1 - sɪʀʟᴀʀ

86 8 16
                                    

Tarih 1941 yılının Kasım'ının başlarıydı. Hogwarts Cadılık ve Büyücülük okulunun yeni dönemi başlayalı 2 ay olmuştu bile ve öğrenciler yeni yıla alışmaya başlamışlardı. Öğretmenler onlara iyi payda ödevler veriyor ve her şey olması gerektiği gibi oluyordu.

Cassiopeia Hulton Hogwarts'taki 4. Senesini yaşıyordu. Zamanını kendi kendine geçiren sessiz bir kızdı. Çalışkan ve oldukça utangaç birisi olmasına karşın çevresine karşı çok dikkatliydi. Diğerlerinin onu sıkıcı bulduğunu biliyordu. Bunu nasıl yapacağını bilmediği halde sınıf arkadaşlarından oluşan küçük bir sohbet grubunu parçası olmayı şuan ki durumuna tercih ederdi. Çünkü başkaları ile iletişime girmek ona zor ve imkansız bir şeymiş gibi gözüküyordu.

Şimdi ise kütüphanedeki en sevdiği köşeye kurulmuştu. Seçtiği yer yasaklı bölüme oldukça yakın ve en köşelerde olan bir masaydı. Öğrenciler, öğretmen izni olmadan dolaşması bile yasak olan bu kitaplık dizilerinin yanından nadiren geçerdi. Yani kütüphanenin ıssız ve unutulmuş kısmı da denebilirdi bunun için. Cassiopeia'ya göre burası saatlerce kimse tarafından rahatsız edilmeden kitap okuyabileceği bir alandı. Cassiopeia için burası cennetti. Bugün ise okumak için Sössüz Büyüler hakkında bir kitap seçmişti. Hava yağmurluydu ve dışarı çıkmak hiç cazip görünmüyordu. İki saattir kitap okuyordu ve çok yorulmuştu. O yüzden kitabını sıkkınca kapattı ve oturduğu yerden görebildiği kadarıyla kütüphanenin koridorlarını incelemeye başladı. İlk başta her şey normal görünmüştü gözüne. Fakat sonradan Tom Riddle bakış açısına girdi. Okumak istediği kitabı bulmaya çalışıyormuş gibi duruyordu.

Riddle, Cassiopeia'nın tanıdığı en parlak ve güçlü öğrenciydi. Oğlan muhteşem bir görünüşe sahipti, herkese karşı çok nazikti ve neredeyse her derste dahiydi. Bu sayede okuldaki bütün kızların kalbini çalmayı başarmıştı. Ne zaman bir kız grubunun yanından geçse kızlar gülüşmeye başlar ve oğlanın göz alıcı gülümsemesini görmeyi ümit ederlerdi. Cassiopeia da oğlanın etrafında olmaktan hoşlandığını inkar edemezdi. Her yeni okul döneminin başında kendini sırf Riddle'ı görebilmek için daha fazla Ravenclaw ve Slytherin ortak derslerinin olmasını dilerken buluyordu. Oğlanda onu özel yapan bir şey vardı ve Cassiopeia bunun ne olduğunu hâlâ çözememişti. Büyü sanki onun için yaratılmış gibi doğal geliyordu gözüne. Yaptığı numaraları büyü sözlerine gram ihtiyaç duymadan yapabileceği hâlde çok göze çarpmamak için hâlâ asasını kullandığı Cassiopeia'nın dikkatinden kaçmamıştı.

Geçirdikleri bu üç yılda Cassiopeia ve Riddle hiç konuşmamıştı ve oğlanın onun varlığından haberdar olup olmadığından bile emin değildi. Buna rağmen onunla aynı dönemi ve sınıfları paylaşmak bile yeterli geliyordu kıza. Tom o kadar güçlüydü ki içinde taşıdığı büyü ilk bakışta göze çarpıyor ve kıza büyünün gücü ile neler yapılabileceğini hatırlatıyordu. Her ne zaman Slytherin ile ortak dersleri olsa Cassiopeia oldukça heyecanlanıyor ve Riddle'ın katılışı ile ders daha da eğlenceli geliyordu gözüne. Oğlan her ders başında çıtasını en yükseğe çıkarıyor ve zaten çalışkan olan Cassiopeia için elinden geleni yapması gereken bir meydan okuma savaşı ortaya çıkartıyordu. Bir gün onu derslerde yenemeyeceğini hayal bile edemiyordu fakat bu meydan okumalar hem kendisi hem de notları için oldukça yararlıydı.

Oğlanın üzerinde nasıl bu kadar büyük bir etki bıraktığını bilemiyordu genç kız. Fakat yıllar geçtikçe Riddle'a daha ve daha fazla çekilmesi olanaksızdı. Çoğu zaman onu yenmek için tüm sınırlarını zorlamış olsa bile oğlanın onun o çok zorlandığı işleri bir damla ter akıtmadan kolayca yapışı inanılır gibi değildi. Sanki içinde tuttuğu bütün büyü gücünün yüzde birini dahi harcamıyormuş gibi duruyordu. Bazen büyünün işe yaraması için muhtemelen buna ihtiyacı olmadığı halde yalandan asasını sallaması ve büyü sözlerini mırıldanması kaçınılmaz olurdu. Cassiopeia şimdi biraz daha düşününce bu iyi planlanmış nazik, centilmen ve yakışıklı öğrenci imajının aslında sadece bir rol olmuş olmasını fark etmişti. Bazen sanki gösterdiği nazik ve centilmen numaralarından bıkmış izlenimine kapılıyordu. Çünkü neredeyse her zaman öğretmenler ve öğrencilere karşı oldukça kibardı. Cassiopeia tüm bunların aslında altında sakladığı saf nefret duygusunu örtmek için kullandığını şimdi daha iyi görüyordu. Neden böyle davrandığını merak etmekten kendini alıkoyamıyordu.

<<𝙋𝙤𝙞𝙨𝙤𝙣>> 𝘛𝘰𝘮 𝘔𝘢𝘳𝘷𝘰𝘭𝘰 𝘙𝘪𝘥𝘥𝘭𝘦Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin