Jimin'in yüzündeki gülümseme, zaman içerisinde zorbalıkların etkisiyle hızla solmaya başladı. Onun gözlerindeki korku ve acı, her geçen gün daha da belirginleşiyordu. İçimde bir öfke ve koruma içgüdüsü uyandı. Jimin'e yardım etmek için elimden geleni yapmalıydım.Bir gün, okul çıkışında Jimin'i yine zorbalara maruz kalırken gördüm. İçimde bir öfke fırtınası koptu ve hemen yanlarına koştum. "Bırakın onu!" diye bağırdım, sesimdeki öfke ve kararlılıkla.
Zorbalar şaşkınlıkla bana baktılar. "Kim bu küçük pislik?" diye sordu biri.
"Ben Jungkook. Jimin'in arkadaşıyım ve ona yardım edeceğim" dedim, gözlerimi sert bir şekilde onlara dikerek.
Zorbalar bir an "Jungkook" ismini duyunca tereddüt etti, ancak sonra kahkahalar atmaya başladılar. "Bu küçük çocuk bize mi meydan okuyor?" dedi biri.
Jimin yanıma gelip korkuyla bana baktı. "Jungkook, onlara karışma. Ben iyiyim" dedi titreyen bir sesle.
Ancak ben pes etmeye niyetli değildim. "Hayır, Jimin. Senin yanındayım ve seni koruyacağım" dedim kararlılıkla.
Zorbalar bana doğru yaklaştılar, ama ben onlara karşı durmaktan vazgeçmedim. İçimdeki öfke ve güçlü hislerle onlara meydan okudum. Saldırıya geçtiler, ama ben onlara karşı koydum. Jimin'i korumak için her şeyi yapmaya hazırdım.
Sonunda, zorbalar geri çekildi ve Jimin'e bir daha yaklaşmadılar. Jimin, gözlerinde şaşkınlık ve minnetle bana baktı. "Teşekkür ederim, Jungkook. Sen benim gerçek bir arkadaşım olduğunu kanıtladın" dedi.
Ben de ona gülümseyerek cevap verdim. "Yakın arkadaşın olarak seni korumak ve desteklemek benim görevim. Artık hiçbir zaman yalnız hissetmene izin vermeyeceğim."
Jimin'in yaralanmış parmağını cebimde acil durumlar için sakladığım yara bandıyla sardım. Ben Jeon Jungkook isem bu olay burda bitmemişti. Bu olaydan beş-on dakika sonra Jimin'i biraz da olsa yaşanan olaylardan sonra motive etmek için ona bir sandviç ısmarlayıp okulumuzun bahçesindeki oturma alanlarından birine gitmeyi teklif ettim.
Sandviçleri çıkardıktan sonra Jimin'in yanına oturup ona baktım. Gözlerinde hala bir acı ve korku vardı, ama aynı zamanda güçlü bir azim ve direnç de görebiliyordum. Ona destek olmak ve onu güvende hissettirmek için elimden geleni yapmalıydım.
"Jimin, biliyorum ki hala zorbalıkların etkisinde hissediyorsun" dedim, sesimde bir empati ve anlayış tonuyla. "Ama sen güçlü bir insansın ve bu zorbalıklar seni durduramaz. Senin yanındayım ve seni desteklemek için buradayım."
Jimin, gözlerindeki hüzünle bana baktı ve bir an sessiz kaldı. Sonra, içtenlikle gülümsedi ve "Teşekkür ederim, Jungkook. Gerçekten benim yanımda olduğunu hissettiriyorsun" dedi.
Ben de ona gülümseyerek cevap verdim. "Elbette, Jimin. Seninle birlikte bu zorbalıkları aşacağız. Birlikte güçlü olacağız ve sana destek olacağım."
O günden sonra, Jimin ve ben daha da yakınlaştık. Jimin ile tanıştırdığım minik arkadaş grubum içerisindede oldukça yol katettmiştik. Ona güç vermek ve onu korumak için elimden geleni yaptım. Jimin, zamanla kendine olan güvenini yeniden kazandı ve zorbalıkların etkisinden kurtuldu.
Bu anı, Jimin ve benim aramızdaki bağı daha da güçlendirdi. Artık birbirimize güveniyor ve birlikte her zorluğun üstesinden gelebileceğimize inanıyorduk. Jimin'in gözlerindeki korku ve acıyı silmek için elimden geleni yapmaya devam edecektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
take me to church || jikook
ContoEşcinselliğin cezasının idama kadar gittiği bir dönemde, yani yıllar bin sekiz yüzleri gösterirken bulunduğu bölgenin soylu ailelerinden birinin aile üyesi olan Jeon Jungkook, bölgeye yeni taşınan yetim Park Jimin ile okulun matematik klübünde tanı...