Merhem Süremem Yarana

119 22 45
                                    


Ama bu mutlu geçen zaman sonsuza kadar sürmedi. Sadettin Varto'nun nasıl bir yer olduğunu onlar sayesinde unutsa da Varto unutturmamaya kararlıydı. Sadettin bilmiyordu, Suna Sadettin'e ve çocuklara yansıtmamak için elinden geleni yapsa da bu işin sonu mutlu bitmeyecekti. Mahallede Suna'ya laf atanlar ve dedikodusunu çıkaranlar artık arşa çıkmıştı, duymayan kalmamıştı. Küçücük çocuğu evlat edinmişti Suna ama ortalıkla onun çocuk olduğunu umursayan yoktu. Herkesin dilinde Suna evine erkek alıyor, hatta birlikte yaşıyor, çocukları var gencecik kızlar bari onlardan utansa, dul kadından başka ne beklenirdi ki'' gibi söylentiler artık iyice yayılmış ve çoğalmıştı. Sadettin 15'ine girmişti o sene. Asiye 13, Onur 10, Gülizar 19 yaşındaydı. Beraber beş sene geçirmişlerdi ve artık dedikodular çocuklarında kulağına geliyordu. Gülizar kavga çıkarıyordu, eli maşalıydı zaten. Mahallenin gençleri ondan korkardı, yaklaşamazlardı. Erkeksi buluyorlardı tavırlarını. Asiye ise bu tarz durumlarda ablasının yanında güvende hissediyor, Gülizar'ın kollarına koşuyordu. Sadettin ise kavga ediyordu gençlerle ama araya yetişkinler girince Suna kulağından çekip götürüyordu onu. Onur buraya arada geldiği için haberi yoktu ama bir gün artık hadlerini aşıp evi taşladıkları zaman acı bir şekilde öğrenmişti. Onur hastanelik olmuştu, başına darbe almıştı. Hepsi ama özellikle Asiye çok üzülmüş ve korkmuştu başına bir şey gelecek diye. Onur Asiye'nin sesini duyarak kendine geldiğinde genç kızın ağlamaktan içi çıkmıştı. Suna Yalçın'a Onur'u almasını, bir şey sormamasını ve ona iyi bakmasını istemiş, Onur istememiş, bu halde bırakıp gitmeyi şiddetle reddetmiş ama babası onu alıp götürmüştü.

Ne olduysa o zaman olmuştu. Bu sefer gece vakti geldiler eve. Ama bu gelenler kimdi, bilmiyorlardı. Mahalleli değildi ama o dedikodu yüzünden geldikleri aşikardı. Suna evine erkek alıyor diye dedikodu çıkınca bunu duyan bazı çakallar eve dadanmıştı. Suna çocukları korumaya çalışsa da gücü yetmiyordu. İki adam Suna'yı alıp odaya götürdüğünde ise kalan adamlar çocukların başına silah dayamış, hareket etmemesi için duruyorlardı öylece. Sesler, çığlıklar... O odada ne olduğunu anlayan çocuklar silahı umursamayıp hareketlenmeye başlayınca adamlar çocukları darp etmişti. İçlerinden biri Gülizar'a yaklaşıp ''Bu da güzelmiş.'' demişti arkadaşına. Niyetini anlayınca Sadettin ona yaklaşmaması için adama saldırdı ve kargaşa başladı. O kargaşa da çığlıklara bir de kapı sesi eşlik etti. Birisi kapıya vuruyordu, birilerinin geldiğini sanıp adamlar telaşla ''Hepsini indirelim, şahit bırakmayalım. Kaçalım.'' demişlerdi. Ve silah seslleri çığlık seslerini susturdu. Herkes... Herkes vurulmuştu ve adamlar kapıyı açıp koşarak çıktığında kapıdaki çocuk ile Sadettin göz göze geldi. Bu Onur'du. Kanlar içindeki ablasına ve Asiye'ye bakıyordu. Gözlerinden hızla firar etti yaşlar ve Asiye'nin başına koştu. Gözünü aç diye yalvarırken Sadettin ise kendisine siper olmuş Gülizar'a baktı. Adamlar ilk Sadettin'i vuracakken Gülizar kendini onun önüne atmıştı. Ard arda sıkılan kurşunlar ve kalabalıkla Sadettin'i vurmadıklarını fark edememişlerdi. Sadettin en içten şekilde dua etti duymak için ve başını kızın göğsüne yasladı. Ses yoktu, kalbi atmıyordu. Nabzını da kontrol ettiğinde artık yıllardır tuttuğu gözyaşlarını bırakmış, içi çıkarcasına, çığlık çığlığa ağlıyordu. Gözü Asiye'nin başındaki ölüm ne demek bilmeyen Onur'a kaydı. O da mı böyle öğrenecekti ölümü, ailesini gözleri önünde kaybederek. Gülizar'ı nazikçe üzerinden kaldırıp yana koydu ve o da Asiye ile Onur'un yanına gitti. 

Asiye de hiçbir tepki yoktu. Onur gözlerini açması için ne kadar yalvarsa da yoktu. ''Ben seni duydum, açtım gözlerimi. Hadi sende aç Asiye'm.''

Sadettin korkarak, hem destek almak hem destek vermek için bir eliyle Onur'un elini tuttu. Ağlayan çocuk gözlerini Asiye'den ayırıp bakamadı Sadettin'e. Bir eliyle de Asiye'nin nabzını kontrol etti. Onur Sadettin'in yaptığı şeyi bilmiyor, ne yaptığını anlamıyordu ama surat ifadesinden Asiye'yi sonsuza kadar kaybettiğini anlamış ve iç yakan bir çığlık atmıştı. Asiye'nin tuttuğu elini öpüp bıraktı Onur ve Gülizar'ın yanına gidip sarıldı. Sadettin'e baktı Gülizar'a sarılırken ve Sadettin'in başını eğişinden onu da kaybettiğini anladı.

GÜL BAHÇESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin