bölüm beş: sea

86 18 40
                                    

 𓇼

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

 𓇼

Yeni doğan güneş kamaranın penceresine vururken oda aydınlanmıştı. Henüz uyumamış olduğum gözlerimden belli oluyordu.

Güneş kendini göstermeye başlasa da gemide bir sessizlik vardı. Önceki gecenin gerginliği ve yoğunluğu herkesi yormuştu. Diğerleri yataklarında belki bir korku ile uyurken benim gözüme uyku girmemişti. Ve bunun sebebi  korku değildi. Daha karmaşık bir şeydi.

Duygu karmaşası yaşamanın insanın içine doldurduğu büyük bir sıkıntı hali vardır. Ne yapacağını bilemezsin çünkü ne hissettiğini bilmiyorsundur. O anlarda kendi içime kapanmaya ya da saçma kararlar vermeye eğilimli olurum. Kafa karışıklığı mantıklı seçimler yapmamızı büyük oranda etkiler.

Jimin hakkında yaşadığım bir anlık duygu yoğunluğu tüm gece gözüme uyku girmemesinin sebebiydi. Duygular üzerine çok düşünen biri değildim. Kimseyi aşırı sevmez ya da kimseye kin gütmezdim. Sevdiğim insanlar vardı ama bunlar da sınırlı kişilerdi; hatta bir elin parmaklarını geçmeyen sayı, geminin mürettebatı olan arkadaşlarım ile sınırlıydı.

Onlara olan sevgim üzerine de hiçbir zaman derin düşünmemiştim. Her zaman olmasa da çoğu zaman onlarla vakit geçirmek bana mutluluk verirdi, onun dışında her zaman iyi olmalarını isterdim. Bunu kendi içimde de sevgi olarak adlandırırdım.

Ama düşününce Jimin ile olan bundan çok daha derindi. Bunu daha önce hiç fark etmemiştim ya da içimde derine gömmüş düşünmek istememiştim. Güzel yüzü, ince davranışları tarafından ne kadar büyülendiğim; çoğu zaman onun hakkında düşündüğüm göz önüne alınırsa hissettiğim şeyler anlık değildi.

Düşüncelerim saç tellerimin her birini sinirle yolmak istememe sebep oluyordu. Jimin'e karşı hissettiğim ekstra bir şey yoktu o sadece benim arkadaşımdı. En azından bu böyle olmalıydı. Gemimin kaptanı olmasını es geçersek o bir erkekti. 

Gerici düşüncelere asla sahip olmamışımdır. Birinden hoşlanmanın cinsiyetlerle sınırlandırılabileceğine de inanmamışımdır ama on dokuzuncu yüzyılın Avrupa'sında olduğumuz düşünülerse böyle bir şey hakkında konuşmak dahi sakıncalıydı. 

Bu düşünceler ya da duygular her ne ise hayatımın sonunu getirebilecek nitelikteydi. Jimin'in benden nefret etme sebebi dahi olabilirdi. Ve ben onun sevgisine umutsuz bir şekilde açtım.

Başımı, kendime çektiğim dizlerime yaslarken bacaklarımı olağan şiddette sıktığımın farkına varmıştım. Kafamın dalgınlığı acıyı bile hissetmeme engel olmuştu. Uyuşan bacaklarım kalkmama engel olurken kapıya tutunarak kalkmıştım. Biraz uyumam gerekiyordu ama gözlerimi kapatamayacak kadar gergindim. 

Küçük banyoya ilerleyip soğuk suyu tüm şiddeti ile açmıştım. Kendime gelmem gerekiyordu. Elimi yüzümü birkaç defa yıkadıktan sonra aynadaki görüntüme bakmıştım. Dağılmış görünüyordum. Siyah saçlarımın dağınıklığı, uykusuzluktan şişmiş gözlerimle birleştiğinde hırpalanmışım gibi duruyordum.

Magic Of The Sea | vmin ☆Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin