Herkese selamlar:)
Bölümü bitirir bitirmez sizlerle paylaşmak istediğimden burayı uzun tutmayacağım. Bu kitabın yeni rekoru olan 6961 kelimelik yeni barışma bölümümüz sizlerle efendim.
Keyifli okumalar 🌸
İnsan geçmişin ağında takılı kalan, geçmişin duvarlarını aşmaktan aciz bir varlıkmış. Ben bunu ilk ne zaman fark ettim bilmiyom. Ama bildiğim bir şey varsa; ben o soğuk duvarları hiçbir zaman aşamadım.
Kimi zaman öfke oldu o duvarlar, ben onları yakıp yıkmak isterken onlar devrildi üstüme. Kimi zaman acı oldu, gözyaşı oldu; bir selin içine hapsetti beni. Kimi zaman hayal kırıklığı, hüzün, kahır... Benim nasibime düşen hep kahır oldu. Ve o kahrın gölgesinde büyüyüp beni esir alan öfkem... Bir sarmaşık gibi kalbimi, benliğimi, hayatımı saran öfkem.
Çok pişmanlıklar biriktirdim ben şu yaşıma kadar. Kırdığım kalpler, vurduğum yumruklar hep bir yük ekledi vicdanıma. Ben o yüklerle yaşamayı, onları taşımayı, onlarla barışmayı öğrendim. Öfkedendir dediler, küçükken hastaneye bile yatmış öfkesinden dediler, beni görmezden geldiler. Ve ben bu yüklerin ağırlığıyla her geçen gün daha da kapıldım o öfke denen kuyuya.
Şimdi bir yanda öfkem, bir yanda pişmanlığım; aklımla kalbim arasındaki o yarıştayım. Hangisi kazanacak bilmiyom; ama ben vicdanıma hayatın en ağır yükünü yükledim. Ve bu yükle nasıl baş edeceğim... İşte onu hiç bilmiyom.
Çok kalp kırdım bugüne kadar, çok öfkeme yenildim, çok hata ettim... Ama bir tek şeyi öğrenemedim; kırdığım kalpleri onarmayı.
Ben Veysel. Cemile'nin eşi, Yağmur ile Yusuf'un babası... Doktor Kenan'ın kardeşi kaportacı Veysel.
Bilmediğiyle sınanırmış insan, bilemediğiyle, öğrenemediğiyle... Bu sınavı geçmek, akılla kalp arasındaki o ince çizgide yürümeye eşdeğer. Bana bir adım kadar yakın aslında bu sınavın cevabı.
Ve ben o adımı atmaktan daha önce hiç bu kadar korkmamıştım.
Bölüm 28 - Dönülmez Yollar
Hemen önündeki dedesinin adımlarını takip ediyordu Veysel. Bakışları yere sabitlenmiş, elleri cebinde; dedesi onu nereye götürürse ona uyuyor, sorgulamıyordu. Arkasından gelen abisinin adım seslerini dinlerken derin bir nefes verdi. Görüntüsünü görmese bile, sesini duymak yetiyordu ona.
Kenan'ı gördükçe vicdanı ve öfkesi arasında sıkışıp kalıyordu çünkü. Acımasızca söylediği sözlerle babasının ölüm sebebinin yankıları zihnine doluyordu ve Veysel ikisinin arasında kalmaktan yorulmuştu. Düşüncelerinin onu oradan oraya savurmasından, içindeki kararsızlığın dışarı öfke dolu sözler olarak çıkmasından usanmıştı artık. Bu yüzden Kenan'ın adım seslerini de, kendisini de bilmezden gelmeyi seçerek yürümeye devam etti.
Dedesi önünden çekildiğinde, usulca kaldırdı başını. Geldikleri yeri fark ettiği anda yutkundu, buraya geleceklerini düşünmemişti. Gerçi niye şaşırıyordu ki? Dedesinin yaptığından sual olunmazdı.
İki adım daha atarak durdu toprak yığınının önünde. Cenazeden beri buraya hiç uğramamıştı; bıraktığı gibiydi babasının mezarı. Kenan'ın yanına geçip durmasıyla o günü hatırladı; babasının cenazesi ayaklarının dibindeyken abisine sarılıp acıyla gözyaşı döktüğü o anlar geçti gözlerinin önünden.
Şimdi yine aynı istek doğmuştu içinde. Abisine sarılmak, bütün dünyayı bir kenara itip küçük bir çocuk gibi ona sığınmak ve ağlamak istiyordu. O gün dediği gibi bütün dünyaya karşı babası ölmüş, büyümüş bir insan olsa da, yanında Kenan varken asla büyüyemeyen, acıyı kabullenemeyen o çocuk olmak istiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
One Shots • VeyKen (Gönül Dağı)
FanfictionGönül Dağı'ndan Veysel ve Kenan'la alakalı, birbirinden bağımsız bölümler ♡ Dizide asla göremeyeceğimiz ama görmemiz gereken sahneleri, çok güzel yazılabilecekken geçiştirilen olayları da yazıyorum. Bütün Gönül Dağı ve VeyKen Fc'yi beklerim 🌸