"Ulan Besim! Düşeceksin oğlum elime." 3. bardağı doldururken Emir'in bağırması(!) , ne olduğunu anlamadığım şeylerin yere düşmesiyle çıkan sesler, Emir'in attığı terliğin yanımdaki dolaba çarpıp yere düşmesi ve Besim'in acı dolu haykırışı..
"Ah Komutanım o nasıl terlik atmak biri tutmadı ama diğeri off." Besim kalçasını ovuştururken tüm çayları doldurmuş içeri götürüyordum.
"Lan madem pişman olucan ne diye götüme vurup kaçarsın Allahın çomarı." Besim'in acı dolu yüzüne bakmayı son verip kafamı iki yana salladım ve mutfak kapısından uzaklaştım. Bu çocuk akıllanmıyacaktı galiba. Emir'in kalsik küfürüydü bu ,Allahın çomarı.. "Emir!, Besim!Gelin oturun şuraya çaylarınız soğuyacak." Emir ile Besim birbirlerine sataşarak pardon Besim'in Emir'e sataşarak oturmasıyla timin geri kalanına baktım. Herkes burdaydı. Tim olarak lojmanda ama farklı dairelerde kalırdık. Bugün ise bende toplanmıştık. Dünkü görevden sonra albay izin vermişti.
"Ee Doğuş, yarın ne yapmayı planlıyorsunuz?"
Aslında ben yarın için ailemin yanına gitmeyi planlıyordum. 1 gün bile olsa görüntülü konuşmak sıkmıştı. Uzun zamandır görüntülü bile konuşmuyorduk. "Komutanım Ada ben peluş bebeğimi görmeye gidicem." Peluş bebeğim diye hitap ettiği yetimhanede sürekli görmeye gittiği bir kız çocuğuydu. İsmi Mira ve tombul yanakları vardı. Ama çok tatlı bir çocuk ve yanakları yumuşacıktı. Bu yüzden ona peluş bebeğim diyordu.
Gökhan "Aynı şehirde olduğumuzdan bende ailemi ziyaret ederim." Gökhan benim kadar şanssız değil işte ailesiyle aynı şehire düştü."Diğerleri evde yatmayı tercih eden taraf galiba."
Konuşmamla bana döndüler. Alaz " Valla komutanım daha yeni geldim ailemin yanında hem görev falan beklemez yani acil görev çıktı diyelim, yol uzun yani yoks-"" Alaz'ın uzun uxun açıklama yapmasıyla durmayacağını anladığımız için Besim müdahale etti.
" Aman abi tamam biz seni anladık valla bak sen vatanına aşık itaatli birisin abim komutanım." Besim'in sözlerine göz deviren Alaz konuşmaya başlayacaktı ki Aysu Alaz'ın ağzına keki tıkıştırdı. Alaz sinirli bir şekilde Aysu'ya bakınca Aysu sevimli olduğunu düşündüğü bir gülümsemeyle Alaz'a baktı. Alaz kafasını iki yana sallayıp önüne döndü. Tekrar Besim'in Emir'e sataşması Alaz ve Aysunun kek kavgaları, Gökhan ile benim boş konuşmalarım ile saatler geçerken dışarıdan yere birşeylerin düşüp parçalanma sesi geldi. Hemen gidip pencereye baktım. Alt kata yeni birisi taşınıyor olmalıydı çünkü karton kutuların olduğu bir araba ve yere düşüp parçalanmış bir adet avize görüyordum. Sonuçta komşum olacak bir insandı ve yardım etmek düşerdi banada. Arkamı döndüm ve time doğru "Beyler burda bekleyin yeni biri taşınıyor olmalı ben bi yardıma ihtiyacı varmı yokmu bakıp geliyim."Alaz "Aman dikkat edin komutanım sonuçta herkese güvenemeyiz." Deyip güvensizliğini tekrar bize hatırlattıktan sonra askılıktan üzerime birşey aldım. Aslında hava sıcaktı ve ilkbahara girmiştik. Ceketi geri yerine bırakıp evden çıktım. Kapıyı kapattım. Acaba anahtarı mı alsaydım. Bu gerikafalılar kendi seslerinden benim sesini duyarlar mıydı acaba. Duymazlarsa güzel bir içtima onları bekler napalım. Ayakkabılarımı giydim ve merdivenlerden indim. Dış kapı kapanmasın diye bir karton kutu koyulmuştu. Yavaşça yanında geçtim. Parçalanmış avizenin yanında duran adamın prk de yardıma ihtiyacı olduğunu düşünmedim çünkü adamın kasları bana hayırdır bakışlarını yolluyordu resmen. Biz varken sen kimsin birader diyorlardı lan. Bizim timin birleşmiş hali falan mı bu kas kası.Pencereden bakarken avizeyi kimin kırdığını merak etmiştim kenardan bir şey dikkatimi çekmişti. Kasmış. Adamın kası. Bu avize yere düşüp kırıldı dersek adamın kaslarına hakaret olurdu. Yer utanırdı abi al sen kırdın tamam derdi. Adamın kastan yüzü gözükmüyordu. Tamam fazla abarttım arkasını döndüğü için gözükmüyordu. Yavaşça yanında geçiğ önünde durdum. Burun kemerini sıkmış avizeye doğru bakarken beni gördü ve ifadesiz bakışlarıya bakmaya başladı. "Yukardan sesler duydum ve bakmak istedim, yardıma ihtiyacınız varmı yeni taşınıyorsunuz galiba." Konuşmamla adam dikkatlice beni süzdü. En sonunda açık kahverengi gözleri gözlerimde durunca bakışlarımı kaçırmadım. Ama adam öyle bir bakıyor ki. Sanki avizesini kırdık ya.
"Her duyduğunuz ses için yardıma mı gelirsiniz hanımefendi?." Tek kaşını kaldırarak sorduğu soruyla yüzüm değişik bir hal aldı. Ne saçmalıyordu bu adam. Havalı şey seni tek kaşını kaldırıyor bide odun!.
"Her duyduğum sese yardıma gelmem beyefendi ama yardıma ihtiyacı olan birine gelirim" dedim ve içimden mırıldandım. "Salak mıdır nedir yardım edicez işte adam!." Alayla gülümsedi ve "Peki de sen mi ediceksin bu yardımı?" Son kelimeyi bastırarak söylediği için sinirlerim tepeme çıkmıştı. "Ben edicem bir sorun mu var?"dedim. Adama bak beni küçümsüyor. Biz saatlerce kaç kilo taşıyoruz haberi varmı ki.
"Yoo peki al madem şunu da 3. Kata çıkar." Deyip arabanın bagajından bir kutu alıp elime koydu. Valla bal gibide taşırım. Kutuyu kolaylıkla kaldırıp arkamı döndüm ve ilerledim. Salağa bak sanki taşıyamıycaz. Gayette hafif. Arkamdan bağırdı. Dediği şeyle gözlerim kocaman açıldı ve çığırarak kutuyu yere fırlattım."Dikkat et! İçinde yılanlarım var hepsi çok özeller."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şanssız Mısın?
ChickLitYeni başlandı. Kütüphanenize eklerseniz bölümler gelicektir.:)