GİRİŞ

79 6 20
                                    

Orada mevsim her zaman kıştı. Gün geceye, gece ise tekrar güne dönerken gökyüzü değişiyordu fakat Güneş gökyüzünde soğuk ve beyaz bir daireden fazlası değildi. Ay ise karanlıkta parlıyordu ama onun da etrafa yaydığı bir ısısı yoktu.

Bu can acıtan soğuk rüzgarda her nefes aldığında kızın göğsü yanıyordu. Havadaki kulak çınlatıcı sonsuz sessizlik ile elini kulaklarına sımsıkı bastırdı. Hiçbir şey hatırlayamıyordu fakat oraya ait olmadığını hissediyordu.

Yavaşça her yöne doğru yükselen, kara kabukları beyaz kırağı kaplı ağaçların arasındaki açıklığa doğru gitmeye çalıştı. Bir şeylere gözünün alışmasını beklerken artık sonsuz bir sessizlik olmadığını fark etti, şimdi ise her taraf botlarının altında ezilen donmuş dal parçalarının çıtırtısyla yankılanıyordu.

Durmadan ilerlemeye devam etti. Nereye gittiği veya ona ne olacağı şuan düşündüğü en son şeylerdendi. Zaman burada normalden daha farklı geçiyordu. Kız, ne kadar sürede gelmiş olduğunu bilmediği bir arazideydi. Arazi ayaklarının altından aşağı doğru uzanıyor, ağaçlar ise vadiye doğru açılıyordu. Vadideki dağ sırasının eteklerine yaslanmış bir kubbe vardı.

Ağaçlardan birine yaslandı, gözlerini sımsıkı kapadı ve açtığında burada, en derin, en soğuk, en mavi kışın ortasında olmamayı diledi.

O sırada buranın lanetli büyüsünü bozan bir ulumayla kızın kulakları sesin şokuyla çınladı. Hızlıca gözlerini açtı. Gözleri, bu tehlike yüklü sesin sahibini aradı.

Karşısında ise daha önce görmediği bir adam vardı.

Adam sanki sadece kış görmüş gibi mavi ve beyazla kaplanmıştı. Uzun siyah saçlarının uçları bembeyazdı. Gözleri şafakta korkuyla açılmıştı.

Kız korkarak hızlıca geri çekildi. Adam ise sessizce kıpırdandı, gözlerini kısıp kıza baktı. Kız hızlıca bir soluk aldı, bütün sorularını sormaya hazırlandı fakat tam ağzını açtığı sırada tekrardan bir uluma sesi etrafta yankılandı.

"Kış kurtları..." diye mırıldandı adam. Ardından elini tutması için kıza elini uzattı.

"Burası tehlikeli, gitmemiz gerek."

Kız adamın elini tutmadan önce sorularını sormakta kararlıydı. Adama doğru yaklaştı, ayna gibi yansıyan gözlerine baktı.

"Kimsin sen, gözlerimi açtığımda kendimi bulduğum ve her soluduğum havada canımı yakan bu soğuk kış diyarına nasıl geldim?.."

Adam başını iki yana sallayıp bir parmağını dudaklarına götürdü.

"Şimdi olmaz, burada olmaz."

Kız adamın elini tutmadan önce elinin bu mavi kış diyarı kadar soğuk olacağını düşündü.

Fakat eli soğuk değildi.

"Peki ya şimdi?"

Adam ona düşünceli bir ifadeyle baktı, eliyle geldiği yönü işaret etti, ardından kızın elini daha sıkı tuttu.

"Şimdi koşuyoruz."

Buz tutmuş ovada, rüzgar kulaklarına uğuldasa bile kız artık üşümüyordu.

**•̩̩͙✩•̩̩͙*˚ ˚*•̩̩͙✩•̩̩͙*˚*

Bölümü okuduğunuz için teşekkür ederim♡
Uzun zamandır yazmak istediğim bir kitaptı, fakat bu kitabımı şimdilik giriş bölümü ile bırakıyorum. Eğer düşüncem değişmezse yazmak istediğim ve yazmakta olduğum kitapları bitirdikten sonra 'Kayıp Kabuslar' a yeni bölümler yazacağım. Tekrardan giriş bölümünü okuduğunuz için teşekkür ederim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 18 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KAYIP KABUSLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin