14

921 103 16
                                    






olayı fazlasıyla dramatikleştirmek gibi olmasın ama abartısız bir şekilde hastalanınca öleceğimi sanıyordum. yani tamam, illa ki herkes hastalanıyordu ağır ya da hafif ama bence benimkiler başka bir mevzuydu tamamen. bünyem o kadar çelimsiz görünmese bile, en azından bana göre, aşırı hassas ve zayıftı. en ufak üşüteyim günlerce kalkamıyordum yerimden. şimdi de öyleydi.

sabah uyanınca az çok anlamıştım zaten üzerimdeki yorgunluktan hasta olacağımı, saatler geçtikçe de iyice bastırmıştı bu his. şimdi ateşim olduğunu bildiğim için üzerimdeki tişörtü çıkarmış yalnızca pijamamla yatağımda uzanıyordum. iradesiz de değildim yani, üşüdüm diye kendimi sarıp sarmalamıyordum.

yine de gerçekten hasta olduğum dönemlerde ekstra huysuz ve ilgiye muhtaç hissettiğimden uyandığım gibi hyunjin'i aramış ve kötü hissettiğimi, gelmesini istediğimi söylemiştim. hiç düşünmeden onaylamıştı. ama gelmeden önce markete uğrayacağını ve işe yarayacağına inandığı bir şeyler alacağını da söylemişti tabii.

hyunjin'in dükkanından evime girmesine yarayan kapının anahtarı onda olduğundan rahatımı hiç bozmadan yatmaya devam ediyordum. yeniden mayışmış bir şekilde biraz da huysuzca yerimde hareketlendiğim sırada evdeki adım seslerini ve poşet hışırtısını duymuştum. hyunjin hızlıca gelmiş olmalıydı. muhtemelen poşetleri mutfağıma bıraktıktan sonra uyuyor olduğumu düşündüğünden sessizce odama adımlamış, aralık kapıyı sakince açmıştı. gözlerimi açık gördüğünde ise kaşları çatılmış yanıma ulaşmıştı. kaşlarının çatılmasının sebebi üzerimin çıplak olması da olabilir, bilmiyorum.

gözlerim neredeyse bayık bir şekilde onu seyretmeye devam ederken, o hızlıca yatağımın sol kısmına oturmuştu. avucu alnımın ve suratımın çeşitli noktalarında gezdikten sonra karnıma da dokunmuş ve ateşimin yüksek oluşu anladığım kadarıyla onu endişelendirmişti. "çok ateşin var, ben sana çorba yapayım sen de bu sırada ılık bir duşa gir. olur mu?"

"ama üşüyorum." diye sızlanmıştım oturmasından kaynaklı rahatça beline doğru sarılıp kafamı kucağına gömerken. hyunjin'e nazımın geçiyor olmasından da bu kadar rahattım.

elleri saçlarım arasında dalıp nazikçe onları severken sesini de dengeli tutmaya çalışıyor gibiydi. "olmaz böyle güzelim, hadi sen hızlıca gir çık. ben de kıyafetlerini ve çorbanı hazırlayayım." hem konuşuyor hem de diğer yandan koltuk altımdan beni destekleyip ayağa kalkmama yardımcı olmaya çalışıyordu. reddetmeye bile halim olmadığından beni banyoya kadar götürmesine izin vermiş, titreye titreye kapanan gözlerimle on dakikalık bir duş almıştım.

hyunjin dediği gibi yatağım üzerine benim için bir iç çamaşırı, siyah bir tişört ve pijamalarımdan birini bırakmıştı. hızlıca giydikten hemen sonra mutfağa doğru uyuşuk uyuşuk adımladım. tezgaha yaslanmış vaziyette çorbayı usulca karıştırıyordu. geldiğimi fark ettiğinde yumuşak bakışları bana dönmüş, hızlıca kollarımı yakalayıp beni bir güzel azarlamıştı "hastasın bir de saçlarını kurutmadan gelmişsin, delirtecek misin sen beni? yürü." diye. onun kolumdan beni resmen sürükleyerek odama yeniden götürmesine izin vermiştim.

bir çırpıda banyodaki kurutma makinesini almış, prize taktıktan sonra yatağa oturmamı işaret etmişti. o söyleyene kadar enayi gibi ayakta onu seyrettiğimin farkında değildim yemin ederim ki. söylediğini ikiletmeden oturmuş, hyunjin önümde dikilirken hasta da olsam azgınlığımdan ödün vermeyerek alttan alık alık bakmıştım ona. "çok ateşliyim değil mi?" gülmüştü. "ateşlisin ama bu sefer fiziksel bakımdan."

"ben de fiziksel bakımdan diyorum zaten." omuz silkerken yanıtlamıştım onu. hasta hasta bile döndürdüğüm muhabbet onu keyiflendirse olsa gerek kurutma makinesini çalıştırdığı gibi ceza olarak suratıma tutmuş, ben de ona cırlamıştım haliyle.

blurskinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin