Öncelikler herkese selamlar!! Bu kurgu uzun zamandır aklımda vardı ancak şimdi başlayabildim. Umarım herkesin az da olsa kendini bulabileceği bir kurgu olur ... Desteğiniz benim için çok önemli, oy verip yorum yaparsanız çok mutlu olurum
Buraya başladığınız tarihi yazabilirsiniz:)
Sokak lambasının altındaki bankta oturup denizin karşısındaki şehrin ışıklarına bakmak her zaman genç kıza çok iyi hissettirirdi... Ne zaman bir şeyler yolunda gitmese ne zaman bir şeyler ona ağır gelse ne zaman evin boğucu havasından kurtulmak istese hep buraya atardı kendini. Burası onun nefes alabildiği tek yerdi. Hele burada kalıp kitap okumak onun için her şey demekti.
Eğer bunu yapmazsa kafasının içindeki sesler onu bir türlü rahat bırakmayacaktı. Bundan oldukça emindi.
Hele o evin kasvetli havası... Kız için ölüm gibi bir şeydi. O evin içinde 4 kişiydiler. Aile... Sahi aile demek sadece akşam yemeğini birlikte yemek demek miydi, aile neydi?
Kızın hayatı sanki başkalarının hayatını izleyerek tamamlanacakmış gibiydi. Histerik bir şekilde gülümsedi. "17 yıldır yalnızsın Neva". Artık alıştın bu yüzden aile kavramını ya da başkalarının hayatını sorgulama.
Yine aynı şeyi yaptı her şeyi bir kenara bıraktı ve anın tadını çıkarmaya başladı.
Şehrin ışıkları her yerdeydi. Gözlerini belli bir ışığa sabitledi ve düşündü. Annesini... Özlemişti. Sadece bu kadar o kelimenin açılımını yapsaydı kendini tutamazdı, ağlardı. Ağlamak istemiyordu artık eğer ağlarsa gözleri kızaracak ve evdeki üvey kız kardeşine malzeme vermiş olacaktı. Güçlü olmak zorundaydı. Eğer kendisi için bir yaşam kurmak istiyorsa dik durmalıydı. Tıpkı büyükannesinin ölmeden önce ona öğrettiği gibi. Küçükken başını onun dizlerine koyup uyurken büyükannesinin yumusacık elleri onun saçlarında gezinirken söylediği gibi
" Her zaman gülümsemelisin Neva özellikle seni üzgün görmekten zevk alanlar için gülümse ki anlamasınlar canını yakmasınlar kızım.. Derdini mutsuzluğunu hayatında en güvendiğin kişiye anlat onun yanında ağla. Tüm içini sadece güvendiklerine dök..."
Tekrardan inadına gülümsedi Neva... Her şeye rağmen tüm yalnızlığına rağmen inadına gülümsedi. Yapacaktı, kendinden emindi. Neva Alsancak 17 yıldır hayatta kalmayı başarmıştı. İnadına düşmesini bekleyenlere fırsat vermeyecekti. Düştü mü tekrardan ayağa kalkmayı bilecekti.
Kız gülümserken onu izleyen birinden tabiki de habersizdi. Akşamın karanlığında hafifçe uçusan siyah saçlarını ve yüzündeki önce o mahzun bakışları birisinin dikkatini çekmişti.. Gerçi sadece o anlık bişey değildi.
Genç çocuk kıza bakarken kendini garip hissediyordu. Bunu yapmaktan asla vaz geçemiyordu, nedenini bilmiyordu.
Kız onun derinlerinde bir yerde ki duygusunu tetikliyordu sanki.
Neden böyle oluyordu ki? Anlam veremiyordu. Kız bir süre daha oturdu. Çocuk ona bakmaktan vaz geçmedi.
En sonunda burada daha fazla kalamayacağını anlayan Neva ayağa kalktı ve evinin yolunu tutmaya başladı.
Genç çocuk da peşinden devam etti. Aslında bu iki genç aynı yerdeydiler tamamen birbirlerini uzaktan uzağa tanımaktaydılar. Aynı mahalle aynı okul ama her zaman uzaktılar birbirlerine. Kız sonun da evine geçtiğinde çocuk arkasından daha uzun baktı. "Sanki iki yabancı gibiyiz, sanki onu bir o kadar tanıyorum ama bir o kadar da tanımıyorum bu iki duygu nasıl yaşanabilir ki? "
Çocuk derin bir nefes aldı, evine girdi.Bilmediği bir şey vardı... O tanıdık yabancı dediği kızın hayatında nasıl bir iz bırakacağını...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalnızlığın Ezgisi
Teen FictionHer yalnızlığın rengi birbirinden farklıdır... Kimisi kalabalıklar içinde yalnızdır, kimisi yalnızlığa mahkumdur, kimisi yalnızlığa mecburdur, kimisi zorundadır. Yeryüzündeki en acı verici şeylerden birisi de sizi yalnız bırakanların başkalarının...