Bölüm 32 - Sarılan Yaralar

599 31 155
                                    

Merdivenin üstünde zorlukla duran Veysel, elindeki süsü biraz daha sağa kaydırdı. "İyi mi bu yenge?"

"Birazcık daha sağa Veysel... Hah, tamam! Şimdi oldu."

"Of, şükür ya." diye mırıldandan Veysel merdivenden inerken söylendi: "Hayır simetrik olmasa ne olacak yani? Abim karşıdan bakıp aradaki mesafeyi mi hesaplayacak Allah aşkına?"

Elif hafifçe gülümseyip tek kaşını kaldırdığında, Veysel duraksadı. "Hee... Yapar. Doktor adam valla şaşırmam."

Hafifçe gülüştüler. Elif ellerini beline koyup salona göz gezdirdi ve mutlulukla iç geçirdi. "Valla her şey tamam görünüyor. Unuttuğumuz bir şey yok değil mi?"

"Yenge sende bu kontrolcülük varken neyi unutacaz acaba?" diye güldü Veysel. "Bir eksik misafirler kaldı işte, gelirler onlar da bir saate kadar."

"Ne yapayım ya?" dedi Elif, yüzünde huzursuz bir ifadeyle. "Her şey güzel olsun istiyorum, stres oldum o yüzden."

Veysel ağzının içinde "Fark ettim." diye mırıldandığında, Elif kaşlarını çattı.

"Bir şey mi dedin?"

"He yok! Yok bir şey demedim de-" Bir an duraksadı Veysel, burnuna gelen kokuyla kaşlarını çattı. "Mutfaktan bir koku geliyor ama..."

Elif'in gözleri ardına kadar açıldı.

"Kek!" dedi telaşla. "Keki unuttum fırında!"

Arkasını dönüp panikle mutfağa koştu, Veysel ise gülmesine engel olamayarak pencere kenarındaki sedire bıraktı kendini. Yorgun bir nefesle baktı etrafına. Kolları ağrımıştı ama değmişti, salon mükemmel görünüyordu.

Bugün, Kenan'ın 44. yaş günüydü. Uzun zamandır yaşanan olaylardan herkes öylesine bunalmıştı ki, biraz olsun morallerin yerine gelmesi gerektiğini düşünen Veysel ve Elif bir doğum günü kutlamasına girişmişlerdi. Veysel salonu bir güzel süslemiş, Elif ise Döndü'ye mahal bırakmadan mutfağa girişip birbirinden güzel kutlama yemekleri yapmıştı. Henüz sağlık ocağında olan Kenan eve geldiğinde büyük bir sürprizle karşılaşacaktı, düşündükçe keyiflendi Veysel.

"Oh, yakmamışım!" Elif elinde kek tepsisiyle salona girdi, keki masaya bırakırken rahat bir nefes verdi. "Son anda yetiştik valla, sağol Veysel."

"Lafı mı olur yengem ya?" diye güldü Veysel. "Neyse gel hadi otur, bir şey kalmadı daha yapacak."

"Emin miyiz?" dedi Elif tereddütle. "Gözümüzden kaçan bir şey yok di'mi?"

"Yok yok, sen merak etme."

Elif etrafına yeniden göz gezdirdi ve gözüne çarpan bir şey olmayınca başını salladı. "İyi, hadi bakalım... Çay koyayım mı, ister misin?"

"E yengemizin elinden çaya ne zaman hayır dedik biz?" diye sırıttı Veysel. Elif de güldü ve "Hemen getiriyorum." diyerek tekrar mutfağa ilerledi.

Çok geçmeden elinde iki çayla yeniden salona dönmüştü. Veysel kendi çayını alırken gülümsedi. "Eline sağlık."

"Afiyet olsun."

Elif de kendi çayıyla beraber Veysel'in biraz uzağına oturarak derin, rahatlamış bir nefes verdi. "Sabahtan beri tek başıma nasıl yetiştireceğim diye bayağı strese girmiştim biliyor musun?" dedi hafifçe gülerek. "Allah'tan sen geldin."

"Valla ben işin teknik kısmındaydım yenge." diye elini kaldırdı Veysel. "Aha şu masadaki şaheserlerin hepsi senin elinden." Sonra sesini alçaltıp öne eğildi. "Şşt, ne diyecem; abim gelmeden şu poğaçalardan acık aşırsam kızmazsın di'mi?"

One Shots • VeyKen (Gönül Dağı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin