Siz oy vermemek, yorum yapmamak; ben üzülmek. ☹️😔 Motivasyon aramaya çalışıyorum fic için, aklımda bir sürü şey olsa da desteğiniz olmadan pek yardımcı olmuyor 😬 eğer fikriniz varsa ya da konu hakkında yardımcı olmak isterseniz instam: shineturnn 🌺 iyi okumalar!! Sıkıcı olmaz umarım
.
.
."Beomgyu? Senin burada ne işin var piç herif, sana demedim mi bu dava burada kapandı diye?" Beomgyu küçümser bir ifade ile Minho'ya, sonra da yanındaki şoku atlatamamış Jisung'a baktı. Yüzündeki alaycı ifade gittikçe büyürken Minho'ya yaklaştı, işaret parmağıyla alnından ittirdi.
"Vay, koskoca Lee Know'u böyle sefil birisinin yanında görmeyi beklemezdim. Dikkat et sonra sana takıntılı falan kalmasın." Son cümlesine Jisung sinirlenmişti, stresten öne eğdiği başını kaldırdı ve Beomgyu'ya küçümser bir ifade ile baktı. Minho'nun önüne geçip kolunu siper yapmak adına iki yana açtı. "Eğer söylemek istediğin bir şey varsa yüzüme söyle, onu buna karıştırma."
Beomgyu histerik bir kahkaha attı, öyle eğleniyordu ki, açıklayamazdı. "Yaa, öyle mi? Söylesene Jisung. Söylesene Minho'ya sadece sikini istediğini ve bu boktan işin umrunda olmadığını." Beomgyu eski sevgilisine yaklaştı yüzüne eğildi, tombul yanağını sıktırdı. Bu sırada sanki dünyadan kopmuş gibi gözleri dolan Jisung kaşlarını çattı.
Tüm gücünü toplayarak karşısındaki kahve saçlı çocuğun yanağına sert bir tokat geçirdi. "Siktir git, orospu çocuğu. Beni aldatan sendin. Beni kandıran, o aptal sürtükle karşımda öpüşmeye devam eden sendin. Şimdi siktir git onun kollarına ve benim hayatımdan defol."
Bunu dedikten sonra Jisung aralarından ayrıldı, gözyaşları yanaklarından şiddetle süzülürken çıkışa doğru koşturdu. Minho olduğu yerde donmuş, iğrenmiş bir ifade ile Beomgyu'ya bakıyordu. Eliyle saçlarını geriye attı ve sıktığı dişlerinin arasından konuştu. "Bana bak, bir daha Jisung'un yanından bile geçme." Beomgyu gözlerini devirdi.
Minho ise buna karşılık sırıtmıştı. "Ha, ayrıca, buralarda takıntılı gibi dolaşman o çok değerli abini hapisten kurtarmayacak. Haberin olsun dedim." Göz kırpmış, sinirden yüzü al al olan çocuğu orada bırakmıştı.
Hemen çıkışa doğru koştu Minho, ağacın altındaki bankta oturan Jisung'u görünce onun yanına ilerledi. Jisung bankta dizlerini kendine çekmiş bir şekilde oturuyor, kafasını -yavaşça- birleştirdiği dizlerine vuruyordu. Minho'nun içi gitti, bir insan bu kadar tatlı birisine nasıl kıyabilirdi ki?
Korkmaması adına yavaşça elini saçlarına götürüp okşadı Minho, tombul yanaklı çocuk hafiften irkilip kafasını kaldırdı. Ağlamaktan puf puf olmuş yanakları, kızarmış gözleri ve titreyen kirpikleri ile bile fazlasıyla güzeldi. Minho birkaç saniye donmuş, karşısındaki güzelliği izliyordu. Sertçe yutkunup Jisung'un yanına oturdu. Kalbinin atışı neredeyse 10 metre öteden bile duyulabilecek olan Jisung, dayanamamış ve gözyaşlarını serbest bırakmıştı.
Minho her zaman tesellide berbat olmuştu, arkadaşları ona asıl huzur verici huyunun temas dili olduğunu söylerdi. Bu düşünceye uyarak kollarını iki yana yavaşça açtı, Jisung önce çekinse de kendi bedenine göre yapılı olan adama sıkıca sarıldı.
Jisung'un ne ailesi, ne de bir şeyi vardı. Yalnızlığı kaderi olarak gören çocuk Minho'yu hayatın ona tanıdığı bir şans olarak görmüştü. Bu düşünce tuhaftı belki de ama çocuk Minho'da farklı bir şeyler hissediyordu.
Birkaç dakikanın ardından Jisung geri çekildi, utandığı için başı öne eğikti. Minho ufaktan sırıttı, "Çok tatlısın, Jisungie. Daha iyi misin?" Ellerini okşamaya doyamadığı yumuşak yanağa götürdü ve hafiften sündürdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"Pure" Obsession. // Minsung
General FictionEski sevgilisinden ayrılan Jisung kendini tamamen salmış, rutin olarak sürekli aynı bara uğramaya başlamıştır. Neredeyse her gece gelip kafayı bulan bu tombul yanaklı çocuk, bar sahibi Lee Minho'nun dikkatini çekmiştir. -- Fikir tamamen Instagram'd...