1. Akidemiz

3K 93 39
                                    

Derslere başlamadan önce akidemizi bildirmek, dersleri hangi akideye göre yaptığımızı belirtmek isterim.



Allah'ı ve meleklerden yanımda bulunanları şahit tutarım, sizleri de tutuyorum: Bilinsin ki benim akidem, kurtulan fırka ehl-i sünnet ve'l cemaat'in akidesidir. O da Allah'a, meleklerine, kitaplarına, rasullerine, ölümden sonra dirilişe iman etmek ve hayrıyla, şerriyle kadere imandır.

Allah'ı, kitabında ve Rasulü'nün lisanıyla kendi zatını vasfettiği gibi tahrifsiz ve ta'tilsiz vasfetmek de Allah'a imandır. Ben, ta'til ve tahrifin tam aksine Allah Teâla'ya, "O'nun bir benzeri yoktur. O işitendir, görendir." diye itikad eder, ne kendi zatını vasıflandırdığı şeyleri O'ndan nefyederim (olumsuz kılarım, reddederim) ne kelimeleri tahrif edip yerlerinden oynatırım, ne de isimlerinde ve ayetlerinde ilhada saparım. Ne keyfiyetini takdir ederim ne de O'nun sıfatlarını yaratılmışların sıfatına benzetirim. Çünkü O yüce zatın ne bir adaşı ne benzeri ne de dengi vardır. Ve O, yarattıklarıyla kıyaslanamaz. O, kendi zatını da, başkalarını da herkesten daha iyi bilen, kelamı en doğru, sözü en güzel olandır.

Ehl-i sünnetin muhaliflerinden olan tekyif ve temsil ehlinin O'nu vasfettiği şeylerden, tahrif ve ta'til ehlinin O'ndan nefyettiği şeylerden O'nu tenzih ederiz.

İtikat ediyorum ki Kur'an; Allah'ın kelamıdır, indirilmiştir, mahlûk değildir. O'ndan başlamıştır ve yine O'na dönecektir. O Subhanehu ve Teala, onu gerçekten konuşmuş, Rasûlü vahyinin emini ve kulları ile kendi arasındaki elçisi Peygamber Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e indirmiştir. İman ederim ki Allah, her dilediğini yapandır, O'nun iradesi olmaksızın hiçbir şey olmaz. Hiçbir şey O'nun meşieti dışına çıkamaz. Alemdeki hiçbir şey O'nun takdiri haricinde kalamaz. Sudur eden hiçbir şey O'nun tedbiri dışında olamz. Hiç kimsenin tesbit edilmiş kaderden kaçacak yeri yoktu. Hiç kimse levh-i mestur'da kendisi için çizilmiş sınırı aşamaz.

Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in ölümden sonra olacak şeylere dair verdiği haberlere iman ve itikad ederim. Kabir fitnesine ve nimetine, ruhların cesedlere iadesine, insanların yalınayak, çıplak ve sünnetsiz olarak Rabbi'l Alemin için kalkacaklarına, güneşin üzerlerine yaklaşacağına, mizan kurulacağına iman ederim.

Yine divanların dağıtılacağına, kiminin kitabını sağıyla, kiminin de soluyla alacağına iman ederim.

Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şefaatine iman ederim. O, ilk şefaatçi ve şefaati ilk kabul edilendir. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şefaatini bid'at ve dalalet ehlinden başkası inkar etmez; ancak şefaat, izin ve rızadan sonradır. Bu ayetlerle sabittir.

İman ederim ki Cennet ve Cehennem yaratılmıştır. İkisi de bugün mevcutturlar. İkisi de yok olmazlar. Müminler kıyamet günü Rablerini, gözleriyle -tıpkı dolunay gecesi ayı gördükleri ve onu görmekte bir zorluk çekmedikleri gibi- göreceklerdir.

İman ederim ki Peygamberimiz, nebilerin ve rasullerin sonuncusudur. Kulun imanı, onun risaletine iman etmedikçe ve nübüvvetine şahadette bulunmadıkça sahih değildir. Ümmetinin en üstünü Ebu Bekr es-Sıddık, sonra Ömer el-Faruk, sonra Osman Zinnureyn, sonra da Ali el-Murteza'dır. Sonra cennetle müjdelenmiş on kişinin bu dördü dışındakileri, sonra Bedir ehli, sonra ağaç altına beyat eden Rıdvan ashabı, sonra da diğer sahabelerdir.

Yüce Allah'ın, "Onlardan sonra gelenler, Rabbimiz derler, bize ve imanda bizden önce gelmiş ve geçmiş kardeşlerimize mağfiret et. Kalplerimizde iman edenlere karşı kin tutturma. Rabbimiz, şüphe yok ki Sen Rauf ve Rahim olansın." (Haşr/10) buyruğuyla amel ederek Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in ashabını dost edinir, onların iyi yönlerini zikreder, onlardan hoşnut olur, onlar için istiğfar eder, ayıp ve kusurlarını örter, aralarında geçenler hakkında sukut eder, üstünlüklerine itikad ederim. Her türlü kötülükten yana tertemiz olan müminlerin annelerinden razı olurum.

Evliyanın kerametini ve keşiflerini ikrar ederim. Ancak onlar Allah'ın hakkı olan şeylerden hiçbir şeye sahib değillerdir. Allah'tan başkasının güç yetiremeyeceği şeyler onlardan istenmez.

Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şahitlikte bulundukları hariç Müslümanlardan hiç kimse için, cennetlik ya da cehennemlik olduğuna dair şahitlikte bulunmam. Ancak ihsan sahibi kimse için ümit eder, günahkar için korkarım. Müslümanlardan hiç kimseyi, günahı dolayısıyla, tekfir etmem (kafirlikle itham etmem) ve onu İslam dairesinin dışına çıkarmam.

Cihad, Allah'ın Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i gönderdiği zamandan bu ümmetin sonuncularının deccal ile savaşmasına kadar devamlıdır. Onu, ne zalimin zulmü ne de adalet sahibini adaleti iptal edebilir.

Bid'at ehlini terk etmeyi, tevbe edinceye kadar onlardan ayrılmayı, onlar hakkında zahir ile hükmetmeyi ve iç dünyalarını Allah'a havale etmeyi gerekli görürüm. İnanırım ki dinde ortaya atılmış her bir yenilik bid'attır.

İmanın dil ile söylemek, azalarla amel etmek ve kalp ile itikad etmek olduğuna, itaat ile artıp günahlar ile eksildiğine inanırım. İman yetmiş küsür şubedir. Bu şubelerin en yükseği La İlahe İllallah'a şahadet etmke, en aşağısı eziyet veren şeyi yoldan kaldırmaktır. Tertemiz olan Şeriat-ı Muhammediyye'nin kişi hakkında öngördüğü kadarıyla emr-i maruf ve nehy-i münkeri vacip olarak görürüm.

Tevhid DersleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin