-ayip olmasin diye mi okuyonuz yoksa konuyu guzel buldugunuz icin mi devam ediyonuz?
"Kan değerlerinizde ciddi bir düşüş var. Yakın zamanda herhangi bir kan bağışı veya kan kaybı yaşadınız mı?"
"Hayır yaşamadım."
"Kanda bu denli bir azalma normal değil. Yazdığım ilaçları düzenli kullanın. Sonraki ay tekrar bir kan sayımı yapalım. Eğer değerlerde herhangi bir düzelme görülmezse daha ayrıntılı bir kontrol yaparız."
"Teşekkür ederim."
"Tekrar geçmiş olsun." Doktora selam vererek odadan çıktım. Sonunda boş bir vakit bulup doktora gelebildiğim için mutluydum. Tabii duyduklarım hiç mutlu etmemişti. Kan değerlerim fazlasıyla düşmüştü. Yani kısaca kansızlık. Bu gidişle şoka girmekten korkuyordum. Hastaneden çıkıp bir eczaneye girdim ve doktorun yazdığı ilaçları aldım. Hepsini içmek zorundaydım, her ne kadar nefret etsem de.
Eve dönüşte markete uğrayıp yiyecek bir şeyler aldım. Düzenli beslenmem gerekiyordu. Tabii bu düzen birkaç kutu ramen ve hazır pilav değildi. Keşke annemden yiyecek bir şeyler yapmayı öğrenseydim.
Eve geldiğimde mutfağa geçip bir kutu ramen hazırladım kendime. Karnımı doyurduktan sonra da içmem gereken ilaçları içip odama geçtim. Yorgundum. Parmak uçlarım buz gibi, bedenim olmayan bir soğuktan titriyordu. Lavaboya girip yüzümü yıkadım. Yine ayna ile bakışıyordum. Solgun gözlerime odaklandım. Yorgunluk akan gözlerime; biraz özlem, pişmanlık ve sevgi ihtiyacı. Alnıma düşen siyah saçlarımı geriye attığımda ise bakışlarım boynuma kaymıştı.
Başımı yana eğip çevresi kızarık olan yaraya baktım. Bu kızarıklık hiçte normal değildi. Parmaklarımı boynumun üzerinden geçirdim. Ardı ardına ufak iki çıkıntı hissetmiştim. Sanırım alerji gibi bir şeydi. Umursamayıp lavabodan çıktım. Birkaç güne geçerdi elbet.
Pencereden kararan havaya bakıp kendimi koltuğa attım. Bu gece biraz film izleyip kendimce eğlenmek istiyordum. Televizyonu açıp kanalları gezdim. Dikkatimi çeken şeyleri bir süre izleyip değiştiriyordum. Gözlerim ise sanki bana ihanet etmek istiyormuş gibi yavaş yavaş kapanıyordu. Uyku. O tatlı hissi yeniden hissetmek istiyordum. Uyumak istiyordum.
Şimdi televizyondan gelen sesler ne kadar da gerçekçiydi. Sanki filmdeki adam, benimle aynı odada yürüyordu. Bilincim hafiften kapanırken başımı yana doğru eğdim. Gerçekten ben mi eğmiştim kafamı? Kendi kendime hafifçe güldüm. Sanki sarhoştum. Ne yaptığımdan bile haberim yoktu.
Ve şu boynumdaki acı; sanırım boynum tutulacaktı.