Savaş
Önümdeki telefona bakarken son dört gündür olduğu gibi mesaj gelmiş mi diye baktım. Göremediğim mesaj bildirimi içimde ağırlık yapıyordu. O kırıcı şeyleri söylerken bile benim canım anlam veremediğim bir şekilde çok yanmıştı. Yüzsüzce o yazsın ve ben yine onunla konuşmaya başlayayım diye düşünsem de, yazmıyordu.
Gece yarısına yarım saat olsa da ben hâlâ onun mesajını bekliyordum.
Onu merak ediyordum. Sadece vücudundan ibaret olmadığını çoktan kabullenmiştim. Gözlerini, yüzünü, dudaklarını, burnunu, her şeyini merak ediyordum işte. Gülümserken nasıldı? Arsızca bakarken ve sırıtırken nasıl görünüyordu?
Bunları bilememek, sesini duyamıyor olmak canımı sıkıyordu. Bedeninden etkilenmiş olsam da bu asla bununla sınırlı kalmamıştı. Arkadaşım için çaresizce ağlarken en ihtiyacım olan anda orada olması, bana sıkıca sarılması, saçlarımı okşaması ve ben uykuya dalana kadar bana sıkıca sarılması. Halimi hatrımı önemsemesi, beni düşünerek bir şeyler hazırlaması, beni asla rahatsız etmeden ilerlemesi. Ona verdiklerimle yetinip fazlasına el sürmemesi, bana da alan bırakması. Anlaşmalarımı adilce kabul etmesi...
En başındaki saçma tehdidi ve arsız sözleri dışında ne bana uyuduğumuz gece dokunmuş, sınırlarımı aşmış ne de kişisel alanımı benden izinsiz işgal etmişti. Gitmesini istemediğimde o rahatsız edici maskeye rağmen yanımda sabaha kadar kalmış ve gitmemişti.
Bilinmeyen beni ne yargılamış, ne imalar yapmış, ne fotoğraflarımı yaymış ne de bana yalan söylemişti. Onun da korkuları vardı ve kendince akıllıca olmayan bir yol seçmişti. Yine de bu yolda merkeze beni de koymuştu. Açıklarken ona karşı bir şeyler hissedersem benim de düzenimin bozulacağından endişe ettiğini anlamıştım.
O günkü konuşmalarımın sebebine bakınca aslında kendime kabul ettiremediğim hislerim yüzünden öyle adice konuşmuştum. Onun gibi bir velet benden bile olgunca endişelerini dile getirmişken benim yaptığım o anki öfkeyle ona saldırmak olmuştu.
Ve o da beni cezalandırmak ister gibi o zamandan beri yazmıyordu.
Yutkundum ve gözlerim yine ekrana kaydı. Hâlâ bir bildirim yoktu ve bu canımı sıkıyordu. En sonunda kendimi tutamayarak telefonu elime alıp mesaj bölümüne girdim.
Bu velede aşık mıydım? Bu kadar büyük bir duyguyu hissetmek için onu yeteri kadar tanımıyor olsam da şundan emindim; ben ondan deli gibi hoşlanıyordum. Artık inkarın bir anlamı yoktu.
Savaşım:
Yarın doğum günüm.Yazıyor ibaresini gördüğümde yerimden istemsizce doğruldum.
Bilinmeyen:
Yarım saat sonraBiliyorum
Savaşım:
Şey, kutlamak için gelir misin bu gece?Amına koyayım niye bu kadar zor bana gel demek|
Bilinmeyen:
Sanırım, hayırYutkundum, bu acıtmıştı.
Savaşım:
AnladımBilinmeyen:
Ama sen sana göndereceğim yere gelirsen iyi olurSavaşım:
Nasıl?Bilinmeyen:
Doğum gününü kutlamayacak kadar soğumadı kalbim sana SavaşımSenden önce kaç kez kutladım doğum gününü sensiz. Bu yılı ilk kez seninle kutlayacağım
Tabii sen de kabul edersen
Savaşım:
EderimGelirim, nereye istersen
Bilinmeyen:
Kalbim bi dur aq|Şey o zaman şu mahalleden on dakika uzakta bir tepe var ya inşaatın orada
Oraya gelir misin?
Savaşım:
Çıkıyorum şimdi gelirim hemenBilinmeyen:
Tamam o zamanGörüşürüz?
Savaşım:
Görüşürüz veletSonraki bölüm kilit bölüm
Artık görelim şu bilinmeyeni
Yorum bekliyorum bu arada
Haydi Eyvallah
Insta: Fromthemonlight
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zevk| gay
RomanceMahalle abisine bekaretini vermeye çalışan ergen liseli. Loveislove #1