Kapıyı kapatıp koltukta telefonuyla ilgilenen Minho'nun karşısına oturmuştum. Bir şey konuşmamız gerektiğini söylediğimde salonda beni beklediğini söylemişti."Flört ettiğin birisi var mı"
Zaten yaptığım bu saçmalığı hiç evirip çevirmeye gücüm yoktu. Kısaca sorup bitirmek istiyordum.
Tek kaşını kaldırıp bana bakmıştı."Neden? Teklifimi gözden geçirmeye mi karar verdin"
Göz devirmemek için kendimi tuttum ve somurtmamı saklamadan yeniden araladım dudaklarımı.
"Birisi için istiyorum"
Minho'nun hafif gerilen dudakları düz bir çizgi halini alırken bacaklarını kendine çekip tekrar telefonuna döndü. Bana bakmazken isteksizce yanıtlamıştı.
"Uğraşmak istemiyorum" Bu kez bana bakmadığı için göz devirmiştim.
"Kim olduğunu bile sormadın"
"Kendin için istemediğini söyledin"
" Ne zaman keseceksin?"
"Neyi?"
"Bana aşıkmış gibi davranmayı!"
Minho lisedeyken bu konuyu açmıştı. Hatta bahsettiğim tartışma bu yüzdendi. Cidden benden hoşlandığı için değil. Öyle istediği içindi ve ara ara bunun konusunu açıyordu. Başkalarıyla flört ediyor, beni umursamıyordu ama biriyle ciddi bir ilişkiye girmiyor ve ben her bu konuyu açtığımda benimle denemek istediğini söylüyordu.
Garip insanlardan ve içinde bulunduğum durumlardan sıkılmıştım."Sana aşık değilim"
"Biliyorum, o yüzden kes şunu ve ona bir şans ver"
"Niye bu kadar çok istiyorsun? O dediğin beni çok mu seviyormuş"
Ah Minho çok istediğim falan yok. Ne yapmam gerektiğini bile bilmiyorum. Hele onun seni çok sevdiği düşüncesi beni bitiriyor.
"Bunu...onunla konuşabilirsin" Gözlerimi yere indirip sesim içime kaçarken yanıtlamıştım. Sahi Minho ve o önümde sevgili olurlarsa ne yaparım?
Minho yüzünü bana yaklaştırıp gülümsedi.
"Pek isteklisin sahiden. Ondan mı hoşlanıyorsun?"
Bunu Minho'nun anlaması beni korkutmuştu. Onun anlamamasıysa güldürüyordu. Acı bir sevinç...
"Kabul ediyor musun etmiyor musun?"
Geri yaslanıp telefonuna bakmaya devam etti.
"Hayır"
Nefesimi bıkkınca vererek ayağa kalktım. Şu durumda ona Minho'yu ayarlayamadïğım için üzgün mü, mutlu mu olmam gerektiğini bilmiyordum. Beni hem hayatın hem kalbimin sınırlarında türlü ikilemlerde bırakıyordu.
Oysa onu severken hiç tereddüt etme şansım olmamıştı.
Sonraki gün o arkadaşlarıyla basketbol oynarken benim dersim boştu. Çantamı çaprazlamasına gövdeme asıp gözlüğümü düzelttim. Arada takıyordum gözlerim ağrıyınca.
Bir süre güzel gülüşüyle diğerleriyle şakalaşarak oynamasını tüm beğenimle izledim. Ardından cümlelerimi toparlamaya çalıştım ve ona seslendim.
Diğerlerine 'geliyorum' diyip topu potaya fırlatarak bana doğru koşmuştu.
Göz kırptığında boğazımı temizlemiştim."Hani yemiyor musun bir şeyler"
"İştahım yok az sonra geçeriz. Sen acıktıysan git"
"Hayır aslında şeyi diyecektim...Minhoyla konuştum"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Litost
FanfictionVe ben yavaşlayan şarkı, etrafımızda dans eden insanlar ve yanlızca ağır ışıkların aydınlattığı barda göğsümde sayıklayan oğlanla yeniden kaybetmiştim kendime olan saygımı...