-GIYUU POV-
Rengoku'un Sesini duyuyorum. Ayrıca dışarı koştum ve Y/n Rengoku'nun kollarını, bileğinden kan aktığını gördüm. Gözlerim genişliyor ve koşuyorum, "NE OLDU?!" Bağırıyorum. Üniformamdan bir parça koparıp Y/n'nin bileğine sarıyorum, Y/N'yi kelebek Konağına taşıyorum. Yüzümden yaşlar akıyor, lütfen dayanın, benim yüzümden ölmeyin lütfen.. Kelebek Malikanesi'ne varıyorum. "Aman tanrım! Çok kan kaybediyor! Beni takip edin!" Shinobu, onu bir odaya kadar takip edeceğimi söylüyor. Y/n'yi yere bıraktım, gözyaşları yanağımdan aşağı akmaya başladı.
"Lütfen yaşa Y/n..." diye mırıldanıyorum, "Çok kan kaybetti, elimden geleni yapacağım.." diyor. Dışarıda oturup "Giyuu! Y/n nasıl?" diye stres yapıyorum. Mitsuri diyor. "Bilmiyorum.. Shinobu bununla ilgilenmeye çalışacağını söyledi." Dediğimde Shinobu odadan çıkıyor. Anında ayağa kalktım, "Y/n nasıl?!" Soruyorum. Durumu iyi ama çok kan kaybetti ve dinlenmesi gerekecek." Shinobu diyor. "Onu görebilir miyim?" diye sordum, başını salladı ve ben odaya girdim.
-Y/n'nin bakış açısı-
Kelebek Malikanesinde uyandım, bileğim fena halde ağrıyor.. Etrafıma baktığımda Giyuu'yu yanımda görüyorum. Elimi tutuyor ve uyuyor, çok tatlı.. Onu hafifçe dürttüm, "Giyuu?" Uyanıyor, "Y/n..? Hayatta mısın?" Diyor. Başımı salladım, anında ayağa kalktı ve bana sarıldı. "Tanrıya şükür! Öldüğünü sanıyordum!" Ağlamaya başladı, gözlerim açıldı. Ben de ona sarılıyorum, "Teşekkür ederim, benim için endişelendiğin için.." diyorum. "Elbette öylece oturup hiçbir şey yapmadan duramazdım." Diyor.
Daha sonra Shinobu odaya geldi ve bileğime yardım edecek ilacı verdi, "Çok kan kaybettim, o kahrolası iblis bileğime bıçak sapladı." Diyorum. "Yine de iyi olmana sevindim." Gülümseyerek diyor, başımı sallayıp ilacımı içiyorum. "Bleh, bu ilacın tadı kötü." diyorum, Giyuu gülüyor. "Tekrar ne zaman göreve gidebileceksin?" "Bilmiyorum ama umarım birkaç gün içinde" diye sorar. Diyorum. "Ama Rengoku nasıl? O da yaralandı.." Endişeyle sordum, "Diğer odada ve durumu iyi, Shinobu da onu tedavi etti." Giyuu diyor. Rahat bir nefes alıyorum, Giyuu'nun kargası onun koluna konuyor. "CAW! GIYUU! BATIYA İLERLEYİN İBLİSLER ORADA GÖRÜLDÜ!" "Ah, özür dilerim. Gitmeliyim." diyor. Giyuu diyor. "Üzülme! Sonuçta bu bir Hashira'nın işi." Güven verici bir gülümsemeyle söylüyorum.
Giyuu başını salladı, kılıcını aldı ve odadan çıktı. "Giyuu?" diye sormadan hemen önce onu durdurdum. Diyorum. Arkasını dönüyor, "Canlı dönsen iyi olur." Diyorum. "Yapacağım" diye gülüyor. Diyor. Daha sonra görevine doğru yola çıkarak ayrılır. Pencereden dışarı bakıyorum, "İyi şanslar Giyuu.."
(GIYUU bu hikayede nie soft amk-)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
❦𝑮𝒊𝒚𝒖𝒖 × 𝑹𝒆𝒂𝒅𝒆𝒓❦
FanfictionY/n sevgi dolu ebeveynleri olan normal bir kızdı, babası ise ay nefesini kullanan emekli bir Hashiraydı. Nesilden nesile aktarılan bu özel tarz, yeni hashira olup su sütunuyla buluştuğunda ne olur? Çeviri KİTABIDIRR💗🤧