Bu haftasonu bu kitap bitecek (bir sorun çıkmazsa tabii)
40. Bölümde final yapar sonra belki size özel bölüm yazarım.
İyi okumalar
×
Utku
Dünyanın en mutlu insanı olma formülünü keşfetmiştim; hemen yanımda omzu omzuma değen adamla ne yaparsam yapayım mutlu olacaktım.
Yüzümü göstermek tamamen sürprizdi. Onunla çardakta yaptığımız gibi doğum gününü kutlamak istemiştim ama dayanamayarak bir sürpriz daha eklemiştim. Sınava bir ay kalmıştı ve Savaş ile küs gitmek istemiyordum. Artık eskisi gibi kendimi, sadece bedenini istiyorum diyerek kandırmıyordum. Onunla sadece böyle yanyana dursak bile bana bir ömür yeter gibiydi.
"Utku?" Duyduğum seslenişle gülümseyerek daldığım yerden çektim gözlerimi. Adımı sesinden duymak tepeden tırnağa ürpermeme sebep oluyordu. Adımı ondan duymayı defalarca hayal etmiştim ama gerçeğini yaşamak bir başkaydı.
"Savaş?" Dedim ben de onun gibi. Gülümseyerek aptal aptal bakışıyorduk. İsimlerimizi birbirimizden duymak huzur vericiydi.
"Hava soğudu." Dedi en sonunda bana bakarken. "Evime gelmek ister misin? Oturup konuşuruz."
Güldüm, gizli saklı girdiğim yere bu sefer kapıdan girecek olmak komik gelmişti.
"Sıcak çikolata yaparsan gelirim." Dedim şart koşarak. Tebessümü daha da büyüdü.
"Olmuş bil." Dediğinde pastayı almak için döndüm. Paketin etrafını kapatırken o da yanımdaydı. Pastayı elimden aldığında yan yana evine yürüyorduk. Gözlerim yürüdüğümüz boş sokaktayken aklımdan geçenle dudağımı ısırdım. Göz ucuyla Savaş'a baktığımda onun önüne baktığını gördüm. Gözlerimi karşıya dikerken elimi onun eline çarptım hafifçe. Ona bakmıyordum ama ikimizin de benzer sırıtışı paylaştığını biliyordum.
Oyun gibiydi ve hoşuma gitmişti. Elimi tekrar eline çarpıp çekecekken sıkıca tutulmasıyla neredeyse duracaktım. Zor da olsa yürümeye devam ederken elimi kendi avucuna hapsetti. Kalbimin sesini kulaklarımda duyuyordum neredeyse. Onun avucundaki sıcaklık benim elime yayıldığında kalbime giden bu sıcaklığın onu eriteceğini sandım.
On dakikalık yolu el ele yürürken karnımdaki kelebeklerle kavga ederek geçirdim. Karnımdaki kasılmalar artık canımı yakıyordu. Savaş'ın her şeyi, beni bilmediğim duygularla tanıştırıyordu.
Kapısının önüne geldiğimizde elini bıraktım kapıyı açması için. İçeri girdiğimizde ışıkları açtı. Ayakkabıları çıkarıp montları da astık. Savaş önde ben arkasında salona ilerledik.
Sessizce yan yana otururken pastayı masaya bıraktı Savaş.
"Sıcak çikolataları yapacağım." Dedi en sonunda. O kadar heyecanlıydık ki konuşamıyorduk bile. Yine de bu durumu atlatmamız için ben de onunla mutfağa girdim.
"Hiç değişmemiş burası. En son burada sandviç yaptığımda şurada duran bez bile aynı yerde." Diye saçma bir konu açtım. Sütü çıkarırken bu dediğime güldü ama bana ayak uydurdu.
"Normalde yumurta pek sevmem ama o günkü sandviç gerçekten güzeldi. Eline sağlık." Dediğinde güldüm. Yumurta sevmemesine rağmen ben yaptım diye denemis ve beğenmişti. Yalan mı doğru mu olduğunu bilmesem de bu hoşuma gitmişti.
"Afiyet olsun." Dedim keyifle. Kakao ve şekeri süte koyup çaydanlığı ocağın üzerine koydu. Altını yaktığında ise bana döndü.
"Seni karşımda görmeyi beklemiyordum." Dedi en sonunda. Kafasının karıştığını biliyordum ve bunu tabii ki konuşacaktık.
"Ben de." Diye itiraf ettim. "Her şey ani oldu. Aniden karar verdim, aniden geldim ve çıktım karşına."
"İyi ki yapmışsın." Dedi o da. "Unutulmaz bir doğum günü geçirdim sayende."
Gülümsedim. Onunla ve onun evindeydim, doğum gününü birlikte geçirmiştik. Bize sıcak çikolata yapıyordu ve bu an paha biçilemezdi.
"Aslında, biliyorsun bir ay sonra sınav var." Dedim konuya yavaştan girerek. "Tercih yapıp gideceğim. Gitmeden önceki bir ayımı seninle küs geçirmek istemedim."
Biraz moralimiz bozulsa da bu geceyi kötü geçirmek istemediğimizden toparladık kendimizi.
"O gün yazdıklarım için özür dilerim." Dediğinde yüzünden pişmanlık okunuyordu.
"Haklıydın," desem de "biraz ama." Diye ekledim. O gün gerçekten kırılmıştım çünkü.
"Sen de haklıydın," dedi o da. "Biraz ama."
Gülüştük. Sıcak çikolata kaynadığında kupalara doldurdu ve birlikte salona gittik.
"Savaş." Dedim uzun sessizlikten sonra. Bana döndü.
"Senden hoşlanıyorum." Dedim daha fazla içimde tutamayarak. Bana kalsa adımı söylemeden önce bunu söylerdim ama bu an doğru anmış gibi gelmişti.
"Utku." Dediğinde kafamı salladım, efendim dercesine.
"Senden çok hoşlanıyorum."
Nefesimi tutarken zorlukla kendime vermem gerektiğini hatırlattım. Hemen yanyanayken bunları söylemek aramızda güçlü bir çekime sebep olmuştu.
Yüzlerimiz arasındaki mesafeyi aşarken birbirine değen dudaklarımızla kalbim maratona koşarcasına hızlandı. Yumuşak dudakları benimkileri kavrarken huzurla gözlerimi kapattım. Gerçek bir öpüşme değildi. Sadece dudaklarımız birbirine değiyordu ama ben çoktan mahvolmuştum bile.
Son Bölümlere gelmişken yorum yapmayı unutmayın rica ediyorum
Çünkü siz o kadar okuyup yorum yapmayıp, 'yb' falan yazınca bırak yeni bölüm yazmayı taslağa bile giresim gelmiyor.
Haftasonu bitirelim dedik ben üzerime düşeni yapacağım ama aynı şeyi sizden de bekliyorum.
Haydi Eyvallah
Insta: Fromthemonlight
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zevk| gay
RomanceMahalle abisine bekaretini vermeye çalışan ergen liseli. Loveislove #1