- oneceki bölümü okudugunuzdan emin olun
Yorgunlukla eve girdim. Saat oldukça geç olmuştu. Mesaiye kalmanın zorlukları. Soğuk parmak uçlarım arasındaki anahtarı kenara bırakıp kendimi koltuğa attım. İşte rahatlık. Kapanan gözlerim ile nefesim yavaşladı. Sanırım uyumak üzereydim. Yani en azından öyle hissetmiştim. Çığlık atarak pencereden evimin ortasına fırlayan şey olmasaydı eğer.
Ne?
Mavi saçlı çocuk korkuyla odanın bir köşesine sığınırken şaşkın şaşkın yattığım yerden olanları izliyordum. Şu pencereyi bugünde işten vakit bulup tamir ettirmek için tamirci ile iletişime geçememiştim. Aferin bana. Gözlerim korkuyla odanın köşesine çömelip elleriyle kafasını korumaya çalışan çocuğa gitti.
"Köpekler! Köpekler peşimden geliyorlar!" Köpekler? Ah evet, şimdi fark etmiştim, dışarıdan köpek sesleri geliyordu. Üzerimdeki şaşkınlığı attığım gibi kalkıp bozuk pencereyi olabildiğince kapattım. Kulpunun bu kadar kırık olduğunu bilmiyordum.
Loş ışıkla aydınlanan odada yavaş adımlarla ilerleyip aramıza mesafe koyarak yere çömeldim. "Şey, köpekler gitti."
Aklım bir yandan ondayken bir yandan da pencereye nasıl atladığındaydı. Normal bir insanın bu yükseklikten içeriye atlaması çok zordu. Belki de imkansız.
"Gerçekten gittiler mi?" Yavaşça kafasını kaldırdığında gözlerimiz buluştu. Gözlerindeki masumluk ve derinlik bir yana, içten içe küfür ediyordum. Deliriyor muydum? Yoksa delirmiş miydim? Histerik bir gülüş dudaklarım arasından istemsizce çıkmıştı. Sanırım bu bir şakaydı. Berbat bir şaka.
"Gittiler de, sence bu komik mi?"
"Ne? Komik olan şey ne?"
"Lens takıp camımdan evimin ortasına atlama amacın ne?"
"Şey bir amacım yok. Ama sana yemin ederim gözlerim o şeyden değil! Kendi göz rengim bu."
"Bak cidden komik değil. Kes şunu!" Nedensizce sinirlenmiştim.
"Bağırma bana! Korkutuyorsun.."