydi.Etrafını saran kan gölü içinde yatıyordu.Neni hala elindeydi,her şeye rağmen oyuncağını elinden bırakmamıştı.Nil 'e gitmek için kapıyı açmaya çalıştım.Ellerim titriyordu.Ayaklarım her an yere düşecekmiş hissi veriyordu.Sonunda kapıyı açtım.Nil 'e doğru koşmaya başladım.Bulunduğu yere vardığımda yere oturdum.Nil'in kafasını kendime çektim.Kulağına fısıldamaya başladım."Minik portakal,hadi Nil uyan.Sana hiçbir şey olmadı,uyan hadi Nil." Saçlarına dokununca elime gelen kana baktım.Etraf kararmaya başladı."Ambulans"dedim."Ambulans çağırın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yarım Kalan Hayatlar
Non-Fictionİnsanları katiller değil sözler öldürürmüş.Bunu çok küçük yaşta öğrenmiştim.Çocukluğumu yaşamam gerekirken her defasında beni daha çok yaralayan sözlerle uğraşmıştım. Ama ben,Ayla Karaca buna alışmıştım.