1.BÖLÜM

131 11 21
                                    

.Merhaba arkadaşlar hepiniz hoşgeldiniz. Yazdığım ilk kitap değil ama ilk yayınlandığım kitabım. Ben eminim onca kitap okumuşsunuzdur ve kesinlikle böyle bir kurgu okumamışsınızdır. Çünkü harika bir kurgusu var. Özellikle bugünü bekledim çünkü bugün Taehyung'umuzun doğum günü. İyi ki varsın TAETAE...
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

O ses... Yine o sesi duymuştum. İçimi garip duygular barındırmasına sebep olan şey ...Gözlerimi açmak için göz kapaklarımla savaş veriyordum. Bir yandan yağmur sesinin ve bir yandan duyduğum o eşsiz ses odamda yankılanmasını dinliyordum. Uykusuz olamama rağmen direnip gözlerimi açtım.  Olduğum yerde yağmura eşlik eden o sesi biraz daha dinledim.

Evet yağmuru dinleyeceğim hiç aklıma gelmezdi arada çakan şimşeklerin sesi ve yağmur damlalarının yere düşmesinden oluşan sesi. Ne garip değil mi, nefret ettiğim şeyi bugün nasıl da  bana farklı bir his tattırabiliyordu bu çok enteresan.
Olduğum yerden doğruldum ve uykulu olan gözlerimin az çok alıştığını farkedince pencereden yağmurun yağışını izledim. Daha önce yağmurun yağışına lanet ederken nedense artık etmiyordum. Kim olsa lanet ederdi ,hayatımı elimden almasına şahitlik eden oydu.

Canımı yakan onca şeye şahitlik etmesine rağmen bugün duyduğum o sesin eşliğinde yağmurun resmen dans edişini hayretle dinliyordum. Birkaç dakika sonra duyduğum o sesin gelmediğini farkettim.

Nerdeyse 3 aydır hep benzer sesler duyuyordum ve gerçekten çok etkilenmiştim hatta büyüleyici bir ses diyebilirdim.
O kadar çok yorgundum ki bir gün olsun bu sesin nerden geldiğine gidip bakmamıştım.

Çok yakından geldiğini biliyordum ama ona rağmen kalkıpta bakmamıştım. Hem yorgun hem halsiz hemde uykusuzdum. Nerdeydim ,burası neresi hatta kimdim onu bile bilmiyordum. Sadece bazen aklıma gelmesini istemediğim geçmişim.

Evet geçmişim, neden ben ," neden acı çekmesi gereken" bendim diye defalarca sordum ama hep yanıtsız bıraktı. Kaderim bana bu layık görmüştü ve eğer o bana bunu layık gorebiliyorsa o zaman tüm herşeyden nefret edebilirdim. Buna hakkım yok muydu yoksa, ben tüm acıları cekebiliyorsam o zaman diğerleri de bunu yaşaması gerekmez mi ?

Derin bir nefes aldım ve elimi bana ağır gelen şeyi boynumdan çıkarttım. Elimin küçüklüğünden mi yoksa o şeyin büyüklüğünde mi avucumu dolduruyordu.
Belki de şuan olduğum durumumun tek sebebi buydu. Ağlamayı, gülmeyi ve diğer duyguları sanırım tamamen unutturan şey. Unutmasam ne işime yarardı ki. Neden ağlamam gerekti yada neden gülmem gerekti. Dedim ya herşey artık saçmalıktan ibaretti.

Elimdekine bakarken ilk elime aldığım gün aklıma gelmişti ve o zaman ki hissettiklerimle şimdiki hissettiklerimle aynı olamazdı hatta yanından bile geçemezdi. Çünkü şuanda ne hissetmem gerektiğini bile bilmiyorum.

Gözlerim dolmuştu hemde uzun zaman sonra ama sadece dolmuştu. Zamanında çok yaş dökülmüştü yanağımdan şimdi yaş dolmasına bile şaşırmıştı. Tükenmiştim, bir damla göz yaşı dökemeyecek kadar yorulmuştum.

Kolumda hissetigim baskıyla irkilmiştim "Yun! yine mi daldın sen." korkmuştum ve ne zaman geldiğini bile bilmiyordum . Başımda dikilmişti sanırım o haklıydı her seferinde bunu yaşıyorduk alışmam gerekiyordu ama işin sonunda gene korkarak kendime geliyordum.

Gözlerini takip ettiğimde elimdekine odaklandığını gördüm,bunu farketmemle refleks olarak kapatmaya çalıştım fakat o bunu çoktan görmüştü. Kaşlarımı çatmıştım ve hemen eski yerine geri taktım.
"Hey !sakin ol ,onu senden almayı düşünmüyorum. Sadece bu kadar dalmana sebep olan şeyi merak ettim." Onu anlıyordum artık daha öncede görmüştü ve merak etmesi gayette normaldi ama bunu asla kimseye anlatamazdım yada neden anlatayım ki. Benim bile duymak istemediğim şeyleri neden ona anlatacaktım.

One Soul Two Bodies //MİN YUN &TAEKOOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin