Bölüm 2: Daralan Zaman

87 42 30
                                    

(Dikkat bu bölüm aşağılama, hakaret vb. içerir.)

"Şiiişştt!!!, uyansana!!"
"Off, ne var sabahın köründe ya?" Sesim uykuluydu tepemde dikilen gölge yüzünden.
"Ne sabahın körüymüş arkadaş. Kalk hadi sevgilim öğle oldu hadi!"
"Banane ya öğle olduysa, hükümdarım ben bir kere, istediğim kadar uyurum."
Başımın üstündeki kıkırdama sesi kulaklarımı buldu.
"Asıl hükümdar olduğun için uyanmalısın zaten."

O an kafama dank etti o huzursuzluk, ben hükümdardım...

Aklıma gelen dürtüyle gözlerim fal taşı gibi açıldı ve elime gelen ilk şeyi karşımda durmuş beni uyandırmaya çalışırken aynı anda da gözleriyle beni süzerek âşık gözlerle bakan adama fırlattım!! Bir yastık, koskoca bir kraliyet yastığı!!

"DIŞARI ÇIK LAWSON ÜSTÜMDE SABAHLIKTAN BAŞKA BİRŞEY YOK ÇIK DIŞARIIII!!!!"

Genç adam gülerek yastıktan kaçtı. "Artık gitmeliyim Atara hanım gerisiyle ilgilenecektir."
"Git yani bi zahmet!"

Lawson çıktıktan birkaç dakika sonra Atara geldi.
"Majesteleri bugün programınızda şifalı bitkiler toplamak vardı, hatırlatmamı istemiştiniz."diyince Atara "Ah!"dedim. "Doğru ya. Unuttum ben onu."

Atara önce Lawson'a danışmamızın daha iyi olacağını söyledi ve Lawson beyde:
"Majesteleri, orman tehlikeli olabilir. Bence şehir meydenından alışveriş yapmak daha uygun."dedi.

Atara bu öneriye uygun olarak beni asil şekilde giydirmeye başladı. Saçlarımı önden aldığı iki tutamı ördükten sonra arkada bir taac misali birleştirerek tamamladı. Taacımı kafama nazikçe yerleştirdikten sonra elbise aşamasına geçmiştik. Siyah ve turuncularla kaplı uzun bir kalem elbiseydi. Ayak bileklerime kadar uzanıyordu. Onu da giydiğimde artık hazırdım.
"Korse çok sıkı olmadı mı Atara?"

Lawson da hazırlandıktan sonra at arabasıyla şehir meydanına inmek üzere yola çıktık.
Arabada ikimizden başka kimse yoktu, yani yine baş başa kalmıştık....

"Sabah attığın yastık bana gelseydi kesin şimdi beyin kanaması geçiriyor olurdum."dedi sitemle.
"SENDE NE  DİYE GİRİYOSUN SABAHLIKLA UYUDUĞUMU ADIN GİBİ BİLİYORSUN!?"
"Ama ben senin sevgilim! Bir değişiklik iyi gelir diye düşünmüştüm..."
"Yine de odama o şekilde girm- bi dakika!?"
"Ne oldu?"dedi kafasını bana çevirip merakla bakarak.
"Sen benim odama nasıl girdin!?"
"Bitanem senin kapı önü koruman benim ya! Sence daha kimse uyanmadan önce odana sıvışmak benim için ne kadar zor olabilir??"
"SEN BENİ UYANDIRMADAN ÖNCE ODAMDA MIYDIN!?"diye bağırdım birden.
"Seni uyandırmadan önce evet, yaklaşık 3-4 saat olmuştu."
"Ne yapıyordun!?"
"Seni izliyordum."

"Şu anda seni kontrolüm altına alıp kaza yaptırmamamın tek sebebi-"
"Sevgilin olmam mı??"
"Hayır arabanın içinde bende varım ondan."

Lawson birkaç dakika konuşmadı.
"Ne düşünüyorsun?"
"Ya seni koruyamazsam?"
"Sizi, baş muhafız, sizi! Saygı hitaplarını da ben öğretmeyeceğim!"dedim. Tam ben "Ne düşünüyorsun?" dediğim anda şehrin Draglarla dolu kısmına giriş yapmıştık.
"Evet majesteleri, üzgünüm."

Draglar kraliyet ailesinden, özellikle de benden aşırı korkarlardı. Çünkü bir ara soylu ailelerden önemli bir dragı direkt idam ettirmiştim. İşlenmiş bir suçu yoktu, sicili temizdi ancak ben onun siciline yazılacak şeyi gözlerimle görmüştüm.

"Baş muhafız!!"diye seslendim korkuyla. Kız bir drag Lawson'un sırtına hançer saplamak üzereydi!
Baş muhafız çevik bir hareketle kaçtı ve hançer boşa çıktı. Lawson bu kısacık anda bana baktı ve gözlerimle emrini vermiş bulundum.
"Gücünü kullan!"

MAJESTELERİ (KİTAP OLMAYI HEDEFLİYOR!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin