3. Bölüm

60 4 0
                                    

Taksiye binmiştik. Eve gelmemize az kalmıştı. Benim aklım hala o amcadaydı. Ne demeye çalışıyordu? Hem benim ona niye ihtiyacım olacak? Ona ihtiyacım olduğunda çantama bakmamı söylemişti. Neden ki?

Hazal'ın dürtmesiyle kafamdaki düşüncelerden sıyrıldım. Uçaktan indiğimizden beri hiç konuşmamıştık. Yarım saat daha geçtikten sonra eve geldik. Allah'ım bu ne güzel bir ev! Biz şimdi burada mı yaşayacağız?

Bir iki saat boyunca kimse odasından çıkmamıştı. Koskoca bavulları dolaplara yerleştirmek zorundaydım. Bavulumdaki eşyalar bittikten sonra üzerime rahat bir şeyler giydim. Tam kapıdan çıkıyordum ki aklıma yine amca geldi. Hemen çantamı açıp karıştırmaya başladım. Bir dakika ya! Benim kolyem nerede? Çantamı iyice kurcalıyordum. Beyaz bir kağıt görmüştüm ama şu an kolyeden başka hiç bir şey düşünemiyordum. Bağırmaya başladım. O kolye benim için çok önemliydi. Hazal'ın koşma sesleri duyuluyordu. Sonra zaten odama gelmişti. O zamana kadar uçaktan inerken olanları Hazal'a anlatmamıştım. Ben ağlarken Hazal da ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. En sonunda biraz rahatlayarak olanları anlattım. Düşünüyordu.

''Eğer o adam sana onları söylediyse geçerli bir sebebi vardır. Çantanı karıştırırken hiç kağıt gördün mü? ''

''E-evet gördüm. Ama şimdi nerede olduğunu bilmiyorum. Çantamdan çıkardığım eşyaları yere atmıştım.''

Kahretsin! Niye açıp okumuyorsam? Ben yatağın altına bakarken Hazal ''Buldum!'' diye bağırdı. Hemen onun yanına gittim. Heyecandan her tarafım titriyordu. Notu titrek sesimle okumaya başladım:

''Bana ihtiyacın olacağını söylemiştim güzel kız. İstediğin şey bende. Eğer kolyeni almak istiyorsan beni evine davet etmelisin. Birkaç saat sonra seni arayacağım. Beni evine davet etmediğin sürece senin için çok önemli olan o kolye bende kalacak. Aramamı bekle...''

''Ne diyor bu ya ? Kendini ne sanıyor? O kolyenin benim için bu kadar önemli olduğunu nereden öğrendi?''

''Kim bu adam ya? Beklemekten başka çaremiz yok. Sen şimdi sakinleşmeye çalış. Kolyeni alacağız.''

Zaman yavaş ilerliyordu. İkimizden de çıt çıkmıyordu. O sırada telefonum çalmaya başladı. Elimde o adamın aramasını beklediğim için tuttuğum telefonu hoparlöre aldım.

''Sanırım kolyenin kaybolduğunu farkettin.''

''Ne kaybolması sen çaldın onu!''

Gelen Hazal'ın sesiydi. O benden daha sinirli görünüyordu. Bense sadece kolyemi düşünüyordum.

''Yavaş olun kızlar! Evinizi biliyorum. Kolyeni almak istiyorsan notta da dediğim gibi beni evine davet etmelisin.''

Hem hırsız hem de bizi takip etmiş.

'' Amca sen sapık mısın ya? Dışarıda buluşalım.''

''İsteseniz de istemeseniz de artık benden kurtulamazsınız...''

Kapatmıştı. Telefonu resmen yüzümüze kapatmıştı. Bense gözyaşlarıma engel olamıyordum.

''P-peki şimdi ne olacak?''

''Yine bekleyeceğiz. Geleceğini söyledi.''

Kimseye haber vermemiştik. İlk günden kimseyi rahatsız etmek istemiyorduk. Gerçi arasak da buraya ışınlanacak değillerdi ya o da ayrı mesele.

Kapı çalıyordu. Hazal benden önce davranıp kapıyı açtı. Adam birden Hazal'a sarılınca koşarak adamı ittirdim.

''Kolyemi ver çabuk ve hemen git.''

Bu sefer bağıran bendim.

''O kadar kolay değil kızlar!''

diyerek bizi ittirdi ve içeri girdi.

''Ne yapmaya çalışıyorsun sen ya? Kolyemi ver ve git burdan''

Göreceklerinizden sonra beni yine göndermeye çalışacağınızı sanmıyorum. Birazdan sevgilim gelecek. Onunla birlikte her dediğimizi yapacaksınız.''

Hazal'ın inkarlarına rağmen kolyemi istiyordum ve ne kadar ben de istemesem de kabul ettim.

Zil tekrar çaldı. Kapıyı açmamla teyze de direk içeri girmişti.

''Şimdi ne istiyorsanız söyleyin. Bitsin bu saçmalık.''

''Hımm, o zaman her şeyi baştan konuşalım. Biz bu gece burada kalacağız. Bize ayrı bir oda vermeyeceksiniz , hepiniz aynı odada kalacağız. Sabah olana kadar da her istediğimizi yapmak zorundasınız.''

''Neler istediğinizin farkında mısınız siz? Kabul etmiyoruz. Çıkın evimizden.''

Bağırmıştım. O kolye benim için çok önemliydi ama arkadaşımın ve benim hayatımı tehlikeye atamazdım.

''Emin olun sizin için çok iyi olacak. Şimdi bize yemek hazırlayın. Yemekte de tavuk, Rus salatası, nohutlu pilav, pirzola...''

''Pardon amca ama hadi dediklerinize izin verdik diyelim. Biz daha öğrenciyiz, hangi parayla dediklerinizi alıp yapmamızı düşünüyorsunuz?''

''Hmm, o zaman kafanıza göre takılın.''

Mutfağa geçtik. Yemek yapmaya başladık. Ama ikimizin de aklı salonumuzda oturan yabancı çiftteydi. Onlara güvenmiyorduk ama bizde kalmalarına izin vermiştik.

Yemeğimizi bitirmiştik. Uyumamız lazımdı. Çünkü diğer gün bizim için çok yoğun bir gün olacaktı. Ama onların yanında uyumak istemiyorduk. Yatana kadar istedikleri her şeyi yapmıştık. Şimdi de televizyon izliyorduk. Dayanamıyorum artık, çok uykum var !

***************************************

Gözümü araladığımda odamda olduğumu farkettim. Yanımda da Hazal yatıyordu.Hemen yerimden doğrulup Hazal'ı uyandırdım. Annesinden 5 dakika daha istese de anlattıklarımı duyunca hemen ayaklanmıştı. Ne olduğunu anlamak için odadan çıktık ve merdivenlerden inmeye başladık.

Bu ne güzel bir kahvaltı lan?! Resmen kuş sütü eksik. Yerim ben bunları!!!

Tam ağzıma kocaman bir dilim sandviçi atmıştım çiğnemeye başlıyordum ki arkamdan gelen sesle ağzımdaki sandviç parçası yere düştü.

''O kadar aceleci olma kanAryam. Kendinize geldiğinizde zaten hep birlikte yiyeceğiz.''

ŞAŞKINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin