Bölüm 1

108 13 13
                                    


Işık ve patlama!

...

İlk duyduğu ses birkaç küçük baloncuğun patlama sesiydi. Sonra buna, dolu bir midenin çalkalanmasına benzeyen sesler eşlik etti. Zihni öylesine ağır işliyordu ki bu sesleri duymaya başlayalı ne kadar oldu tahmin etmesi bile imkânsızdı. Ama duyuyordu. Bilinci uyanmaya başlarken ilk canlanan duyusu kulakları olmuştu ve giderek daha da berraklaşıyordu sesler. Sağından ve solundan yukarı doğru yükselen hava kabarcıklarını şimdi çok daha iyi işitebiliyordu. Boynunu hareket ettirdi usulca. Eklemleri küçük çıtırtılar çıkardı. Boynundaki kaslar kasıldığında yüzünü de hissedebildiğini fark etti.

Parmaklarını da hissettiğinde hızla sıkıp yumdu avuçlarını. Parmaklarının arasından kayıp giden ılık bir şeyler vardı. Tüm yüzünü hatta tüm bedenini de kaplıyordu bu her neyse. Yoğun çok ama çok yoğun bir atmosferin içinde olduğunu düşündü ilk önce. Biraz daha hareket edebilmeye başladığında ise sudan çok daha yoğun bir sıvının etrafını kuşattığını anladı.

Gözlerini açmaya çalıştı daha sonra. Sesleri ilk duyduğu andan gözlerini açmayı düşündüğü ana kadar günler geçmişti belki de ama anlaması imkânsızdı. Beyni zaman kavramına o kadar yabancıydı ki boşlukta var olan bir toz zerresi gibi süzülüyordu sadece anın içinde. Bir öncesi veya sonrası olup olmadığı o an için kesinlikle fark edebileceği bir durum değildi.

Ayaklarına da hükmedebildiği zaman korkarak fark etti ki bir zemine basmıyordu. Sahiden de bir toz zerresi gibi havada süzüldüğünü anlaması çok sürmedi. Bedeni adım adım canlanırken zihni yavaş yavaş da olsa gerçekten bir bilinç olabilecek seviyeye gelmeye başlamıştı. Bir daha duydu aynı su sesini ve bir kez daha.

Sonra gözlerini açtı aniden. Parlak yeşil bir ışık gördü ilk olarak. Gözleri ortamın ışığına alışana kadar evrendeki tek şey yeşil bir parıltıdan ibaretti ona göre. Hala ne kendisi ne de başka herhangi bir şey hakkında bir bilgisi yoktu. Renkler daha gerçekçi hale gelip gözleri nihayet düzgün çalışmaya başladığında etrafına göz gezdirdi robotik hareketlerle.

Ve... Ve gördükleri karşısında donup kaldı.

Camdan bir tüpün içerisindeydi Qarukkin Minninsha. Bulanık, garip, yeşil bir sıvı ile dolu olan camdan bir tüpün içindeydi. Ve artık ismini de hatırlamaya başlamıştı. Qarukkin Minninsha. Onun adı buydu. Bilinci tamamen uyanmıştı artık. Lakin bu, kalbinin çok daha hızlı atmaya başlamasına ve korkunun tüm bedenini ele geçirmesine de neden oldu. Nasıl gelmişti ki buraya? Biri mi kaçırmıştı onu?

Bir anı aradı zihninde. Burada olmasına neden olabilecek herhangi bir anı.

Yoktu.

Beyaz teni bu bulanık suyun içinde bile kendisini fazlasıyla masum ve temiz gösteriyordu. Elleri, yumrukları, ince ve beyaz kolları... Hepsi de son hatırladığı gibiydi. Herhangi bir ağrı ya da eksik bir uzuv hissetmiyordu. Tamamen sağlıklıydı.

Ellerini kaldırmaya çalıştı zar zor. Tüp dar olsa da yumruklarını sıkıp cama vurmaya başlamasına engel değildi bu. Önce ses çıkarmak ve birilerine haber vermek için vurdu cama. Nihayetinde kimsenin gelmeyeceğini anladığında ise kırmak için.

Vurdu ve vurdu! Cama vurduğu her darbede hafızası kendiyle ilgili yeni şeyler hatırlamaya devam ediyordu.

20 yaşında, üniversite öğrencisi bir kızdı Qarukkin Minninsha. 2094 yılında doğmuştu. Anne ve babası geldi sonra aklına. Olabilecek en harika aileyi vermişlerdi kızlarına. Onları düşünürken gözleri dolmaya başladı. Üniversiteye kabul edildiği gün geldi sonra aklına. "Genetik Araştırmalar Bölümü"ne kabul edildiği gün. Çok iyi sayılmazdı gerçi dersleri ama yavaş yavaş alışıyordu yeni ortamına. Biraz daha düşündü sonra. Buraya gelmeden önce ne yapıyor olduğunu düşündü. Hatırladığı son bir nokta olmalıydı. Ne olmuştu da gelmişti veya getirilmişti buraya? Beyaz bir ışık geldi gözlerinin önüne sadece. Ani beyaz bir patlama ve buradaydı işte.

Qarukkin Minninsha'nın MacerasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin