Omg, sen yb atar mıydın yazar? 😮😮 Selam hanımlar ve beyler hayat nasıl gidiyor? Fark ettiyseniz fici silmekten son anda vazgeçtim 😉
Ufak bir not: çoğunuz Changbin Minho'dan küçük olduğu için garipsemiş sanırım, bu kitapta Minho ondan küçük!! 🙇🏻🙇🏻 Ayrıca öz kardeş değiller, manevî kardeşlik var aralarında. İyi okumalar dilerim.
..
Jisung panikle gözlerini aralamış, terlemiş bir şekilde nefes nefese uyanmıştı. Yaşadığı panik durumundayken uzandığı yerin yatak olmadığını ancak fark edebilmişti, kafasını yavaşça kaldırdığında uyuyan ve huzur dolu olan Minho'nun yüzünü görmesiyle yanakları anında al al olmuştu.
Fazlasıyla paniklemişti, hafiften doğrulmak istese de ince belini kemer edasıyla sıkıca saran kollar buna engel oluyordu. Kalbi biraz daha hızlı atarsa Minho'yu uyandırmaya yeterdi belki de.
Kıpırdamaktan pes ederek bu anın tadını çıkartmaya karar vermişti sonunda, görünen o ki Minho'nun oldukça çekici olan yüzüne öyle odaklanmıştı ki kızıl saçlının çoktan aralanmış gözler ile onu izlediğini fark etmemişti.
Minho bu durumdan çıkmak istemese de kıkırdadı, nazik gülüşü Jisung'u hayal dünyasından uyandırmaya yetmişti bile. Panik ile kıpırdandı Jisung, Minho da bunun üzerine onu saran kollarını gevşetmişti.
Bunun üzerine jisung hemen oturur pozisyona geçmişti, tanrı aşkına kim "patronu" ile bu pozisyonda uyurdu ki? Tamam, belki başta beraber uyumaları da tuhaftı ancak..
"Sungie, biraz daha orada oturmaya devam edersen iyi şeyler olacağını sanmıyorum."
Jisung anlam verememiş bir şekilde başını yana yatırdı, sonrasında başını eğince tam olarak Minho'nun kasıklarının üzerine yerleştiğini fark etmesi bir olmuştu.
Jisung tekrardan paniklemiş, bu sefer de olduğu yerde kıpırdanmaya başlamıştı. Minho'nun kızmasından çekinerek kendini özür dilemeye hazırladı Jisung.
"Hyung, gerçekten özür dilerim! Hiç dikkat etmemiştim ben-"
Jisung özürlerini dizerken kıpırdanmayı asla bırakmıyordu, Minho'yu zorlayan ise bu aptal veletin kalkmak yerine kendisini kışkırtmak adına her şeyi yapmasıydı. Jisung hâlâ mızmızlanırken onu yarıda kesen ise Minho'nun sesi olmuştu.
"Ah, Jisung- Sikeyim seni kalk artık"
Duyulan inlemenin ardından Jisung Minho'yu ikiletmeden kenara geçmişti. Utançla yastığı yüzüne kapatmıştı. Bu sırada kızıl saçlı oğlan ise kendini dizginlemek adına derin nefesler alıyordu.
Birkaç dakika sonra sakinleşmiş bir biçimde oturur pozisyona geçti, yüzü hâlâ kapalı olan Jisung'un ellerinden yastığı çekti. Onun tatlılığına gülümsedi, her ne kadar az önce ölüm döşeğinde hissetmiş olsa da şu an bu narin çocuğun utangaçlığı gözüne çok şirin gelmişti.
Jisung mahçup gözleriyle süzüyordu karşısındaki bedeni, Minho onun saçlarını sorun olmadığını belli eder şekilde okşadı ve yataktan indi.
"Sorun değil Jisung, aşağıda kahvaltı hazırlayacağım. Ben aşağıdaki banyoyu kullanırım sen zahmet etmeden rahatça hallet işini."
Demiş, odadan ayrılmıştı. Jisung ise kızarık yanakları ile Minho'nun gidişini izlemekle yetinmişti. Küçük çocuk değildi, tabii ki böyle durumlarda 'bebek' gibi davranan bir tip değildi fakat konu Minho olduğunda Jisung duygularına hakim olamıyordu asla.
İç geçirdi, aralarında oluşan 'çekim' onu fazlasıyla germişti. Salak gibi davranmaycağını kendine tekrarladı ve ayağa kalktı. Banyoya doğru ilerledi ve içeri adımlayıp bir süre kendini aynada izledi. Gerçekten de kıpkırmızı olmuştu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"Pure" Obsession. // Minsung
General FictionEski sevgilisinden ayrılan Jisung kendini tamamen salmış, rutin olarak sürekli aynı bara uğramaya başlamıştır. Neredeyse her gece gelip kafayı bulan bu tombul yanaklı çocuk, bar sahibi Lee Minho'nun dikkatini çekmiştir. -- Fikir tamamen Instagram'd...