Sirius&Güneş

Uyuyan Güzel

Müzik:Mavi-Sen ve Yıldız

Hayata küşmüşlükler,bazen küsemediklerinizdir.Küskünlüğünüzü dile getiremediklerinizdir.Renkler barındırır bütün bir renk tufanını siz uyumaya kalkışırken.Gözleriniz bir komidinin üzerindeki parıltıdaki su birikintisine takılır.Su birikintisi yükselir ve sıçramaya başlar.Sıçramanın nedenini kestiremediğinden somurtup uzaklara yerinize kurulursunuz.
Perdeler oynaşırken yan odadan gelen sesler gökyüzüne değin açıldı.
Yepyeni bir güne günaydın.Çantasına elini uzattı.Çantanın fermuarına takılmış su damlası yerde akıp gitti.

Güneş parlarken Temmuz'da Sirius güneşine kavuştu.Güneş daha çok parladı ve ikisinin parıltısına dönüşüverdi.

1 yıl önce

Gözyaşları kalbini zorlarken elini göğe kaldırdı ve dua etti aşka inancını yitirmişken

Bu çocuğu daha önce okulda hiç görmemişti ama işte bir yıldız parladı kayarken.Koridor sürükleniyor biz göz göze geldiğimizde.
-Evet gökyüzüne bak işte bir yıldız kayıyor,dilek tuttular beraber o akşam rüyalarda kaybolurken.Teninin parlaklığı gözüne çarptı berrak bir cilt gençliğinin birer simgesi olan.Arkadaşını dürtükledi işte ilk defa görüyorum böyle birisini kalbimde sıcaklığını hissederken,midemde yeniden uçuşan kelebekler varken.

Eve zıplaya zıplaya yürümüştü görenin bu deli dercesine.Abisiydi o ta ki abi deme lazım olur demesine kadar ama öyle bir şey olmadı sanrıların ona oynadığı bir oyundu.Işık açıldı en yakın arkadaşı Melek girmişti.Hadi bakalım tatlı rüyandan uyan birtanem dedi.Gözlerini açtı yeni birgüne.Rüyanın güzelliğiyle sırıtıyordu bütün gün boyunca.Danke es gut.Sonrasında sorulan soru.Neye böyle gülümsüyorsun? Parmağıyla gösterdi -Güneş yeni doğuyor ve ben şimdiden ısısını hissediyorum.Hemen önündeki öğrenciyi dürttü, güneşin yakın arkadaşıydı.Ona onun hakkında öğrenmek istediği soruları soruyordu.Onun sevgilisi yoktu herhalde dedi bende o zaman güneş var bir ömür boyunca siriusunu bulana kadar.
Tam kaybolmuşken kara ormanlarda,umudu bir mesken gördüğüm rüyada.
Uçuyor kelebekler içimde çok garip bir duygu,sen hayatıma renk ver diye diye gezerken bir de nolsun annesine çarpıverdi küre kırılıverdi.Melek onu uyandırmıştı -hadi okula gidelim.

Okuldaki arkadaşlarından bilgi almaya çalıştı.Tek öğrenebildiği bilgi Aliağalı olduğuydu.

Güneş çok sıcak tenini yakıyor.Tenine işliyordu ve Aliağa tabelası arabayla önünden geçerken.Artık Aliağa İzmir'in bir ilçesi değildi doğduğu yerdi(yani umarım öyledir)

Yabancı mıydı hayır işin garip tarafı kendine yakın hissediyordu.Saat 10.20 deneme sınavlarına gömülün ve isim listesi isminin olduğu yer ve altında hemen onun ismi. İmzalar çizgi oluşturuyor kağıtta ve onlar birbirine daha sıkı bağlanıyor

Ayakkabının bağcıkları çözülmüş ve o önüne bakmadan yürürken birden takılıp düşüveriyor sonra yanında beliriveriyor yüzü yine parlak ama gözleri daha bir parlak

Eve geliyor bilgisayar açık.İsminin anlamı şafak vakti gibi bir anlama denk geliyor ve o iyice derine iniyor aynı zamanda alacakaranlık anlamı da varmış işte o gün şafak vakti yani güneş benim burcum olan yengeç dönencesinde doğum günümde sirius kutsal ve parlak bir yıldızla güneşin kavuşumu olduğunu farkediyor ve işte böylelikle kitabının adı Sirius&Güneş oluyor.

Müzik çalıyor odanın içini dolduruyor.Birden başını yıldızlara çeviriyor.Gecenin karanlığında parlayan güneşi görmüyorsun bak tam orada ama o geceleri parlamazki neden ki imkansız mı

Kayan yıldızı tutamıyacak sonra kayıp gitçek diye korkmaya başlıyor ve o gece eline telefonu alıp yazıyor.Yazılanlar ise iç açıcı olmamaya başlıyor şahsen onun için her yer kapkaranlık oluyor.