Bu akşamın 2. Yeni bölümü bu
Önceki bölümü okuduğunuzdan emin olun
İyi okumalar
×
Savaş
Adımlarım hızla tepeye vardığında üzerimi değiştirdiğimden dolayı on dakikada gelmem gereken yere yirmi dakikada anca varabilmiştim. Yarısına on dakika kalmışken tepeye vardığımda gözlerim etrafta gezindi. Yalnızdım ve o henüz gelmemişti?
Yine de boynumda bir kumaş parçası hissetmeye hazırlıklıydım. Eğer izin verirse ona tekrar sarılmak isterdim çünkü onunla uyuduğumuz gece çok güzel kokuyordu. Beni seve seve bağımlısı yapacak türden.
Gözlerim mahallenin ışıklarında gezindi. Gece yarısı olduğundan ve yarın Pazartesi olduğu icin çoğu ışık kapalıydı ve sokaklar bomboştu.
Telefonuma baktım, sekiz dakika çoktan geçmişti ve o hâlâ ortalıkta yoktu. Omuzlarım istemsizce çöktü, gelmeme ihtimali nedense beni üzdü. Doğum günü kutlayan biri değildim ama onunla kutlayacak olmak istemsizce heyecanlandırmıştı beni. Ne mesaj vardı ne arama.
Gitmek için arkamı döndüğümde ise adımlarım olduğu yere çakıldı sanki. Karşımda duran bedeni hayal mi ediyordum yoksa rüya mı görüyordum algılayamadım.
Elinde tuttuğu pastanın üzerinde yanan dört mum vardı ve yüzünü loş bir ışıkla aydınlatıyordu. Çocuksu ve meraklı bir ifadeyle yüzüme bakarken öyle şok olmuştum ki kendime gelemiyordum.
Kahverengi gözleri, şekilli burnu, çilleri ve güzel gülümsemesiyle karşımdaydı.
Maskesiz, olduğu haliyle, saf ve yalın.
Ne kadar öyle durdum ve aptal gibi onu izledim bilmiyorum ama en sonunda kaşları çatıldı ve bana bir adım attı.
"Savaş?" Henüz onu görmenin şokunu atlatamadan bir de sesini duymak kalbimi öyle bir hızlandırdı ki nefesim tıkanacak sandım.
Sesi çok hoş bir tondaydı. Ne çok kalın, ne çok ince, tıpkı görünüşü kadar güzeldi.
"Sen..." desem de devam edemedim. O da bir kaç adım yaklaştı. Pasta yüzünden iki adım önümde dursa da o bana her adım attığında istemsizce daha da yaklaşsın istedim.
"Benim, Bilinmeyen. Yani," yutkundu ve gözlerini etrafta gezdirdi. Benimle tekrar göz göze gelene dek beş saniye geçmişti. "Utku ben."
Utku
Hayatıma aniden dahil olan, zamanla beni kendisine alıştıran veledin adını öğrenmiştim. Ve bu bilgi hazine değerindeymiş gibiydi.
"Saat gece yarısı olalı üç dakika oldu." Dedi en sonunda. "Dilek tutup üflesene."
O anda ona bir çok şey söylemek istedim. Onu görmenin beni ne denli şaşırttığını, adını ondan duymanın göğsümde ne gibi hisler uyandırdığını, oturup ona bana hisettirdiklerini açıklamaya çalışmak istedim. Gerekirse ona, onu şikayet etmek ve bu hislerin hesabını sormak istedim.
Ama bunun yerine dilek tuttup mumları üfledim.
Utku'yle yüzlerce anı biriktirmeyi diliyorum.
Dileğimin gerçekleşmesini gerçekten isteyerek dilemiştim.
Utku yüzündeki güzel tebessümle pastayı yere, köşeye koydu. Kutudaydı ve küçüktü. İkimiz içindi. İkimiz...
"Ben her doğum günümde maytap yakmayı severim." Dedi cebinden çakman ve iki maytap çıkarırken. "Yakalım mı birlikte?"
Ne dediğini algılayamasam da o an öl dese öleceğimden onayladım onu. Çakmakla maytapları tutuştururken birini bana verdi. İkimiz de mahalleye bakacak şekilde yan durduk. Omuzlarımız birbirine değerken benim gözlerim onda, onunkiler gökyüzündeydi.
İkimiz de mutluyduk ve bu an bozulmasın istiyorduk.
Bunu öyle çok istedim ki, keşke dileğimi değiştirip elimizdeki maytapların sonsuza dek yanmasını ve bizim de sonsuza dek bu anda kalmamızı dileseydim.
Çünkü bu andan kesinlikle emindim ben, Utku ve ben biraradayken ben sadece onu seviyordum.
Savasım, romantik çocum benim
Bizimkinin adını instadan bilenler vardı ama bilmeyenler için nasıl buldunuz?
Anlamı Googleye göre; birçok emek ve tehlikeli uğraşmalar pahasına kazanılan mutlu sonuç, yengi.
Utku'nun yenilgisi de Savaşaydı işte
Diğer bölüm Utku'nun ağzından olur
Haydi Eyvallah
Insta: Fromthemonlight
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zevk| gay
RomanceMahalle abisine bekaretini vermeye çalışan ergen liseli. Loveislove #1