Yujin'i okuldan almıştım ve eve doğru yürüyorduk. Ben çantasını ondan alıp tek omzuma takmıştım o da elimden sımsıkı tutarak bana kreşte hangi oyunları oynadıklarından, hangi yemeği yediğinden bahsediyordu.
Onun küçük dünyasını dinlemek bazıları için sıkıcı gelebilirdi ama benim için Yujin'in her cümlesi çok büyük bir önem taşıyordu. Onun varlığı beni bu dünyanın boğucu havasından kurtarmaya yetiyordu.
"Baba dondurma alabilir miyiz?"
Yujin'in boşta olan elini kullanarak dondurmacıyı işaret ettiğini gördüğümde gözüm oraya kaydı sonra da Yujin'in gözümün içine bakması ile kararsız kalmıştım.
"Havalar soğuyor bebeğim. Dondurma yiyebileceğimizi sanmıyorum." dediğimde yine o kozunu oynamıştı. Yavru köpek gözleri...
"Baba lütfen. Söz veriyorum hasta olmayacağım."
İçimden ne kadar hayır cevabı geçse de kendimi "Yiyelim ama sonrasında ılık bir şeyler içeceğiz tamam mı?" derken buldum. Yujin bağırarak "Tamam." demiş ve dondurmacıya doğru ilerlemeye başlamıştı.
Dondurmacıda pek kimse yoktu. Sadece bere takmış bir adam dondurma seçiyordu. Dondurmacıya doğru yaklaştıkça adamın pembe saçları nefesimi tutmama sebep oldu. Seul bu kadar küçük müydü gerçekten?
Dondurmasını alıp bize doğru döndüğünde onun da şaşkınlığı yüzünden okunuyordu. Yujin de dudaklarının "o" şeklini almasına engel olamamıştı. Biz hâlâ birbirimize bakmaya devam ederken Yujin ikimizden önce şoktan çıkmışş ve heyecanla "Yeonjun amca senin de mi canın dondurma çekti?" diye sormuştu.
Yeonjun gözlerini benden çekip Yujin'e çevirdiğinde "Evet Yujin. Dondurmaları seviyorum. Sanırım sen de seviyorsun." diyerek onu yanıtladı. Yujin başını hızlıca sallayıp "Dondurmaları severim." dedi.
Ardından tuttuğu elimi çekiştirerek onunla göz göze gelmemi sağladığında boş olan eliyle Yeonjun'un dondurmasını gösterdi. Ardından "Baba bana da Yeonjun amcanın dondurmasından alabilir miyiz?"dedi.
Yeonjun'un elindeki dondurmayı görmem ile istemsizce yüzümü buruşturdum. Nane çikolatalı dondurma yemek istediğim şeyler arasına asla giremezdi. Yine de "Alabiliriz." diyerek Yujin'i onayladım.
Kaşlarını çatıp "Dondurmama öyle bakma Soobin. Nane çikolata benim kırmızı çizgim." demesi kıkırdamama sebep oldu. Elinde dondurma ile kaşlarının çatılmış, dudaklarının ise hafifçe büzülmüş hali onu tatlı gösteriyordu. Pembe saçlarının da buna etkisi olduğunu söylemek isterdim ama saçları bana sadece motorun üstündeki kaskını çıkardığı zaman olan halini hatırlatmaktan başka bir şey yapmıyordu.
Yujin'e nane çikolatalı kendime ise karamelli olan dondurmayı aldıktan sonra beraber dondurmacının önünde masalardan birine oturmuştuk. Keyifle nane çikolatayı yiyen Yujin'i ve Yeonjun'u görmek beni şok ediyordu. O dondurma benim için diş macunu tadından başka bir şey değildi.
"Ağzının tadını bilen bir oğlun var." diyip sırıtması gözlerimi devirmeme neden oldu. Bu hareketim ile Yeonjun'un daha çok sırıttı. Yujin ise keyifle dondurmasını yemeye devam ediyordu.
"Pazar günü olan yemeğe geleceksin değil mi?" diye sorduğumda Yeonjun başını salladı. "Bilmiyorum. Açıkçası rahatsızlık vermek istemem." Yeonjun büyük ihtimalle Beomgyu'nun kibarlık olsun diye ona da sorduğunu düşünüyordu ama Beomgyu o gün yiyeceğimiz yemekten onu davet için Yeonjun'un yanında bilerek konuşmuştu.
"Beomgyu istemeseydi asla teklifte bulunmazdı. Yujin seni çok seviyor. O yüzden gelmen onu mutlu edecektir. Değil mi Yujin?"
Yujin dondurmasını yalamaya ara verip "Evet Yeonjun amca. Sen de gel lütfen. Biz Hyuka amca ile bir sürü oyun oynuyoruz. Seninle de oynamak istiyorum." dedi. Dudağının çevresi yediği dondurma yüzünden yeşil olmuştu.
"Geleceğim o halde ama Wooyoung'un gelebileceğini sanmıyorum. Soobin bana konumu atabilir misin?" diye sorduğunda "İstersen bizimle gelebilirsin. Seni evinden alabiliriz." dediğimde biraz düşündü ve olumlu anlamda başını salladı.
"Tamam. Haberleşiriz o zaman." diyerek dondurmasını yemeye devam etti. Yeonjun'un varlığına bu kadar alışmış olmak garip geliyordu. Her şeyin bu kadar hızlı ilerlemesi için göğsüme bir yumru oluşturuyor ama onun yanındayken bunu hissedemeyecek hale geliyordum. Üzerimdeki o etkisi onu bile yok etmeyi başarıp düşüncelerimi susturuyordu.
Dondurmamı bitirdiğimde Yujin de ardımdan bitirdi ve elime aldığım peçete ile Yujin'in ağzına bulaştırdığı dondurmayı sildim.Geri çekildiğimde Yeonjun'un bir anda çenemi tutması gözlerimin kocaman açılmasına neden olmuştu.
"Soobin sende de biraz kalmış." dedi ve elindeki peçete ile dudağımın kenarını silip çekilmesi belki saniyeler sürdü ama bana o an zaman durmuş gibiydi. Hâlâ gözümü kırpamamışken "Baba, oğul dağınık yemeyi seviyorsunuz." dediğinde silkinip kendimi hızlıca toparlamaya çalışmıştım. Beomgyu ve diğerleri harici kimsenin bana bu kadar yakın olmasına ya da dokunmasına asla alışık değildim.
Ben hiçbir şey söyleyemeden Yeonjun'un telefonu çaldı ve müsade isteyip masadan kalkarak biraz ileride konuşmaya gitti. Bir süre sonra döndüğünde hep beraber masadan kalktık.
Sokakların ayrılma zamanına geldiğimizde Yujin veda etmek için Yeonjun'un eğilmesini isteyip yanağına bir buse kondurdu. "Görüşürüz Yeonjun amca." diyerek ona el salladı. Yujin'in, Yeonjun'u sevmiş olması beni mutlu ediyordu ve şu arkadaşlık mevzusunun ise beni rahatsız etmesine engel olabiliyordu.
Yine de sınırlarımı çiğnemekte Yeonjun'un üstüne yoktu. Artı arkadaşlarımın Yeonjun ve benim hakkımda söyledikleri şeyler bana hiç yardımcı olmuyordu. Yeonjun'u o şekilde düşünmek bile garipti. Yujin hayatıma girdiğinden beri kapılarımı kapatmış ve kimseye açmama konusunda karar kılmıştım.
••
Şimdi küçük bir şey diyeceğim. İleride yazacaklarım için seme uke muhabbeti görmek istemiyorum. Yeonjun'un Soobin ile her şekilde ilgilenmesini ve ona cidden hak ettiği ilgiyi ve sevgiyi her anlamda verebileceği kısımlar yazacağım Bu cinsel anlamda da olabilir Aynı şekilde Soobin için de olabilir. O yüzden bu muhabbetlere girmezseniz sevinirim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
How to love, Yeonbin
FanfictionSoobin'in hayatta en önem verdiği şey oğluydu. Ta ki Yeonjun hayatlarına girene kadar..