Junmyeon hyung sizle takılmayı özledim diyip bizi favori mekanımıza çağırdığında bir adet Baekhyun hyung ve daha önce hiç görmediğim bir kız arkadaşını da yanında getireceğini düşünmemiştim. Sadece ben değil,Sehun da beklemiyor olacak ki daha üçü kapıdan girer girmez selam bile vermeden "Biz bize olacağız sanıyordum." demişti.
Junmyeon hyung geldiğinden beri niçin bu kadar hassas ve giderli olduğunu anlayamasam da hak vermiştim. Nasıl bize haber vermeden birilerini çağrırdı?
"Sehun ayıp ediyorsun abiciğim. İşten çıktık,davet ettim onları da."
"Pardon,haklısın." Sesinde hiç alay olmadan,hakkaten ayıp ettiğini fark etmiş gibi elini uzatıp Baekhyun hyung ile el sıkıştı. Kızı ise görmezden gelmeyi tercih etmişti.
Ben ise tabiri caizse bir avanak gibi Baekhyun hyung'a bakıyordum. Sosyal medyadan gördüğüm kadarıyla onun inanılmaz havalı ve yakışıklı olduğunu biliyordum evet ama gerçekte,onu tam da bir beyaz yakalıyı iş çıkışı görebileceğiniz bir kombinle, üzerinde açık krem tonlarında bir gömlek ve bej bir kumaş pantolonla görmek beni dumura uğratmıştı. Üzerimdeki kırbaçla beni anlamına gelen wipe me yazılı mor hoodie ve diz kapağımın neredeyse fırlayacağı kadar yırtık jean'im ile tam şu an da arkama bakmadan kaçmak istemiştim.
Kaçmadım.
Onun yerine bana kocaman gülümsediği yüzüne avanak avanak bakmaya devam ettim.
"Chanyeol,selam. Seninle sonunda tanışabildiğimize sevindim." Sesindeki cıvıltı kalıplaşmış beyaz yakalı imajından çok uzaktı. Bir kez daha hayran olmuştum ona.
"S-selam hyung. Geleceğini bilmiyordum."
Ya kekelememe ya da huyu buydu diye yeniden parlakça gülümsedi.
"Junmyeon ısrarla bir şeyler yiyelim derken sizden bahsetmemişti. Benim de haberim yoktu senin olacağından."
Uzun uzun açıklamasıyla sonunda ben de gülümseyip kafamı salladım.
"Otursak mı artık? Açlıktan gebermek üzereyim."
Kyungsoo açlıktan harbiden ölebilirdi çünkü diyabet hastasıydı. O yüzden fazla uzatmayıp yerimize oturduk. Sehun'un yanımdan kalkıp tuvalete gitmesiyle Baekhyun hyung yanıma oturmuştu.
"Bu arada siz kimsiniz?" Kyungsoo bir yandan menüye bakarken sonunda Junmyeon hyung'un yanındaki kızı sormuştu.
"Ah evet kendimi tanıtmadım. Ben Bae Irene."
"Ve..?" Bu sefer soran kişi Sehun'du.
"Junmyeon ve Baekhyun ile üniversiteden arkadaşız."
"Sen de mi mimarsın..ya da mühendis?" Sehun sizli bizli olayını atlayıp direkt sen demişti. Sorularını sorarken rahatsız edici bir ton vardı. Çözememiştim ama halledecektim.
"Yok. Ben moda tasarım bitirdim."
"E nasıl tanıştınız?" Junmyeon müdahale edeceği sırada Irene kibarca gülümsedi.
"O zamanlar Baekhyun daha 2.sınıftı biz de son sınıftık. Okulun tiyatro kulübü büyük bir müzikal çıkaracaktı. Ben kıyafetler için yardım ediyordum,Junmyeon da dekorla uğraşıyordu.O şekilde tanıştık."
Bu sefer soru sırası benimdi.
"Baekhyun hyung,sen de mi dekorla ilgilendin?" Elini ensesine atıp hafifçe gülümsedi. "Şey.." Diliyle dudaklarını ıslattığında bakışlarım anlık dudaklarındaydı. Yeniden gözleriyle buluştuğumda hala cevaplayamamıştı.
"Baekhyun müzikalin baş karakteriydi."
Hepimiz şaşırırken ki Minseok ağzından "Çüş" diye hiç sevmediğim bir nidayı kaçırmıştı,hayretle ona döndüm. Oysa bu konunun açılmasından rahatsız olmuş gibiydi. Aklımda 1000 tane soru olsa da önüme döndüm ve konuyu değiştirmeye çalıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
First Listener Problems (Problems Texting Serisi-4)
Cerita PendekBaekhyun Instagram'da gördüğü reklam üzerine,Spotify'da müzik dinlerken aynı anda o şarkıyı dinleyenlerle eşleştiren uygulama Makromusic'i telefonuna yüklemişti. Gel gelelim son zamanlarda tekrara aldığı,yalnızca 4201 dinlenmesi olan amatör bir şark...