3'Mutluluk bir kelebek, onu dans ederken yakalamalıyız

39 12 20
                                    

 "Daha iyi hissediyor musun?"

 Yaklaşık yarım saattir yüzü boynumda duruyor olan beyaz bedene fısıldadım. Uyuyormuş gibi görünüyordu ancak arada kendi kendine mırıldandığı için uyumadığını biliyordum. Yavaşça yüzünü kaldırıp gözlerime değdirdi kızarmış gözlerini. Mavi gözlerine değen kırmızılığın onda ne kadar güzel göründüğü gerçeğini görmezden gelmeye çalışarak gülümsedim yavaşça.

 "İyiyim sanırım. Özür dilerim, sizi de bu şekilde bekletiyorum yarım saattir." dedi suçlu olduğunu düşündüğünü belli eden bir ses tonuyla. Başımı iki yana sallayıp gülümsememi büyüttüm. "Öyle düşünme, senin mutlu olmanı sağlayabildim ya, gerisi önemli değil."

 Söylediklerimle o da gülümsedi ve yavaşça kollarını boynumdan uzaklaştırarak doğruldu. Yarım saattir eğiliyor olduğu için vücudu ağrıyor olacak ki belini hafifçe arkaya doğru bükerek gerindi. Ben ise gerindiği ve bacaklarını iki yana doğru açtığı için gözlerimin önünde olan uyluklarına dudaklarımı bastırmamak için kendimi dizginlemeye çalışıyordum.

 İçimdeki arzu bana başımı birazcık kaldırsam onun her şeyine şahit olabileceğimi haykırıyordu ancak ben bunu istemiyordum, kendimi onu taciz ediyormuşum gibi hissetmeye başlamıştım. Gözlerimi kapatıp başımı sola doğru çevirdim ve bacaklarının arasından bedenimi uzaklaştırdım.

 Gözlerinin beni takip ettiğini bilerek sahnenin tahta zeminine ellerimi koyup kendimi yukarıya çektim. Ayağa kalkıp şarkı açmak için kullandığım radyo benzeri şeye yaklaştım. Kasabadaki insanlar bu tür makineleri tuhaf karşılasa da bunların yaklaşık 50 yıl içinde insanları çok etkileyeceğine emindim.

 Makinenin başlatma tuşuna bastım ve başlayan şarkıyla bacaklarımı hızla hareket ettirdim. Sahnenin ortasına gelerek arkamda kalan Juliet'e döndüm.

 Juliet.

 Adını söylemek aynı anda hem tuhaf hem de çok hoş geliyordu.

 Yavaşça ellerimi kaldırıp yüz hizamda birleştirdim. Şarkının ritmi hızlanırken vücudumu hareket ettirmeye başladım. Karşımdaki güzel bedenin beni izlediğinin bilincinde hareket ediyor, her hareketimin dikkat çekici olması için uğraşıyordum. Havada süzülüyor, tahta zeminde bedenimi resmen yüzdürüyor, gözlerinin benim üzerimden ayrılmadığından emin oluyordum.

 Şarkının sonu yaklaşırken küçük adımlarla ona yaklaştım ve elimi uzattım. Bakışları üzerimdeydi, gül dudakları hafif aralıktı ve ben kendimi çok susamış hissediyordum.

 Suya ihtiyacım yoktu.

 Ona ihtiyacım vardı.

 Ben ona susamıştım.

 Yavaşça elini kaldırıp elime bıraktı ve onu kendime doğru çekmeme izin verdi. Onun vücudunu kendiminkine yaslayıp bir elimi beline koydum, diğer elimle de elini tutuyordum. O, boşta olan elini omzuma yerleştirirken farkında olmadan diğer elini de çekmiş ve onu da omzuma koymuştu. Ben de artık boşta olan elimi çekinerek de olsa kalçasının hemen altında sabitlemiştim.

 Elbisesi yukarıya doğru çekilmiş olduğu için elimin altındaki tenini hissedebiliyordum şu an. Kalp atışlarım hiç olmadığı kadar hızlanırken elimi oradan çekmek istedim ancak kalçasını elime doğru iterek izin vermemişti buna.

 Gözlerim şaşkınlıkla açılırken onu kendi bedenime daha da bastırıp geri geri ve yavaş bir şekilde sahnenin ortasına ilerledim. O da bana uyum sağlıyordu ve bu süreçte göz temasını bir kez bile kesmemişti. Gözlerini bu kadar yakından bu kadar uzun süre görmek kalbime ağır gelmişti. Göğüs kafesim resmen dövülüyordu ve ben buna dayanamıyordum.

En güzel süsenlerden birer parça olan gözlerindeki son ışığa | yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin