°•°Belis°•°
Yalın koşarak yukarıya doğru beni sürüklemeye başladı. Ne olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu. Neden düşünceliydi ve neden garip davranıyordu. Hızlıca odaya girdik ve Yalın anlatmaya başladı. "Aden ve Miranda Belis"dedi ne dediğini zerre anlamamıştım. Ne oluyordu? "Aden ve Miranda bugün bi değişikti. Başlarda bende nedenini anlamadım ancak sonradan fark ettim."dedi. Nasıl yani,ne olmuştu ki bi anda aydınlanmıştı. Ben bunları sorgularken konuşmaya devam etti. "İki ülke tek kral ve kraliçe." Ne!? Bizi kıskandıklarını mı söylemeye çalışıyordu.
Olabilir miydi? Yok canım biz abartıyoruz. Altı üstü iki krallığında kral ve kraliçeleri aynı kişiler olucak. Neyi kıskansınlar ki. Ah kimi kandırıyorsun. Tabiki kıskanacaklar. Haklılar bu adaletsiz bi seçim. Yalın'a baktım morali bozuk gibiydi. Haklı tabi kardeşleri ona neredeyse düşman gibi baktılar bugün. Yavaşça yanına yaklaştım ve yanağına minik bir öpücük kondurdum. Bana doğru döndü ve yavaşça ayağa kalkarak yanıma geldi...
ERTESİ SABAH
Yavaşça ayağa kalktım. Heryerim ağrıyordu.(ağrır tabi aw Yalın bu ybyb) Yalın çoktan uyanmış üstelik üstünüde giyinmişti. Saçlarını tararken üstünde çok hafif hissedilen bi uyku mahmurluğu vardı. Bende kalkıtım ve üstüme eğitim kıyafetlerimi giydim bugün kılıç eğitimi vermeye gidecektim. Hızlıca giyindim ve saçımı tuturdum. Tam çıkacakken Yalın'ın sesini duydum. "Taaaççç" hala alışamadım. Yalın yavaşça yanıma geldi ve tacı saçlarımın arasına oturttu. Alnıma minik bi öpücük kondurdu.
Ardından koşarak odadan çıktım. Marcus beni bekliyordu. At arabasına oturdum ve araba ilerlemeye başladı. Yolda ilerlerken Aden karşımıza çıktı. Attan indi ve bana selam verdi. Ardından Marcus'a "Kraliçe benimle olacak sen saraya dön ben onu bırakırım."dedi. Aden'a şaşkın bir ifadeyle baktım. Ardından Aden elini uzattı ve"Gidelim mi kraliçe'm dedi. Yavaşça arabadan indim ve Aden'ın atına doğru ilerledim. Ata bindim ve ilerlemeye başladık.
Bir süre sonra farklı bir yolda olduğumuzu fark ettim ve Aden'a "Nereye gidiyoruz?" diye sordum. Aden beklemeden "O yolda bir inşaat var diye duydum majesteleri, bu yoldan gitmek daha uygun olur diye düşündüm." İnşaat mı? Böyle birşeyden hiç haberim yoktu. Yeni mi başlamıştı acaba?
Atın yavaşladığını hissettim. Etrafa baktım, burası eğitim alanı değildi. Terk edilmiş yıkık bi harabe idi. Aden ata bir kırbaç darbesi indirdi ve at beni üstünden atarak koştu. Yere düştüm ve yavaşça bilincimi kaybetmeye başladım. Son gördüğüm şey Aden'ın sırıtmasıydı...
•°•Yalın•°•
Belis gideli neredeyse 8 saat olacaktı ancak o hala dönmemişti. Bu kadar uzun süre dönmemesi beni çok endişelendiriyordu. Aden ve Miranda endişemi dindirmeye çalışıyorlardı ancak nafile. Birden aklıma gece Belis ile konuştuklarımız geldi. Kendimden utandım. Aden ve Miranda'dan nasıl şüphe etmiştim. Onlar tüm bunlardan habersiz beni teselli ediyor ve Belis'i aratıyorlardı.
Dakikalar, saniyeler, saliseler geçtikçe korkum büyüyor telaşım artıyordu. Ne olmuştu Belis'e? Neredeydi? Ya başına birşey geldi ise? Düşüncelerim beni daha da karamsarlaştırırken odanın kapısı birden açıldı. Aden gelmişti. Yavaşça yanıma oturdu ve "Hala bulamadık. Her yeri aradık kardeşim ama hala Belis'i bulamadık." dedi. Kalbim ağrımaya başladı. Nefes almak benim için ölüm oldu. Onsuz bir dakika bile ölümken hiç gelmeme hatta ölme ihtimali beni bitiriyordu.
Aden yavaşça kalktı ve "Ben gitsem iyi olacak."dedi. Onu başımla onayladım ve odadan çıktı. Bende düşünmeye devam ettim hatta önüme bir harita çıkardım ve aradığımız ve aramadığımız yerleri işaretlemye başladım.
°•°Belis°•°
Yavaşça gözlerimi açmaya başladım. Neredeyim ben? Başım gerçekten zonkluyordu. Zihnime bilgiler dolmaya başlayınca büyük bir küfür savurdum. Aden... Hain, Yalın haklıydı o bizi kıskanmıştı. Yalın acaba ne yapıyordu şimdi? Bu düşüncelere esir düşmüşken yıkık dökük kapı büyük bir gürültüyle açıldı. Suratına bakmak bile beni iğrendirirken çenemi tuttu ve konuşmaya başladı "Nasılsınız sevgili kraliçem?" bok gibiyim diye bağırmak isterdim ama ağzım bağlıyken bunu yapamıyordum.
Alaycı bi ifadeyle baktı ve"Ah üzgünüm ne aptalım ağzın bağlı."dedi ve ağzımdaki bez parçasını aşağıya doğru indirdi.'Şimdi konuş' dercesine baktı. Dudaklarım aralandı ve "BUNU NEDEN YAPTIN"diye bağırdım. Asıl amacım belki yakınlarda biri varsa sesimi duyurmaktı. Aden benim fevri hareketime tezat bir şekilde çok rahat görünüyordu. "Sakin ol Belis. Seni Yalın'a bırakmam. Sen benimsin, istesen de istemesen de." duyduklarım karşısında beynimden vurulmuşa döndüm. Ne dedi o 'Sen benimsin istesen de istemesen de.'
Yüzüne baktım ve "Yapma Aden ben abin ile evliyim."dedim Aden gülmeye başladı. "O benim abim değil aramızda -neredeyse- bir yaş bile yok. Ama duygularımı saklamaktan yorulmamın sebebi Yalın bunda haklısın işte."taşlar yavaş yavaş oturuyordu. O tahtı kıskanmıyordu, o Yalın'ı ve ona olan aşkımı kıskanıyordu. Ben bu düşüncelerle meşgulken Aden bi yere doğru ilerlemeye başladı. Yaklaşık 5 dakika geçtikten sonra elinde bir tepsiyle döndü ve "Aç kalmanı istemiyorum ye hadi."dedi.
Yemeğimi yemeye başladım. Aden ise ben izliyor ve çıtını dahi çıkarmıyordu. Yemeğim bittikten sonra Aden'a baktım. "Bileklerim gerçekten zonkluyor lütfen en azından çöz şu zincirleri." Aden bana baktı ve "Beni aptal sanma Belis sana olan aşkım gözümün köreldiği anlamına gelmiyor. Kaçacağını bilmiyorum sanma."dedi. Birden büyük bir gürültüyle eski kapı açıldı....
üzgünüm sınavlarım vardı o yüzden bi süredir bölüm atamadım bunu bile aslında geç attım ama olsun