Güneş doğduğunda kız yataktan kalktı ve baş ucunda duran çizelgeden bir günü daha sildi.
- Kaldı 5.Ayaklandı ve siyah kıyafetlerini giyip evden çıktı. Kahvaltı yapmayı sevmezdi. Hatta çoğu zaman yemek yemeyi dahi unuturdu. Önüne düşen saç tutamını kulağının arkasına sıkıştırdı ve adımlarını hızlandırdı. Sokaklar boştu,sessizdi o da bunu istiyordu zaten. İnşaatın önüne geldiğinde adamı gördü.
Adam gülümseyerek el salladı.
-Selam.
O baştan aşağı beyazdı ve buda kızda gülme isteği uyandırıyordu. Hafif bir baş hareketiyle onu onaylıyıp yürümeye başladı. Yağmur çiselemeye başlamıştı ve soğuk rüzgarlar esiyordu. Kız sola saptığında adam.
-Heyy arabam bu tarafta! dedi.Ama kız omuz silkmekle yetindi.Adam onun yanına ulaştığında
-Neden binmedin?
-Ders 1 yağmurdan kaçma aksine ona sığın.
Adamın kaşları çatıldı.
-E donarım o zaman.
Kız dehşetle gözlerini açtı.
- Donar mısın? Yemin et.
Adam güldü ve başını salladı. Kız ellerini cebine koyup.
- Donarsın çünkü yağmurun o yönüne bakıyorsun.
Adam düşündü ama bulamadı.
-Başka hangi yönü varki.
-İnsana göre değişir. Mesala sen yağmuru içindeki yangını söndürmeye çalışan bir itfaiye gibi düşün.
- İçimde bir yangın olduğunu sana düşündüren şey nedir?
Kız omuz silkti.
- Gözlerin.
Bu söz üzerine ikiside konuşmadı. Aralarındaki bu sessizlik rahatsız edici değildi huzur vericiydi. Adam kızın dediğini yapıp yağmurun onu ıslatmasına izin verdi.
Tenine değen her damlada sanki dahada gençleşiyordu. Acıları yağmurla beraber toprak zeminde son oluyordu.
Yıkık bir kulübeyi andıran bir yerin önüne geldiklerinde kız yönünü adama çevirdi.
-Söyle bakalım ne görüyosun?
Adam bir süre anlamsızca depoya baktı.
- Yıkık bir yer görüyorum.
Kız başını iki yana salladı. Bunun olacağını bilmeliydi.
- Benden ilk eksini aldın bile,diye mırıldandı ve içeri girdi . Tabi adamda arkasından.
İçeri girdiklerinde ilk başta etraflarını yoğun bir küf ve duman kokusu sardı. Adam yüzünü buruştururken kız ifadesizdi.
Daha sonra ise derin bir şok bedenini sarmaladı adamın. İlk birkaç saniye gördüklerini algılamaya çalıştı. Gözlerini kıpıştırdı. Ve .
- Bu...bu ne?,dedi dehşet içinde.
Kız omuz silkti. Tamda beklediği gibi bir tepki vermişti. Ellerini pantolonunun cebine koydu.
- Kiminin yuvası kiminin mezarı. Kimininse çocukluğu.
Son cümleyi fısıldayarak söylemişti.
Etrafta yırtık kıyafetli,bir deri bir kemik kalmış çocuklar, saçı başı dağılmış anneler ve soğuğu engellemek istercesine ellerine üfleyen babalar vardı.Hepsinin bakışları ise aynı şeyi barındırıyordu: Çaresizlik ve ümitsizlik.
Adam sertçe yutkundu, kız sonkez etrafına göz gezdirdi ve harabeden çıktı. Geçip soğuk kaldırma oturdu adamda yanına. Bir süre sustular.
Adam içerde gördüklerini hazm etmeye çalışıyordu , kız ise adamın kendine gelmesini.
- Şimdi söyle ne görüyorsun burada?
Adam yutkundu.
- İnsanların vicdansızlığını.
Kız dudaklarını birbirine bastırarak başını salladı.
- Onlara acıyor musun?
Adam düşünmeden
- Evet
Kız oturdukları kaldırımda vücudunu ona döndürdü.
- Onlara acimicaksın.
- Neden?
- Çünkü duygular insanı zayıflatır.
Adamın kaşları çatıldı. Önündeki kız çözmesi zor bir bulmacaydı sanki.
- İyide sen benden duygusuz biri olmamı istiyorsun.
Kız başını salladı.
- Duygular insanı dibe çeker,dedi ve ayaklandı.
Adamda hızla ayaklanıp
- Gidiyor musun?
- Evet.
-Kahve içsek
- Sevmem.
- Çay?
- Kusarım
- Adın?
- Sana ne?
Ve kız arkasına dönüp yürümeye başladı. Adam arkasından bağırıp
- Yani adın sana ne?,dedi.
Kız hafifçe güldü ve yoluna devam etti
Adam da onun arkasından güldü ve yağan yağmura inat yürüyerek evinin yolunu tuttu.Kız yaklaşık 20 dakika sonra eve varmıştı. Odasına geçti ve kendisini yatağa bıraktı. Fiziksel olarak yorgun sayılmazdı ama ruhsal olarak aynı şeyi söyleyemezdi. Saçlarındaki su damlacıkları yavaşça çarşafın üzerine düşüp kendi rotasını oluşturuyordu ama kız bunu pekte umursamıyordu.
Bakışları yatağının yanında duran çizelgeye kaydığında gülümsedi.
- Bugün de güneş batıyor.
Ve gözlerini yumdu. Uyumak ve düşüncelerinden kurtulmak istiyordu.
..........................Adam büyük villadan içine girdiğinde etrafı sessizlik kaplamıştı. Herkes içeride olmalıydı. Ahşap kapıyı tıklatığında kapı hizmetçi tarafından açılmıştı. Kadın daha ağzını açmadan adam hızla kendi odasına vardı.
Adam ıslak kıyafetlerini umursamadan kendini yatağa bıraktı. Öylece tavanı izlerken gözünün önüne o insanların acınası halleri geliyordu. Onlar için bir şeyler yapmayı deli gibi istiyordu ama kız durmasını söylemişti.
Gözlerini yumdu ve ateş kızılı saçlara sahip kızı uyuyarak uyudu.
O gece gözlerini ikiside kaçmak için yumdu. Ama adam gerçeklerden kız ise kendi düşüncelerinden...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Gerçekler
Novela Juvenilİki farklı dünya insanı ve tek ruh.Peki bu ruh kime ait. Çoktan hayattan ümidini kesmiş kıza mı? Yoksa hayatını kaybeden adama mı?