İyi okumalar, kitabıma bir şans verdiğin için teşekkürler★
🦢
Beyaz, çırılçıplak düz bir duvar. Bir koğuşun içinde, uçan kırlangıçları yakalamaya çalışır misali çırpınıp duruyor gibiydim. Kırlangıçlar, umudu simgeler. Umudumu hiç kaybetmedim çünkü bende ondan hiçbir zaman olmadı.
Hiçbir zaman ellerimi göğe açıp da bir dilekte bulunmadım.
Her şeyin bana yeteri kadar fazla olduğunu hatta bazı şeyleri hak etmediğimi düşündüm. Ben bir şeylerle yetinmeye çalıştıkça hayat, kopardı durdu yapraklarımı. Filizlenmeye dahi fırsatım yokken iteklenerek bu karmaşık durumun içine düştüm. Kendime acımıyordum. Kendimden nefret etmiyordum. Aksine, ben herkesten önce gelirdim."Gelebilir miyim?"
Nihayet duvardan gözlerimi ayırıp kapının aralığından ürkekçe bakan sekreterimin serzenişlerine kulak verdim.
"Kapıyı tam bir saattir çalıyorum. Bir kere bile bakmadınız."
"Dalmışım, içeri gel." Elimi havada sallayıp onu içeri davet ettim. Yuvarlak çerçeveli gözlüğünü parmağıyla düzeltip önüme dosyaları koydu. Kumral saçlarını at kuyruğu olarak bağlamıştı.
Burnunu çekip koyu gözlerini üzerime dikti.
"Ne var Ayça?"
"Belgeleri eksik imzalıyorsunuz, bu geceki Doğan Vakıf'ın düzenlediği etkinliğe yetişmek istiyorsa-"
"Katılmayacağım."
"Nasıl yani?" Yüzünün rengi, giydiği kazağın rengi gibi kırmızıya bürünmüştü. Elindeki kalan dosyaları sertçe masaya vurarak hızlıca soludu.
"Etkinlik sizin binanızda yapılacak. Yani ev sahibi olarak orada olmalısınız. Orası sadece bu tarz şeyler için kiraladığınız bir iş yeri değil aynı zamanda-"
"Tamam yeter Ayça. Anladım, gideceğim."
"Ayrıca.."
"Ne var?" Söylemeye çalıştığı şeyi bir türlü söyleyemiyor, dudaklarını yalayıp duruyordu.
"Hiçbir toplantıya gitmediğiniz, basın açıklamalarına veya ödül törenlerine de katılmadığınız için sizin kaçmaya çalıştığınızı düşünüyorlar. Anlarsınız ya... Toplum içine çıkmaktan utandığınızı. Sizi şey sanıyorlar..."
"Ne?" Tek kaşımı kaldırıp sabırla ağzındaki baklayı çıkartmasını bekledim.
"Sizi yaşlı ve karısı tarafından terk edilmiş bir erkek sanıyorlar."
"Ne?!" Ellerimi masaya vurup hızlıca yerimden fırladım. Gözlerim neredeyse alyuvarlarımdan fırlayacaktı, damarlarımı biraz daha sıksaydınız patlayacak gibiydi. Aniden etrafımı saran sıcak, yaz gününde peşinizi bırakmayan sivrisinek gibi dolanıp duruyordu. Ellerimi havada sallayarak kendimi serinletmeye çalışsam da nafileydi.
"Beni... Erkek... Beni erkek sanıyorlar öyle mi?! Bu şahsıma aldığım en büyük hakarettir!"
"Hanımefendi... Sakin olun lütfen. Elbette internette hakkınızda bilgiler var kadın olduğunuza dair ama birçok kişi sizin sadece temsili bir yönetici olduğunuzu düşünüyor. Daha çok, mirasyedi veya..."
"Veya ne, Ayça söyle şunu be kadın?"
"Sugar daddy efendim. Bu şirketin aslında zengin bir erkekten evlilik yoluyla size kaldığı söylentisi var."
Bayılmak üzereydim. Peşime takılan sıcak sonunda beni en hassas noktamdan soktu ve yere düşürdü. Nakavt olmuştum. Bunun altından kalkamazdım. Onca emeğim böyle bir saçmalıkla anılmak için miydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Kuğu
General Fictionİnsanlar başarılı kadınları hazmedemezdi. Onlara göre bir kadının zengin bir adamla evlenip servete kavuşması oldukça normaldi.