Kavuşma

208 17 58
                                    

Kapının çalmasıyla kapıya koştum. Taro gelmişti yüzünde bir gülümseme vardı. İlk defa böyle bir gülümseme gördüm yüzünde. "Bak dedin diye kaç gündür evden çıkmıyorum artık ne söyleyeceksen söyle sıkıldım artık evde oturmaktan"

Mavilerini gözlerime dikti."Çok konuşuyorsun Çağıl. Sana öyle birisini götürdüm ki tepkilerini merak ediyorum ama öncelikle sakin kal ve gördüğün her şey gerçek"

Sözleri beni germişti. Büyük bir şey mi oldu ama ne olabilirdi. Babamın çıktığını biliyordum, Müge çıktıysa da onu bilmeme gerek yok tahmin edebiliyorum. Telefonundan bir şey yapıp bana döndü.

"Hazırsan gidelim Çağıl" tedirginlikle başımla onaylayıp peşinden gidip dışarıya çıktık. Arabasına bindiğimizde her şey normal gibi görünüyor olsa da bir tuhaflık vardı. "Taro nereye gidiyoruz" bana doğru dönüp cebinden bir sigara çıkartıp yaktı.

"Gidince görürsün" bu da hep kapalı cevaplar veriyor. Sanki söylese ne olacak incileri mi dökülecekti bir türlü anlamadım. Tanıdık sokaklara girdi kendi evinin önüne gelmişti. Anlamayarak yüzüne baktım. Arabadan inip "hadi in Çağıl geldik" cevap vermemi beklemeden arabadan indi. Zaten ne cevap verebilirdim ki buna. İçimde tuhaf bir gerginlik vardı. Ağır adımlarla Taro'nun yanına geldim. Kapıyı açıp önden kendisi girdi. Arkasından bende girip kapıyı kapattı.

"Çağıl göreceklerine hazırlan derin bir nefes al bak tekrar ediyorum göreceklerin gerçek."

"Oğlum sen sakat mısın nesin ben anlamadım ki aldın benden yukarı ne göstereceksen göster hazırım ben ya"

Gözleriyle, hafif tebessümle arkasına bakıyordu. Bende arkamı dönüp baktım ama nasıl baktım hayal görüyorum sanırım. Annem kanlı canlı karşımda duruyordu. Gözyaşlarıma engel olamadım ama şu an vücudum kas katı gibi kesilmiş hareket edemiyorum. Sadece göz yaşlarım akıyor. Uzun bakışmanın ardından ağzımdan sadece "anne" kelimesi çıktı. Kollarını bana açıp bir yandan göz yaşlarını sildi.

Yanına gidip büyük bir özlemle ona sıkıca sarıldım. En sevdiğim yer olan o uzun simsiyah saçlarını öptüm. Öpmelere doyamıyordum. Tanrım şu an hayal görüyorsam bozma bu anı. Göz yaşlarımın arasından anneme baktım.

"Anne sen nasıl yani" zorda olsa bir cümle kurabilmiştim. Annem ise yaşlı gözlerle bana bakıyordu. Uzanıp yanağımı öptü. Taro'ya döndüğümde koltuğa yaslanmış bize tebessümle bakıyordu. Ona doğru tamamiyle dönüp sarıldım. Şu an içimde ki mutluluk tarif edilemez. Kulağına doğru sessizce "teşekkür ederim" diye fısıldadım. Ne dönüyor bilmiyorum ama yine de Taro'ya teşekkür edesim geldi.

***
"Babanla Müge benden kurtulmaya çalıştı. Ama beni öldüremeyecek kadar korkaktı ikisinde. Ben vurulmadan önce iğneyle vücuduma bir şey enjekte ettiler. Ağır darbeyle vücut kontrollerini kaybedecekti. Ve başardılar sonra benim yerime sahte cenaze düzenlediler. Baban beni bu zamana kadar Fransa'da sakladı. Zorla tutsak etti beni ama babanın hapise girdiğini öğrendiğim oradan kaçtım. Senin yanına nasıl geleceğimi bilemedim ne yapacağımı bilemedim. Kaçıp Türkiye'ye gelip seni bir süre uzaktan izleyecektim. Cesaretimi toplayıp yanına gelecektim ama Taro geldi. Onun sayesinde kafam rahat."

Annemin anlattıkları üzerine kanım dondu. Taro olmasaydı bu acı devam edecekti. Ona nasıl teşekkür edeceğimi bilmiyorum. Masada oturmuş hepimiz suspus olmuştuk. Kim ne diyecek bilemiyorduk. Taro'nun telefonu çaldığında telefonu açıp ayağa kalktı. Camın önüne gidip telefonu açtı. Annem elimi tutmuş omuzumu öpüyordu. Saçlarını sevdim annemin. Taro aynı yerine oturup telefonu kapattı.

"Şu an siz ölü olarak gözüküyorsunuz bu yüzden Hakan Özay kaçak olarak görünüyor. Siz kaçakçılıktan dava açarsanız tekrar içeriye girecek"

Annem Taro'ya sevecen bir tavırla baktı. Düşüncelerim doğru çıktı Taro olmasaydı şu an annem burada olamazdı.

"Hakan'ın şu an şirkette dışında ki mallarından ne yapabilir en fazla" annemin sorusu üzerine Taro "çok bir şey yapamaz ama ün sahibi olduğu için düşmez kolay kolay" üzüntüyle pufladım. Taro aklına bir şey gelmişçesine gözlerini açtı.

"Zehra abla biz Hakan Özay'ın şirketini aldık. Şirket şu an ama bu şirketi tek bir kişi yönetebilir o da sensin" Doğru diyor o şirke en çok annemin hakkı.

"Ay çocuklar benden geçti o günler"

"Öyle deme anne ya"

"Oğlum siz yönetsenize"

"Zehra abla ben şimdi sana devredicem almazsan satarım" Taro'ya gülümseyerek baktım. Annem eminsizlikle bi bana bir Taro'ya bakıyordu.

"Tamam kabul ediyorum ama sizde her zaman bana yardım edeceksiniz."

Kapının çalmasıyla sevincimiz yarıda kesildi. Kapıyı açmaya ben kalktım. Barış gelmişti.

"Naber prenses"

"Konuşma çok geç"

Barış içeriye girer girmez annemi gördü.

"Bismillahirrahmanirrahim Çağıl bana vursana bir tane şu an çok kötü şeyler görüyorum"

Gülerek omuzuna vurdum. Barış ise anneme sarıldı. Annemin eski yönettiği şirketin ortaklarının çocukları çıkmıştı ikisinde. Barış'ın annesini biliyorum ama Taro hakkında hiç bir şey bilmiyorum. Ama sormakta istemiyorum ya onu üzersem diye çok korkuyorum.

Barış annemin avukatlığını yapacaktı. Gerçekten işinde çok iyi bir avukat. Bir kaç gün sonra annem soruşturma açacağız babama artık devrini bitiremeden bile ününü azaltamamız için güzel bir fırsattı bu. Bu fırsatı en güzel şekilde değerlendireceğiz...

Destek ve yorumlarınızı bekliyorum....

AmirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin