•2

225 30 39
                                    

Yavrular affedin, bazı aksaklıklardan dolayı ancak bugün atabiliyorum. Fazlasıyla yorgundum. Size yeni yıl hediyem olmuş olsun, bol bol öpüyorum hepinizi. Mutlu yıllar!
.
.
.

Hyunjin'in yanına uğrayalı birkaç saat olmuştu, Jisung ondan yapması gereken birçok şeyi öğrenmişti. Aslında daha basit olacağını düşünmüş olsa da bir şekilde kavradığı için fazla sorun etmedi. Elindeki dosyaları incelerken tekrardan aynı isim ile karşılaşmıştı, merakına yenik düşen Jisung, bu sefer çekinerek çekmeceleri karıştıran Hyunjin'e döndü. "Lee know?" Odağını çekmeceden Jisung'a çevirdi Hyun, onun kafa karışıklığını anlayabiliyordu. Buruk bir gülümseme ile başını öne eğdi. "Jisung, o adam senin düşündüğün gibi birisi değil. Sadece bunu bilsen yeter." Başını iyice eğen çocuğun yüz ifadesini görmek zorlaşmıştı, ancak Jisung yemin edebilirdi ki gözlerinin dolduğunu görmüştü.

Hassas bir konu olduğunu düşünerek onayalayan mırıltılar çıkardı ve ayağa kalktı. Bugün gerçekten de yorulmuştu, biraz dinlenmeye ihtiyacı olduğunu düşünerek elindeki dosyaları masanın üzerine bıraktı. Tam Hyunjin'e seslenecekken açılan kapı ile ikisinin odağı da o tarafa döndü. Tabii ki içeriye giren kişi Lee Minho'dan başkası değildi, sanki telaş içindeymiş gibi Jisung'a yaklaştı. "Jisung, bana bir konuda yardımcı olmalısın ama sana güvenebilir miyim emin değilim. Daha bugün geldiğinden kararsız kaldım ama..."

Cümlesini tamamlamadan önce Jisung'u baştan aşağı süzmüş, bakışları en çok da kıvrımlı ve ince olan belde oyalanmıştı. Jisung tepki veremeden Hyunjin lafa daldı. "Ooo paşam, çocuğu bakışlarınla yedin bitirdin resmen." Hyunjin pis pis sırıtmaya devam ederken Minho ona sinir olduğunu belli eden bakışlar atmakla yetinmişti. Tekrar Jisung'a döndü ve elini omzuna yerleştirip sıvazladı.

Jisung anlam vermeye çalışan bakışlar ile karşısındaki oğlana bakıyordu, gerçekten.. çok yakışıklıydı. Bir kerecik o dolgun dudaklardan öpmek için her şeyi yapardı Jisung. Alt dudağını dişledi tombul yanaklı çocuk, Minho buna karşılık olarak kaşlarını kaldırmıştı sadece. "Bu akşam şirket yemeği var, bu tarz şeylerde patron her zaman asistanı ile katılır. Sen de benim asistanım olduğundan senin bu yemeğe benimle gelmeni istiyorum." Jisung başıyla onaylamıştı, zaten reddetme gibi bir şansının olmadığını ikisi de biliyordu. Minho biraz daha yan yan bakmış, sonra da o klasik pis sırıtmasını takınmıştı. Jisung otomatik olarak gözlerini devirdi, bu adam hem fazlasıyla sinir bozucu hem de oldukça yakışıklıydı. Evet, yakışıklı.. Hayır, bir dakika, neden Jisung ikide bir Minho'nun yakışıklı oluşuna dalıyordu ki? Kendine lanet ederken Minho tekrardan konuşmaya başladı. "Akşam seni evinden hazır bir şekilde alacağım, saat 8 civarı hazır ol. Sakın bekletme yoksa yakarım seni." Jisung hızla kafasını salladı ve onayladı, Minho da böylece tepki olarak eliyle küçük bir alkış yapıp odayı terk etmişti.

Minho'nın odadan çıkması ile Hyunjin Jisung'a doğru koşmuş, iki yanağından tutup sündürmüştü. Jisung sızlanıp elini karşısındaki ona kıyasla uzun olan çocuğun ellerine götürdü ve onu durdurmaya çalıştı. Kaşlarını çatmış bir şekilde başını olumsuz şekilde iki yana salladı sincap görünümlü oğlan, herkes bunu yapardı ve yalan söyleyemezdi, yanakları sündürünce sızlıyordu. "Minho gerçekten de öyle süzdü ki, bir an seni sikecek sandım. Emin misiniz sadece barda tanıştığınıza ve sana iş teklifi yaptığına? Aman şimdi fuckbuddy falan çıkmayın bir de." Jisung'un kaşları aniden çatılmış, uzun boylu çocuğun omzuna sertçe vurmuştu. Bu sinirine tezat şekilde de yanakları kızarmıştı, öyle ki Minho'nun altına yatmayı kim istemezdi ki? Yakışıklı çocuk... Tabii ya. "Hyunjin ne saçmalıyorsun ya! Seni tüm evrene rezil ederim oğlum, ayağını denk al." İki yeni arkadaş kıkırdamış, kalan işleri yapmak üzere hareketlenmişlerdi.

"Pure" Obsession. // MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin